Merkez Bankası’nın faizi %38’e çekmesi, ekonomide iyileşme sinyali olarak görülüyor.
Ama gerçek şudur: Rakamlar düzelmeden önce hayat düzelmeli.
Enflasyon hâlâ mutfakta, pazarda, kirada kendini hissettiriyor.
Bu yüzden emeklinin, işçinin, memurun alım gücü hâlâ baskı altında.
Zam oranı ne olursa olsun en yüksek tavandan yapılmadıkça kayıp kapatılamaz.
Faiz indirimi teknik bir adımdır;
asıl mesele, bunun vatandaşın cebine, evine, sofrasına nasıl yansıyacağıdır.
Ekonomide başarı, tablolarla değil;
ay sonunu getirebilen insanların yüzündeki rahatlıkla ölçülür.
Toplumsal refah, ancak adil bir gelir dağılımı ve güçlü bir alım gücüyle mümkündür.
Faizler düştü diye değil, hayat gerçekten kolaylaştığında umut büyür.
Çünkü gerçek büyüme, milletin nefes alabildiği yerde başlar.