TURAN YAZAN

Tarih: 14.12.2025 03:43

Üniformanın Altındaki Görünmez Yük.!

Facebook Twitter Linked-in

Polis, devletin sokaktaki yüzüdür. Güvenliğin, düzenin ve adaletin simgesidir. Ancak çoğu zaman üniformanın altında taşınan yük; suçla mücadeleden değil, kendi kurumunun içindeki sessiz baskılardan kaynaklanır. Adı konmayan, dile getirilmeyen ama derin izler bırakan bir gerçeklikten söz ediyoruz: mobbing.

Disiplin Adı Altında Baskı

Polis teşkilatı, hiyerarşinin en belirgin olduğu kurumlardan biridir. Bu yapı disiplin için gereklidir. Ancak disiplin ile mobbing arasındaki çizgi, çoğu zaman bilinçli ya da bilinçsiz şekilde aşılmaktadır. Keyfi görevlendirmeler, sürekli soruşturma tehdidi, küçük düşürücü hitaplar, dışlama ve itibarsızlaştırma… Bunların hiçbiri “amirlik” değildir. Bunlar, psikolojik baskının kurumsallaşmış hâlidir.

En tehlikeli olan ise bu baskının, “mesleğin doğası” olarak sunulmasıdır. Oysa polislik streslidir ama onur kırıcı olmak zorunda değildir. Baskıyla yönetilen personel disiplinli değil, yalnızca suskundur. Suskunluk ise ne adaleti büyütür ne de güveni.

Hukuk Ne Diyor?

Hukuken mobbing; Türk Borçlar Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatı ve yerleşik yargı kararlarıyla açıkça tanımlanmış bir hak ihlalidir. Kamu görevlileri için de bağlayıcıdır. Sistematik, kasıtlı ve süreklilik arz eden psikolojik baskı; idari ve cezai sorumluluk doğurur.

Ancak polis teşkilatında şikâyet mekanizmaları çoğu zaman kâğıt üzerinde kalır. Çünkü şikâyet eden personel, ne yazık ki çoğu zaman “sorunlu” ilan edilir. Tayin, pasif görevlendirme, sicil tehdidi… Korku, görünmez bir cezaya dönüşür. Böylece mobbing bireysel olmaktan çıkar, sessiz bir kurum kültürü hâlini alır.

Bu Sadece Polislerin Sorunu Değil

Burada yalnızca bir çalışanın değil, toplumun güvenlik hakkının ihlali söz konusudur. Psikolojik olarak yıpratılmış bir polisten soğukkanlılık, sağlıklı muhakeme ve vicdanlı güç kullanımı beklemek gerçekçi değildir. Hata riski artar, öfke eşiği düşer, empati azalır. Bunun bedelini sadece polis değil, sokaktaki vatandaş da öder.

Cesur Bir Sosyal Not

Şunu açıkça söylemek gerekir: Mobbing kader değildir. Amirlik yetkisi, insan onurunu ezme ruhsatı değildir. Devlet; korkuyla değil, hukukla güçlü olur. Kurum içi denetimler göstermelik olmaktan çıkarılmalı, müfettişlik mekanizmaları gerçekten bağımsız ve şeffaf çalışmalıdır.

Sendikalar, barolar, insan hakları örgütleri ve medya; bu sessizliğin ortağı değil, bozucusu olmalıdır. Çünkü bugün susturulan bir polis, yarın suskun bir adaletin habercisidir.

Adalet dağıtan bir kurumun, kendi içinde adaletsizliği normalleştirmesi; en büyük güvenlik zaafıdır. Üniformanın ağırlığı omuzlarda değil, vicdanlarda taşınır.

Mobbing görmezden gelindikçe yalnızca polisler değil, toplumun güven duygusu da yıpranır. Ve güven bir kez sarsıldığında, onu yeniden inşa etmek yıllar alır.

 

Bu yazı, kamu yararı ve insan onuru gözetilerek kaleme alınmıştır.

Saygılarımla,Turan YAZAN


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —