Bazen bir ülkenin kaderi büyük nutuklarla değil,
ısrarla yükseltilen bir vicdan sesiyle değişir.
Meclis bugün, depremzedelerin sesini duydu.
STK’ların, sivil inisiyatiflerin, bu dosyayı unutturmayan gazetecilerin ve en önemlisi kamuoyunun ortak itirazı karşılık buldu.
Yargı paketindeki o madde geri çekildi.
Bu noktada, kamuoyunun haklı hassasiyetini dikkate alarak bu kararı alanlara teşekkür etmek gerekir.
Çünkü siyaset, yalnızca karar almak değil; gerektiğinde o kararı yeniden değerlendirebilme olgunluğunu da gösterebilmektir.
Bu geri çekilme, teknik bir düzenlemenin iptali olmanın ötesinde, “Unutmadık” diyenlerin kazandığı bir vicdan anıdır.
Deprem yalnızca binaları değil, hukuku, adaleti ve sorumluluk duygusunu da yıkmıştı.
Enkazdan çıkarılması gereken yalnızca cansız bedenler değil; ihmal, cezasızlık ve görmezden gelme alışkanlığıydı.
Depremzedeler aylarca şunu söyledi:
“Biz af istemiyoruz, adalet istiyoruz.”
Bu söz bir slogan değil; hayatta kalmış olmanın en ağır, en meşru talebiydi.
Ve bugün Meclis, bu talebi duydu.
Bu karar bir lütuf değil; toplumun ortak vicdanına verilmiş doğru bir cevaptır.
Devletin gücü, hataları örtmekte değil;
onlarla yüzleşebilme cesaretindedir.
Bu süreç bize bir kez daha şunu gösterdi:
Kamuoyu varsa, umut vardır.
Israr varsa, sonuç alınır.
Hakikat, yeterince yüksek sesle dile getirildiğinde en kalın duvarları bile aşar.
Bu bir son değil.
Ama doğru bir başlangıçtır.
Unutmamak, unutturmamak
ve bir daha aynı acıların yaşanmaması için
bu hassasiyeti diri tutmak hepimizin sorumluluğudur.
Çünkü adalet,
geciktiğinde bile
hatırlandığı anda kıymetlidir.



