Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü`nde görülen duruşmada, sanık eski teğmen Mehmet Ferit Demirci hakim karşısına çıktı.
Olay tarihinde kursiyer olduğunu, emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini iddia eden Demirci, darbe girişiminde yer almadığını savundu.
İKİ SUBAYIN EMRİYLE KARARGAHIN CEPHANELİĞİNE GELMİŞLER
Sanık eski tabur komutanı binbaşı Özkan Gürkol`un emriyle kendisinin de aralarında bulunduğu bir grup kursiyer teğmenin tabancalarını alıp karargahın arka kapasına gittiklerini anlatan Demirci, burada sanık eski üsteğmenler Öztürk Gür ve İbrahim Zengin`le karşılaştıklarını ifade etti. Demirci, bu iki subayın emriyle karargahın cephaneliğe geldiklerini belirtti.
Cephanelikte kendilerine mühimmat dağıtıldığını anlatan Demirci, buradaki televizyonda darbe girişimine ilişkin haberleri izlediklerini anlattı.
Bu gelişmeyi paylaştıkları Gür`ün kendilerine, darbecilere karşı mücadele edeceklerini anlattığını ileri süren Demirci, tanklara mühimmat verilmesi için görüştükleri astsubay Hüseyin Yağmur`un, tümgeneral Erdoğan Akyol`un emri olmadan mühimmat veremeyeceğini söylediğini bildirdi.
Yağmur`un cephaneliğin diğer bölgelerini kontrol etmek için ana kapıdan ayrılacağını belirterek kendisinden o bölgede nöbet tutmasını istediğini iddia eden Demirci, "Hüseyin astsubay bana cephaneliğin önünde nöbet tutmamı, buradan mühimmat çıkarılmaması gerektiğini söyledi. Cephaneliğin diğer bölgelerini kontrol etmek için gitti. Ancak cephaneliğin kapısı kırılmıştı. Bir zaman sonra Gür, yanında bir grup askerle cephaneliğine gelerek bir miktar mühimmat alıp gitti." ifadelerini kullandı.
Gece boyunca tankların durumuyla ilgili birbiriyle çelişen emirlerin geldiğini, böyle bir belirsizlik ortamında durmak istemediğini öne süren Demirci, sabah saatlerinde polise teslim olduğunu söyledi.
BAŞKA BİRLİKTEN GELMİŞ
Daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevli olmasına rağmen Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığında yakalanan sanık eski üsteğmen Sefa Aygün`ün savunmasına geçildi.
Evinde bulunduğu sırada Ercan Koçak isimli bir kişinin kendisine zırhlı birliklere görevlendirilmesinin yapıldığını, ivedi bir şekilde buraya gitmesi gerektiğini söylediğini öne süren Aygün, sözde görevlendirmeye ilişkin kendisine tebliğ belgesinin de gösterildiğini iddia etti.
Birliğe geldiğinde darbeyi çağrıştıran herhangi bir gelişmeye şahit olmadığını aktaran Aygün, ilerleyen saatlerde tank hareketliliği nedeniyle karargahın da darbe girişiminde yer aldığını düşünerek buradan ayrılmayı istediğini öne sürdü.
Vatandaşların nizamiyeyi tutması nedeniyle buradan çıkamadığını savunan Aygün, sabah saatlerine kadar kanunsuz bir eylemde bulunmadan polisin gelmesini beklediğini söyledi.
"BARIŞ DEDEBAĞI YÜZÜME TÜKÜRDÜ"
Sabah saatlerinde gözaltına alındığında, darbenin önlenmesinde önemli rol oynayan emekli Binbaşı Barış Dedebağı`nın yanına geldiğini ve kendisine "darbeci hain" diyerek yüzüne tükürdüğünü ifade eden Aygün, "Ellerimi ve ayaklarımı bağladılar. Dedebağı yanıma gelerek bana hakaret etti, başıma vurarak yüzüme tükürdü. Ben de olaylarla ilişkim olmadığını söyleyerek aynı şekilde ona tükürdüm." diye konuştu.
Sanık Aygün, çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkanı Murat İlhan`ın, başka bir davada yargılanan örgütün mahrem imamlarından Serhat Karatay`ın kendisi hakkında beyanlarının olduğunu hatırlatması üzerine, bu kişiyi tanımadığını, hiçbir şekilde görüşmediğini, kendisini başka biriyle karıştırmış olabileceğini iddia etti.
Bunun üzerine Başkan İlhan, "Nasıl tanımazsın? 5 bin 500 kez telefon görüşmeniz var." diyerek sanığın bu konudaki savunmasını istedi.
Önceki beyanlarını tekrarlayan Aygün, ABD başta olmak üzere Almanya, İngiltere, Yunanistan ve Avusturya ile yaptığı onlarca telefon görüşmesini ise hatırlamadığı iddiasında bulundu.
Duruşmaya devam ediliyor.