Günlük rutininizde yapacağınız birkaç küçük değişiklikle bağışıklık sisteminize, virüslerle savaşmada yardımcı olabilirsiniz.
Ekim ayı boyunca; bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendiririz, neler bu sisteminin çökmesine sebep olur, yararlı vitaminler ve yapmamız gerekenler gibi farklı konularda sizlere bilgilerimi aktarmaya çalıştım. Bugünkü köşe yazımda markete gidip alışveriş yapmadan, herhangi bir vitamin ya da ilaç takviyesi almadan, mutfağa girip bir şeyler hazırlamadan yani hiç para harcamadan sadece alışkanlıklarımızda küçük değişiklikler yaparak virüslere karşı vücudumuzu nasıl destekleriz onu anlatacağım.
Araştırmacılar, olumlu duyguların sağlık belirtileriyle bağlantılı olduğunu keşfetmişler. İyi duygular bağışıklık sistemine, daha fazla çalışmasını söyleyen proteinler olan protein önleyici sitokinlerin seviyelerini düşürerek vücudun savunmasını artırabilir. Sitokinler hastalık ve enfeksiyonla savaşmak için yararlıdır ama vücudun etrafında savaşacak bir virüs yokken dolaşması pek de sağlıklı değildir. Vücutta yüksek seviyede bulunan sitokinler; artrit, majör depresyon, diyabet, kalp ve Alzheimer hastalığı gibi rahatsızlıklara neden olabilir.
GÜNEŞİ İZLEMEK KADAR KOLAY
California-Berkeley Üniversitesi`nde yapılan bir deneyde; doğanın, sanatın, müziğin veya maneviyatın insanlara hissettirdiği gurur, sevinç ve memnuniyet gibi duygularla birlikte sitokinlerde şaşırtıcı bir azalma gözlemlenmiştir. Bu araştırmada öncelikle katılımcılardan gün içinde yaşadıklarını anlatmaları istenmiş. Sonrasında ağız içi dokularından örnekler alınmıştır. Yapılan analizde eğlence, hoşlanma, merhamet, memnuniyet, sevinç, sevgi ve gurur gibi en olumlu duyguları hissedenlerin sitokin miktarının en düşük seviyede olduğu saptanmıştır. Birçok araştırma fiziksel yöntemlerle (yeterli uyku vb.) bağışıklık sistemimizi geliştirebileceğimizi söylerken bu araştırma, psikolojik durumların bağışıklık sistemimizi etkilediğini konu alan ilk çalışmadır.
Ellerinizi iyi yıkayın
Ellerinizi gelişigüzel yıkadığınızda hastalıklara davetiye çıkartmış oluyorsunuz. Ellerinizi özenle yıkayın ve hasta olma riskinizi yüzde 16 azaltın. İyi bir el yıkama için elinizin tüm yüzeylerine sabun gelecek şekilde, parmak araları da dahil 20 saniye boyunca ellerinizi ovuşturun. Bunu söylüyor olmak komik biliyorum ama hâlâ doğru bir el yıkamanın nasıl olduğunu bilmeyenler var. Eğer etrafınızda lavabo yoksa, ellerinizi dezenfektanla temizlemek de işe yarayacaktır.
Peki, el yıkamanın en kritik olduğu anlar hangileridir?
1. Hasta olan biriyle ilgilenmeden önce
2. Gripli bir arkadaşınızın yanından ayrıldıktan sonra
3. Yemek hazırlamadan önce
4. Yemek hazırladıktan sonra
5. Biraz önce hazırladığınız lezzetli yemeyi yemeden hemen önce.
Sebzeleri sirkeli suyla temizleyin
Sebze ve meyveler poşetlerinden çıkartıldıklarında yemeye hazır gibi görünebilir ama birçok tarım ilacına, koruyucuya maruz kalır. Bu nedenle tüketilmeden önce dezenfekte edilmeleri çok önemlidir. Araştırmalar, üç bardak suya eklenen bir bardak sirkenin sebze ve meyve temizlemede etkili olabildiğini göstermiştir. Bakteriler çeşitli şekillerde meyve ve sebze içlerine sızabilir, sulama, organik gübreler ve tarla sularında bulunabilir. Sebzeleri bakterilerden korumanın en güçlü silahı sirke ile yıkamaktır. Araştırmalar, sadece su kullanarak bakterilerin yüzde 98`ini yok edebildiğimizi gösteriyor. Dolayısıyla su iyi bir dezenfektan olsa dahi bakterileri tamamen ortadan kaldırmıyor. Bu nedenle sirkeli su yapmayı unutmayın!
