Sevgili okurlar, bugün yeni bir gazetenin köşesinde sizlerle buluşmanın heyecanı ve hüznü içindeyim.
Üstad Necip Fazıl'ın bu dizeleri gibi, biz de eski günlerin o saf, temiz değerlerini bekliyoruz; saygıyı, ahlakı, hoşgörüyü... 1980'ler ve öncesi, bir başka dünyaydı. Mahallelerde bakkallar vardı mesela; veresiye defteri olan, komşunun halini hatırını soran, "Borç yiğidin kamçısıdır" diye güvenen bakkallar. Kapı önünde çay içilir, selam verilir, büyük küçük tanırdı birbirini. Okullarda öğretmenin bir bakışı yeterdi disipline, polis mahallenin koruyucusu, askeriye vatanın gururu, hastaneler şifa dağıtan babacan yerlerdi. Saygı, toplumun her damarında dolaşırdı; kimse sesini yükseltmez, tahammül etmek erdemdi.
Ama şimdi? O bakkallar yerini soğuk market zincirlerine bıraktı; veresiye defteri tarih oldu, güven yerine kamera sistemleri geldi. Mahalle kültürü eridi, insanlar birbirine yabancılaştı. Tahammülsüzlük her yanı sardı; bir bakış, bir söz anında kavgaya dönüşüyor. Kurumlara duyulan saygı aşındı: Okullarda öğretmenlere saldırı haberleri, polis müdahalelerine tepki fırtınaları, askeriyeye yönelik eleştiriler, hastanelerde doktor-hasta kavgaları... Toplumun ahlaki temeli sarsılmış, öfke günlük hayatın parçası haline gelmiş.
Bu tahammülsüzlüğün en çarpıcı yansıması trafikte. Sabah akşam yollarda geçen saatler, stresle dolu. Bir korna sesi, bir yol verme tartışması; yumruklar, sopalar, hatta silahlar devreye giriyor. 2025'te trafik kazaları rekor seviyede; hız, sabırsızlık, kurallara uymama can alıyor. Motosikletli kuryeler ölümle yarışıyor, basit bir makas atma kanlı hesaplaşmalara dönüşüyor. Ekonomik baskılar, hayat pahalılığı, sosyal medya üzerinden yayılan gerginlik; hepsi bu öfkeyi körüklüyor. İnsanlar birbirinin hakkına saygı duymuyor, empati unutulmuş gidiyor.
Neden böyle olduk? Hızlı şehirleşme, bireysellik, teknolojinin getirdiği yalnızlık... Eski mahalle bakkalcısının o sıcak sohbeti yok artık; yerine anonim alışverişler var. Çocuklar sokaklarda değil, ekran başında büyüyor; saygı öğrenilmiyor, tahammül öğretilmiyor. Trafik sadece yol değil, toplumun aynası: Sabırsızlık, bencillik, hoşgörüsüzlük orada patlıyor.
Gelin, o eski değerleri hatırlayalım ve yeniden inşa edelim. Bakkaldaki gibi güveni, okulda gibi saygıyı, trafikte gibi tahammülü geri getirelim. Kurumlara, insanlara, hayata saygı duyarak yaşayalım. Yoksa bu tahammülsüzlük bizi daha büyük felaketlere sürükler. Toplum olarak birbirimize sahip çıkalım, hoşgörüyü kuşanalım.
Kalın sağlıcakla, Atilla Samat