Tarih: 18.12.2017 06:02

KUDÜS KONUSUNDA TÜRKİYE?NİN POLİTİKASI ÇOK DOĞRU

Facebook Twitter Linked-in

Sosyalist ve protest kimliğiyle bilinen , konusunda ilk kez GÜNAYDIN`a konuştu. Amerika`nın Kudüs`ü başkent ilan etmesine en güçlü karşı koyan ve en gür ses çıkaran ülkenin olduğunu söyleyen Bağcan, Arap dünyasının davasını önemsemediğini belirtti. Bağcan, `a yönelik de önemli açıklamalarda bulundu...

Müziğe profesyonel olarak fizik mühendisliği bölümünde okurken başlamışsınız. Eğitimini aldığınız mesleği yapmak yerine müzisyen olmayı tercih etmenizde ne etkili oldu?
Ailemden gelen büyük bir müzik tutkusu vardı içimde. Başta babam olmak üzere ailemde birçok kişi enstrüman çalıyordu. Genetik bir durum var yani. Müziğin içinde büyüdüm. Küçük yaşlardan itibaren şarkı söylüyordum. 15 yaşındayken orkestrayla sahneye çıkıyordum. Bana `Küçük Selda` derlerdi. O zamanlar Batı müziği söylerdim. Bizim ailede herkes ya doktor ya da mühendis olduğu için ben de mühendislik okumaya karar verdim. Çok da başarılı bir öğrenciydim, bu başarım üniversitede de devam etti. Bu süreçte aktif olarak müziğin içinde olamadım çünkü derslerime yoğunlaşmam gerekiyordu. Ama bu yıllarda bizim kuşağın da etkisiyle türküye merak sardım. Üniversite son sınıfta bana haksızlık yapıldı. Yüksek not almama rağmen inkılap tarihi imtihanı iptal edildi. Mezuniyet için de bu dersi vermem şarttı. Mezun olabilmek için bir daha o sınava girmedim. Daha sonra müziğe tekrar dönüş yaptım. Ankara`da doldurdum ilk 45`liğimi. Gitarla türkü söylemiştim. İstanbul`da görüştüğümüz birkaç plakçı çok umursamadı ama sonra Ankara`daki Sel Plak iki 45`lik için benimle sözleşme imzaladı. Bunlar da aynı gün çıktı ve 1 milyonun üstünde satarak rekor kırdı. Bu başarıdan sonra İstanbul`daki plakçılar kapıma dizildi.

KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ BATI`YI ETKİLİYOR

Müziğiniz, besteleriniz sadece ülkemizde değil, yurt dışında da büyük ilgi görüyor. Müziğinizin uluslararası alanda bu kadar ilgi görmesini neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle sesime, sesimdeki o çılgın varyasyonlara bağlıyorum. Bunun yanı sıra, bu toprakların türkülerine... Türkülerimiz çok özel. Batı müziğinden türkülere geçiş yapan biri olarak ortaya farklı bir sentez çıkardım. Yorumumun ilgi görmesi bu sentezden kaynaklanıyor. Bir de dünyada artık etnik müzik rüzgarı var. Amerika ve Avrupa, kendi kültürlerini tükettikleri için başka kültürlere yöneldiler. Bizim kültürel değerlerimizden de etkileniyorlar. Sadece türkülerimize de yönelmediler. Örneğin, dünyaca ünlü markalar şalvarımızı, geleneksel kıyafetlerimizin motiflerini kendi koleksiyonlarında kullanıyor. Kültürel zenginliklerimiz onları çok etkiliyor. Batı, yaratıcılıklarının da sonuna geldiği için, gözünü farklı kültürlerin değerlerine çevirdi.

TRT , MÜZİĞİMİZE SAHİP ÇIKIYOR

Kültürel ve tarihsel açıdan çok zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Günümüz müzik dünyası sizce Anadolu`nun bu mirasına yeterince sahip çıkıyor mu?
hem halk müziğine, hem de Türk müziğine sahip çıkıyor; okul gibi bu açıdan. Bunun dışında diğer kanallar popülariteye, pop ve rock ağırlıklı müziklere ağırlık veriyor. Ben elimden geldiğince bu mirasa sahip çıkmaya çalışıyorum. Bugüne kadar çıkardığım 24 albümde 400`e yakın türkü söyledim. Anadolu`nun sesi olan türkülerimize 46 sene çok büyük emek vermiş bir sanatçıyım. Müzikte hep kendimle yarıştım. Hâlâ araştırıyorum, daha iyisini yapmak için çaba sarf ediyorum. Bana yarayacak her türlü müziği de dinliyorum.

