Atilla SAMAT


FARKLI AÇIDAN ANALİZ

Üretken ve güçlü anlamlarına gelen Şule ismi, alev ve alev ateşi anlamlarını da içermektedir.


Şule isminin karakter analizine bakıldığında bu kişilerin sıkıntılar ile birebir çarpışabileceği ve güçlü bir yapıya sahip oldukları görülmektedir. Şule isminin ortak özellikleri arasında ise bu kişilerin azimli ve iletişimi kuvvetleri olmaları yer alıyor. Çevresindeki yakın ya da diğer insanlar ile birlikte hızlı ve etkin iletişim kurabilen kimselerdir.

Hayatlarında sürekli bir amaçları olan kişilerdendirler. Çevresindeki diğer olaylarda bulunmak isterler ve bunun için aktif olarak görev almaktan kaçınmazlar.’’ Kıymetli  bir hocamın muhabbet esnasında ağzından dökülenleri paylaşmak istedim sizinle 
Çok okuyan mı bilir çok gezen mi bilir sorusu hangimizin dost meclislerinde bir kez olsun konuşulmamıştır ki? Çok okuyan da bilir çok gezen de bilir oysaki. Kimi çevrelerce öğrenme isteği yalnızca zeki insanlara bahşedilmiş bir beceri imiş gibi anlatılsa da öğrenme arzusuna sahip olması insanı belki de diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliğidir. Herkes öğrenmek bilmek ister. Öyle ya içindeki merak ve öğrenme arzusu vahşi doğada onu hayatta tutmuş,  yetinmemiş medeniyetler inşa etmiş, daha da ötesi bu keşfetme bilme isteği şu an hayranı olduğumuz sanat dallarının ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Ya bu öğrenme açlığımızı kalitesiz, vasatın bile altında görsel, işitsel uyaranlarla doyurmaya çalıştığımızda ne olur, ruhumuz zihnimiz çöplüğe dönüşür.
                  Canlılığımızı sürdürmemiz için vücudumuzun ihtiyaç duyduğu gıdaları tüketmemiz gerektiğini biliriz, temel besin grupları hakkında hepimizin az çok fikri de vardır. Bilmesine biliriz de ya her gün fast food la , abur cuburla, bol işlenmiş gıdayla beslenmeye çalışsak ne olur? Bu fikri duymak bile hafif midemizi yaktı, bağırsaklarımızın da ödü koptu. Boşuna dememişler ne yersen osun. Ama ne izlersen ne dinlersen de osundur. Her gün gündüz kuşağı programlarında yayınlanan gerçek mi kurgu mu olduğuna karar veremediğimiz tuhaflıklara maruz kaldığımızı düşünelim. Gündüzleri bu ucube hayatları şaşkınlıkla izlediğimiz yetmezmiş gibi akşamları da kaynağı belirsiz  paranın su gibi aktığı daha elit(!), herkesin birbirinden güzel, yakışıklı, kusursuz olduğu ortamların resmedildiği, akla hayale gelmeyen entrika ve ali cengiz oyunlarının kol gezdiği, nispeten zayıf olan figürlere (kadın, çocuk, yaşlı vs) cömertçe uygulanan şiddetin her türünü barındıran dizilere maruz kalmak hepimize hayatı sorgulatmıyor mu dersiniz? Hayatını tatmin edici bulanlar izlediklerini o an unutabilir, içselleştirmeyebilir, kendine faydalı olacak çıkarımlarda bulunabilir. Ya geriye kalan en temel ihtiyaçları dahi karşılanmamış olanlarımız ne hissedecek bunları izledikten sonra, büyük ihtimalle öfke , ihmal edilmişlik, dışlanmışlık, kabul görülememenin yaratacağı tehlikeli bir alacaklılık hırsı. Ruhsal duygusal zihinsel olarak en sağlıklı insan bile her gün bu tarz çöp içerik bombardımanına tutulsa hayata, çevresine, sevdiklerine içten içe kurulmaya başlamaz mı, başlar, çünkü bizler zannettiğimiz kadar da çelikten iradelere sahip değiliz. 
             Çözüm noktasında ahkâm kesmek de ne kadar doğru, tartışılır. Yayından kaldırılsın, linçle yelim, hemen şikâyet edelim gibi yaklaşımlar uzun vadede ne kadar etkili olabilir ki? Çözüm öyle kolay olsaydı zaten yetkili denetleyici kurumlar şıp diye çözüverirlerdi. Çözülemiyor, koca bir kaos hakim, herkes herkesi suçlarken kimse de dönüp benim işlerin bu noktaya gelmesinde rolüm ne diyemiyor? Belediye işçisinden bürokratına, öğretmeninden milletvekiline kadar herkes işini hakkıyla yaparsa ancak bu kaostan, hayatımızın her alanına sızan kalitesizlikten kurtulabiliriz. Ayrıca sanırım şunda da hepimiz hemfikiriz, sanata, bilime, evrensel insani değerlerin kutsallığına inancın güçlü olduğu toplumlarda daha tatmin edici hayatlar yaşanıyor. Mümkün mü; bir dizi repliğiyle tamamlayalım; ‘’ zor başarılır, imkânsız zaman alır. Yazımın başındaki ŞULE isminin açıklamasına gelince ismi gibi düşünceleri de ne kadar güzel ve değerli olduğunu belirtmek içindi. Kalın sağlıcakla