ATİLLA SAMAT


BİR ÖĞRENCİNİN ÇEVRE ANLAYIŞI

.


Osmanlı’nın çevre, şehir ve sokak temizliğine verdiği önemi gösteren yüzlerce arşiv belgesi mevcuttur.

 Osmanlı padişahları idarecileri, çevreye ve insanlara zarar verebilecek her tür problemi ortadan kaldırmak için erken dönemlerden itibaren çeşitli tedbirler almış, çevre nizamnameleri düzenleyip cezai müeyyideler koymuşlardır. Bu yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren dünyanın yaşadığı en önemli sorunların başında “çevre” problemi gelmektedir. Hakikaten dünyamız, hızlı teknolojik ve endüstriyel gelişimden kaynaklanan büyük çevre felaketleriyle karşılaşmakta ve çevreyle ilgili sistem süratle bozulmaktadır. Aynı şekilde ülkemiz de, hayatı çekilmez hale getiren benzer sorunlar yaşamakta ve bunun acı sonuçlarına maruz kalmaktadır. İnsan ve doğal çevre arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Doğal çevre insan yaşamını etkilerken insanlar da doğal çevreyi değiştirmektedirler, ancak bu ilişkide kuralları koyan ve değiştiren insandır. Bu önemli konuyu dikkate alan bir öğrencimiz meseleye duyarsız kalmamış ve davranışlarını dile getirerek şu ifadeleri  benimle paylaştı
Ben çevreciyim ve mutlaka siz de öyle olmalısınız. Çünkü çevre; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Basit anlatımıyla gözümüzün gördüğü her şeydir. Yaşadığımız ortamdır. Etrafımızdaki doğa ve hatta geleceğimizdir çevre. Doğal dengeyi oluşturan zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar zincirin tümünü etkileyip, dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Bunun farkındalığını en çok hisseden canlılar olan biz insanlar kendi yaşamımızı sürdürebilmemiz için çevreye muhtaç olduğumuzu biliriz fakat dengenin bozulmasında en önemli faktör yine bizizdir. Çünkü insanın yaşamını sürdürmesine ve faydalanmaya yönelik yaptığı her davranış ve her yenilik doğal dengeyi genellikle olumsuz etkilemektedir. Biz ise çevrenin öneminin bilincinde olan insanlar olmalıyız ki yaşamımızı devam ettirebilmemiz için yaptığımız davranışlar, asıl yaşam kaynağımızı elimizden almasın. Çevreci olmak demek tüketmemek, kendimizden eksiltmek, doğadan elimizi çekmek değildir. Çevrecilik, biz yaşamımızı sağlıklı bir şekilde devam ettirirken yaşayan her canlıya yaşamını sağlıklı bir şekilde devam ettirme olanağı sunmaktır. Tek yaptığı tüketmek olan insanoğlu, sınırlı sandığı yaşam kaynaklarının tükenmişliğine mahkûm olacaktır. Geleceğimiz olan çevremize sahip çıkmamak geleceğimizden vazgeçmektir. Sıla Karataş henüz 14 yaşında ve çevreye verdiği hassasiyeti toplum olarak hep birlikte benimsemeliyiz Kalın sağlıcakla