Gençliğinizden beri Filistin halkının haklarına sahip çıkan birisiniz. Amerika`nın İsrail`in başkenti olarak Kudüs`ü tanımasını siz nasıl yorumluyorsunuz?
Trump bu kararı alır almaz, Doğu Kudüs`ün de Filistin`in başkenti olması gerektiğini düşünmüştüm. İslam İşbirliği Teşkilatı da çok doğru ve yerinde bir karar vererek Doğu Kudüs`ü Filistin`in başkenti olarak tanıdı. Türkiye, Kudüs konusunda çok doğru bir politika izliyor. , kurulduğu 1947`den itibaren toprağını büyüttü. Bu süreçte Arap dünyası hiçbir şey yapmadı, sessiz kaldı. Arap dünyası yıllardır vurdumduymaz bir tavır içinde. Filistin davası aslında hiçbir dönem Arap dünyasının umurunda olmadı. Olsaydı zaten İsrail, Filistin halkına böyle bir zülüm yapamazdı. Amerika`nın Kudüs`ü başkent ilan etmesine en güçlü karşı koyan ve en gür ses çıkaran ülke Türkiye oldu. İsrail`e konser vermek için birçok kez gittim, orada iki ulusal televizyona çıktım ve radyo röportajları da yaptım. Hatta İsrail`de katıldığım bir radyo röportajında "Almanlar`ın size yaptığını, siz Filistin halkına yapmayın" dedim. Böyle deyince de radyo programında soğuk rüzgarlar esmişti. Aslında İsrail halkının çoğunluğu, devletin Filistin halkına yapılan zulmün farkında ve karşısında. Buna bizzat gözlerimle şahit oldum. Bir sanatçı olarak İsrail`in zulmüne uğrayan Filistin halkı için Doğu Kudüs`e gidip konser vermek isterim.

Trump seçildiği ilk günden itibaren ülkesinde ve dünya kamuoyunda çok tartışılan bir lider oldu. Onunla ilgili siz ne düşünüyorsunuz?
Trump, çok hoyrat biri, aykırı bir lider; şirket yönetir gibi ülke yönetmeye kalkıyor. Hem kendi ülkesinin, hem de uluslararası sistemin istemediği biri. Bence bir daha seçilemez. Ülke olarak da Amerika`da çok hoyrat bir politika izliyor. Türkiye`ye yönelik de böyle bir tutum içinde. Bölgede Kürt devleti kurdurmak için her şeyi yapıyor. PYD`ye de destek veriyor. Barzani`ye de referandum için destek vermişti ama neyse ki sonradan caydı. Amerika zaten hep yanar döner bir tutum içindedir. darbe girişimi

FETÖ KATLİAMIDIR


Birçok darbeyi yaşamış bir sanatçı olarak 15 Temmuz sizde nasıl bir iz bıraktı?
15 Temmuz`da yaşananlar karşısında şoke oldum ve çok üzüldüm. Üç darbeyi yaşamış biri olarak, o gece yaşananlar beni derinden sarstı. Halka silah sıkıldı. 250 insanımız öldü. 15 Temmuz`a darbe girişimi demek, bu vahşeti anlatmak için az kalır. Bana göre; 15 Temmuz, katliamıdır. FETÖ, başarılı olsaydı, ülke olarak yanmıştık. Kendi halkına ateş açanlar yönetime geçseydi, ülkece uçurumdan aşağı yuvarlanırdık. FETÖ, yıllarca sinsice insanları uyutmuş, illüzyon yapmış, 50 yıldır kötü amaçları için insanları kullanmış, kandırmış. 15 Temmuz gecesi ülke olarak birlik ve beraberlik içinde hareket ederek FETÖ`nün darbe girişimini başarısızlığa uğrattık. Her kesimden dinleyicisi olan ve ülkesini çok seven bir sanatçı olarak, kutuplaşmadan kaçınmamız gerektiğini düşünüyorum. Birlik içinde olmalıyız. Hem Türkiye`nin geleceği, hem de bölgede daha güçlü olmamız için birlik ve bütünlüğümüzü korumalıyız.

Gündemi hep yakından takip eden bir sanatçısınız. Hangi gazeteleri düzenli takip ediyorsunuz?
Yıllardır evime altı gazete düzenli olarak giriyor: Sabah, Hürriyet, Posta, Sözcü, Takvim ve Cumhuriyet. Bunları dikkatli okuyup takip ediyorum.

