Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son grup toplantısında bir kez daha tarihe not düşecek bir cümle kurdu:
“Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.”
Bu söz, yalnızca bir siyasi söylem değil; tarihsel hafızanın, milli duruşun ve inançlı bir yüreğin sesidir.
Kıbrıs, Akdeniz’in ortasında bir ada olmanın ötesinde, Türk milletinin onur mührüdür. 1571’de fethedildiğinde, Osmanlı’nın adalet anlayışıyla huzur bulan Kıbrıs halkı, yüzyıllar boyunca Türk’ün hoşgörüsüyle nefes aldı. Ancak 20. yüzyılın ortalarından itibaren Rum terör örgütlerinin zulmü, Türk varlığını yok etmeye kalkıştı. İşte o zaman, Mehmetçik tarihin en anlamlı destanlarından birini yazdı ve 1974’te yeniden barışı getirdi.
Bugün Bahçeli’nin söylediği söz, o destanın hatırlatmasıdır.
Bu ifade, “Kıbrıs Türk’ün namusudur” diyen nesillerin devamı olan bir kuşağın vicdan sesidir.
Kıbrıs davası, sadece bir toprak meselesi değil; bağımsızlık, egemenlik ve var oluş meselesidir. Türk milleti, hiçbir zaman Kıbrıs’tan vazgeçmedi, vazgeçmeyecek de. Çünkü orada yatan her bir şehit, bu milletin alnına kazınmış birer hürriyet nişanesidir.
Bugün Avrupa Birliği masalarında, uluslararası arenada kimi çevreler Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye mesaj vermeye çalışıyor. Oysa bu milletin cevabı nettir:
“Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır!”
Ne federasyon hayalleri, ne masa oyunları, ne de diplomatik kurnazlıklar bu gerçeği değiştirebilir.
Rehavete kapılmadan, birlik içinde, milli duruşumuzu koruyarak, hem KKTC’ye hem de bölge barışına sahip çıkmak hepimizin görevidir.
Unutmayalım, Kıbrıs sadece bir ada değil, Türk milletinin Akdeniz’deki onur kalesidir.
Kıbrıs Türk’tür… Türk kalacaktır!