Halka açık tuvaletlere dikkat!
Ellerinizi kullanmadan tuvalet kapısını açıp kapamak zor olabilir. Bu esnada bir peçete size yardımcı olacaktır. Mikroplardan arınmak için lavabodan çıkmadan önce ellerinizi sabun ve ılık suyla iyice yıkamayı ve tuvalet kapısını açmak için kağıt havluyu ya da dirseğinizi kullanmayı unutmayın.
KORKUTAN HAPŞIRIKLAR
Çoğumuz çevremizde biri hapşırdığında nefesini tutar ve bunun güvenli bir liman olduğunu düşünür ama eğer nefesinizi çok uzun süre tutmazsanız bu işe yaramayacaktır. Bunun sebebi bu küçük solunum hücrelerinin havada asılı kalabiliyor olmasıdır. O yüzden eğer nefesinizi tuttuysanız başka yöne doğru yönelin bu, işe yarayabilir çünkü tükürük damlacıkları yalnızca 150 cm. uzağa kadar gidebilir.
Bir işveren için ofiste hastalık belirtisi gösteren birine izin vermek zordur ama bu şekilde diğer çalışanların da sağlığını riske atıyorsunuz. Çünkü sadece dört saat sonra hasta bir çalışanın mikropları tüm ortak alanlarda ve birçok çalışanın elinde olabilir. İş yükünü nasıl hafifletebileceğinizi düşünün ve ona izin verin! Ellerinizi yüzünüzden çekin! Ellerinizi yüzünüze götürerek virüsleri gitmek istedikleri yere bırakmış olursanız.
Elinizi yüzünüzden çekin!
Kronik şekilde yüze dokunma bir hastalıktır. Eğer bu hastalığa sahipseniz mikroplar yüzünüzde, ağzınızda ya da burnunuzda rahatlıkla geziyor olabilir. Buda hastalıklara davetiye çıkartır.
Masum bir el sıkışma hastalıklara davetiye çıkartabilir
Hasta biriyle tokalaştığınızda onun elindeki bakterilerin çoğu sizin elinize geçecektir ki bu da yüzünüze ulaşmasına az kaldı demektir. Hastalıkların yüzde 80 elden bulaşır. Eğer tokalaştıysanız da korkmayın, ellerinizi ılık su ve sabunla güzel bir şekilde dezenfekte etmeniz mikropları öldürmeye yardımcı olacaktır. Yine de size önerim; eğer hastaysanız karşınızdakini uyarın ve tokalaşmamayı deneyin
Uyumak vücudumuz için çok önemlidir
Yapılan bir araştırmada altı saat uyuyan bir kişinin yedi saat uyuyan kişiye göre hastalıklara yakalanma riskinin dört kat daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Beş saat uyuyanda durum daha da kötü; hastalık riski 5.5 saate kadar çıkıyor. Uyku vücudumuz için en önemli doğal bağışıklık artırıcılardandır.
ATM`LERDE İŞLEM YAPANLAR DİKKAT!
Bankamatikler neredeyse her gün yolumuzun düştüğü ortak alanlardır. Dolayısıyla virüs potansiyeli de yüksektir. ATM`lerde işlem yaparken peçete ya da eldiven kullanırsanız virüsler eldivende kalacak, dolayısıyla elinize geçmeyecektir. Tabii eldiveni çıkartırken ellerinizi kullanmaz ya da ellerinizi yüzünüze sürmezseniz. Ama size iyi bir haberim var; soğuk havalarda virüsler bir günden sonra ölür; sadece eldiveninizi iyi kuruttuğundan emin olun çünkü virüsler nemli ortamları çok sever.
Kaynak: SABAH.COM.TR