YABANCILAR UZUN HAVADAÇOK ETKİLENİYOR

Farklı ülkelerden, farklı dillerden insanlar konserlerinizde sizin şarkılarınızı ezbere söylüyor. Neler hissediyorsunuz bu manzara karşısında?
Çok hoşuma gidiyor. Yurt dışındaki müzikseverler şarkılarıma büyük ilgi gösteriyor. Örneğin, Amerika`daki bir festivalde `Oğul` şarkısını söylerken zenci bir kadın sahnenin önüne kadar ağlayarak geldi. 12 Eylül`e gönderme yapan şarkı, oğlunu kaybetmiş bir annenin ağıtını anlatıyor. Uzun havalardan çok etkileniyor yabancı dinleyiciler. Yurt dışındaki konserlerim çok coşkulu geçiyor. `Selda` diye ismimi haykırıyor hepsi. `Yaz Gazeteci`, `Oğul`, `Acıyı Bal Eyledik` şarkılarım çok popüler yurt dışında.

SANATÇILARIN DİPLOMATİK PASAPORTU OLMALI

Dünyanın birçok ülkesinde konserlerinize devam ediyorsunuz. Ülkemizin tanıtımına en çok katkı sağlayan alanların başında sanat geliyor, değil mi?
Kültür ve sanat, Türkiye`nin tanıtılması için çok önemli. 1972`de çıkan albümümle birlikte Batı Avrupa`da turne yapmaya başladım. Çok festival gezdim o yıllarda. Daha sonrada Cem Karaca ile birlikte yurt dışına konserlere gittik. Tren ile çok uzun yollar yaptık onunla. Hatta `Boyacı Çocuk` şarkımı trende yapmış ve ilk Cem`e dinletmiştim. Organizatörlerin daveti üzerine gidiyorduk yurt dışına konserlere. Bugüne kadar yalnız bir defa, 1972 yılında, Dışişleri Bakanlığı`nın tayiniyle Bulgaristan`da gerçekleştirilen Altın Orfe Festivali`nde Türkiye`yi temsil etmiştim. Ülke tanıtımına katkı sağlamıştı bu etkinlik. Ülkemizin daha çok tanıtılması için sanatçılarımız yurt dışında daha çok konserler vermeli. Devletimiz de bu konuda bizi daha çok desteklemeli. Türkiye`yi temsil edebilecek sanatçılara diplomatik pasaport verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dünyada başka ülkeler sanatçılarına diplomatik pasaport veriyor. Kültür Bakanlığı`mızın tayiniyle sanatçılar çok daha fazla Türkiye`nin tanıtımına katkı sunacak projelerde yer almalı. Örneğin, ben zaten yurt dışında sürekli konser veriyorum ancak Kültür Bakanlığı eşliğinde projeler gerçekleştirirsek, dünyayı dolaşırsak, ülkemizin tanıtımına daha çok katkı sunarım diye düşünüyorum.

HAK ETTİĞİM YERDE DEĞİLİM

Türk halk ve protest müziğin yaşayan en büyük kadın sesisiniz. Müzikte bu noktaya geleceğinizi hayal ediyor muydunuz?
Hayal ediyordum çünkü çocukluğumdan bu yana müziğe odaklanmıştım. Hatta hak ettiğim yerde olmadığımı düşünüyorum. Ama uluslararası arenada etnik müzik yapan çok değerli birçok isim de hak ettiği yerde değil hâlâ. Protest müzik yapanlar kendi içinde zorluklar yaşıyor. Örneğin, tek kanallı TRT döneminde, 20 sene, 1972`den 1992`ye kadar yasaklıydım. Hak etmediğim bir durumdu bu. Ekrana çıkamasam da kasetlerim çok satmıştı. O dönemde kasetlerimizin daha çok satmasının bir nedeni de yasaklı sanatçı olmamdı bana göre. TRT, beni ekranına çıkarmadığı için halk, şarkılarımı dinlemek için kasetlerimi ve plaklarımı almada inat ediyordu.

240 ŞARKIM GÜN YÜZÜNE TEKRAR ÇIKACAK

Yeni müzik projeniz var mı?
`40 Yılın 40 Şarkısı` albümümün birincisini çıkarmıştım. Bu çalışmamın ikincisini çıkaracağım önümüzdeki günlerde. Bunun üç, dört, beş ve altıncısını da yapacağım. 240 tane şarkım gün yüzüne tekrar çıkacak. Böylece arşivlik bir albüm çalışması olmuş olacak.

Röportaj: TUBA KALÇIK


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —