Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsünce "Kök hücre tedavilerinin hastalara uygulanabilmesi için çalışmalar uygun şartlarda yapılmalıdır. Aksi takdirde, yaşamsal riskler doğuracağı gibi Türk Ceza Kanununa aykırıdır" açıklaması yapıldı.
Yapılan yazılı açıklamada, özellikle internet ortamında sıkça yer alan kök hücre konusundaki bazı haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Kök hücre tedavilerinin hayat kurtardığına yönelik demeçlerin, çoğunlukla bilim insanı kimliğindeki kişiler tarafından verildiğine işaret edilen açıklamada, şunlar ifade edildi:
"Kök hücre enjekte edilmek suretiyle kalp kaslarının yenilendiğine, hasar görmüş beynin iyileştiğine, dizlerdeki kıkırdak dokusunun tamir edildiğine, hastaların sağlıklı akciğerlere kavuşturulduklarına, hatta gençleştiklerine dair haberler giderek artan biçimde yayınlanmaktadır. Bir kısmı kök hücre ile ilgili bile olmayan bu haberlerin, doktorlar ve bilim adamı sıfatı taşıyan kimseler tarafından verilir olması inandırıcılıklarını artırmaktadır.
Kök hücre tedavilerinin hastalara uygulanabilmesi için bu çalışmaların uygun laboratuvar şartlarında yapılması, deneysel çalışmalar ve klinik araştırmalar safhalarından geçilerek standardize edilmesi ve her türlü risk faktöründen arındırılmış olması gerekmektedir. Bu çalışmalar yapılmadan hastalara kök hücre uygulanması yaşamsal riskler doğuracağı gibi gerek Türk Ceza Kanunu`na ve gerekse tıbbi mevzuata aykırıdır."
Kök hücre çalışmaları yapmak üzere Bakanlar Kurulu kararıyla Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulan Kök Hücre Enstitüsünün, Türkiye`de GMP ruhsatı bulunan laboratuvarlara sahip olduğu aktarılan açıklamada, bu laboratuvarlarda yapılan bilimsel çalışmaların meyvelerini vermeye başladığı, mevzuata tamamen uygun olarak üretilen bazı kök hücrelerin, tedavi safhasında kullanılabilmeleri için klinik çalışma aşamasına erişildiği belirtildi.
Açıklamada, şunlar ifade edildi:
"Bu safha başarıyla tamamlanmadan, hücrelerin toplumda konuşulduğu gibi kalp kasına, sinir sistemine, dizlere enjekte edilmesi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Çeşitli kaynaklardan elde edilen potansiyel kök hücrelerin etki durumlarının öngörüldüğü gibi çıkmaması, yapılan hücre uygulamalarına bağlanan fayda durumunun aslında çoğu uygulamada başka sebeplerle ilişkili olması, farklılaşmamış kök hücrelerin tümör gelişimine yol açabilmeleri başarısızlık ve endişe kaynaklarına örneklerdir. Ülkemizdeki kök hücre çalışmaları henüz standart tedavi olarak kullanılacak aşamaya gelmediğinden, halkımızın maddi ve manevi zarara uğramamak, hatta hayati risklere muhatap olmamak için bu gibi haberlere inanmamalarını ve uygulamalardan uzak durmalarını önemle hatırlatmak isteriz."
Kaynak: HABER7.COM