Tarihte ilk rüşvet olayının 4000 yıl önce Sümerlerde yaşandığını biliyormusunuz. Okulda sürekli hakarete ve dayağa maruz kalan bir öğrencinin babasına öğretmenini eve davet etmesini, onu ağırlamasını ve hediyeler vermesini önermesiyle başlamıştır her şey. Baba çocuğun sözünü dinlereyek öğretmeni eve davet edip, ağrlayıp, ona iyi hzmet ediyor. Ona yeni elbiseler giydiriyor, hediyeler veriyor ve parmağına bir yüzük takıyor. Sonucunda öğretmeninden övgüler alarak mertebesi yükseliyor.
Osmanlıda ise Orhan gazi zamanında Bursa Kadısı Çandarlı Halil paşanın rüşvet aldığı söylenir . Şimdi bunları niye yazıyorum diye bana sorabilirsiniz. Bunlar tarihi kayıtlarda nakledişen bilgilerdir. Elbette rüşvet sadece yazılan bu iki olaydan mevcut değildir. Yazılı olmayan onlarca, binlerce rüşvetin olduğu muhtemel gerçektir.
Şimdi rüşvet olayının olmaması mümkün değilken, bunun asgari ve azami derecesi tartışılmalıdır. Elbette hiç olmaması , temiz bir toplum ve yönetim olmasını sağlar. Devlet ve halk zenginleşir. Rüşvet kısaca, kişinin görevini yapması veya yapmaması için, doğrudan veya araçlar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlanmasıdır.
Rüşvet nelere yol açabilir diye düşünsek. Bir yıkım tablosu orta çıkabilir. Fakat ağır ağır, yavaşca çürüten, devletin her kurumunu saran bir hastalıktır rüşvet. Ehliyetsiz kişilerin göreve gelmesini sağlar. Yapılmaması gereken binalar yaptırır. Devletin projesini sattırır. Depremlerde binlerce insanın ölmesi dahi, evet yanlış duymadınız, rüşvetle alakalıdır. Çünkü bu mikrop yavaş yavaş her hücreye nüfuz ederek en son bedensel çöküntü gibi bir duruma yol açar. İnsanlar fakirleşir. Huzursuzluk başlar, umutlar tükenir, hakedenin hak ettiği yere gelmesi çok zorlaşır.
Tarihteki 16 Büyük Türk devletini bilirsiniz. Bunlardan en uzun süreli olan 623 yıllık Osmanlı imparatorluğu ilk yıllarında yozlaşmış ilişkilerin yok denecek kadar az olması, hak dava için mücadele etmeleri, dinimizin ahlaki faziletlerinin en üst mertebesinde olmaları, gaza aşkı ve bunun karşılıksız veya sadece yaşayacak kadar karşılığının olması sonucunda koskoca imparatorluk haline gelmiştir.
Evet rüşvetle başladık, ahlaki faziletle devam ediyoruz. Güzel dinimizin ahlaki faziletlerinde rüşvet olmadığı için, doğru yaşandığı takdirde hiçbir gücün bizi yıkamayacağını göreceksiniz. Günümüzde halk arasında şöyle bir konuşma vardır, bilenler bilir. Ya adamlar çalıyor da, ama yapıyorlar kardeşim. Ne kadar acı değimli. İliğimize kemiğimize kadar uzanan, ahlaktan uzak, hırsızlığı meşrulaştıran, hakkının gasp edilmesine göz yuman bir toplum halinemi geliyoruz yoksa.
Şimdi bana sesler yükselecek. Sen ne demek istiyorsun kardeşim. Ahlaksızmıyız biz diyenler olabilir. Neden üzerine alındın. Ben sana demedim ki. Ben Bunu yapana diyorum.
Değerli bir arkadaşım bana bir hikaye anlatmıştı. Dedi ki belediye başkanı adayı oldum. 10 adet afiş yaptırdım tanesi 50 lira. Astık ilçenin değişik yerlerine. Sabah afişleri kontrol ediyoruz. Baktık kı iki afişimiz yırtılmış. Diyor ki o kadar üzüldük ki. Ve bir durumu anlattı bir tv programında. Dedi ki; şu an seçilecek belediye başkanının aylık maaşı 15000 TL. 5 yılda 900.000 lira yapıyor. Fakat mevcut belediye başkanının daha seçimin başında kaldırdığı otobüslerin maliyeti 5 yıllık maaşını geçiyor deyince aklımdan neler geçti bilemezsiniz.
Seçim için harcanan parayla, alınacak maaşın denk düşmemesi konusunu şu an bile yaşıyor olabiliriz değil mi. Öyleyse mesele sadece yönetmek midir? Mesele devletine , halkına faydalı olabilmek midir? Yoksa Lidyalılardan beri başımıza bela olan bir zamanlar akçe dediğimiz, şimdinin lanet olası parasımıdır.
Demem o ki yakın zamanda bir seçim olacak, birileri seçilecek. O koltuğa yeni bir başkan, belki yeni bir ekibiyle beraber oturacak. İnşallah, almış olduğunuz emaneti temiz bırakmanız dileğiyle. İnsanımıza , devletimize faydalı olmanız dileğiyle. Rüşvetsiz bir toplum dileğiyle.
Sağlıcakla kalın,