Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün AKP TBMM Grup Toplantısı’na katıldı ve burada AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı konuşmasını yaparken internet sitelerinde Şanlıurfa’da 5 kişinin “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçuyla tutuklandığı, 21 kişinin de adli kontrol ile serbest bırakıldığı haberleri vardı.
Eski anayasaya göre Cumhurbaşkanı, “tarafsız ve partisiz” bir kişilikti.
Bu yönüyle de devletin ve milletin birliğini temsil ettiği için yasalarımızda “Cumhurbaşkanı’na hakaret” diye bir suç var.
Devletin ve milletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı yasalarla korunuyordu çünkü amaç aynı zamanda devletin de saygınlığını korumaktı.
Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin, bir yerel mahkemenin başvurusu üzerine verdiği kararda “Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlarında Cumhurbaşkanı’nın kişiliği yanında devletin saygınlığı da korunmak istenmektedir. Sınırlama, ifade özgürlüğünün kullanılmasını zorlaştırmaz” deniliyor.
Ancak şimdi durum değişti.
Cumhurbaşkanı partili, tarafsız değil, bu yönüyle de diğer parti genel başkanlarından ya da siyasetçilerden bir farkı yok.
Anayasa Mahkemesi’nin Balıkesirli gazeteci Önder Balıkçı hakkında açılan bir hakaret davası ile ilgili olarak verdiği şöyle bir karar var:
“Rahatsız edici de olsa siyasilere ve tanınmış kişilere ilişkin yapılan bilgilendirme ve eleştirilerin cezalandırılması, caydırıcı etki doğurarak toplumdaki ve kamuoyundaki farklı seslerin susturulmasına yol açabilir.”
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla uyumlu.
AİHM siyasetçiler ile ilgili eleştirilerin rahatsız edici içeriğe sahip olsalar bile ifade özgürlüğü nedeniyle cezalandırılamayacağını söylüyor.
“Bir siyasetçiye yönelik eleştirinin kabul edilebilir sınırları özel bir kişiye kıyasla daha geniştir” diyor. (Lingens kararı.)
Şimdi hukukçuların önünde böyle bir soru var: Cumhurbaşkanı bir parti genel başkanı olduğuna göre, diğer siyasetçilerden farklı bir koruma rejimine tabi olacak mı, olmayacak mı?
Yanlış anlaşılmasın: Her türlü eleştirinin, terbiye sınırları içinde kalmasını savunuyorum, yazılarımda ona özen gösteriyorum.
Ama öte yandan Anayasa’nın bir de “Eşitlik ilkesi” var.
Bütün siyasetçiler eleştiri karşısında “eşit” iken, partili Cumhurbaşkanı “daha eşit” olacak mı, olmayacak mı?
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.
öne çıkanlarSemih Öztürk Survivor`daki favorisini açıkladı
Yüksek standart ve doğayı birleştiren proje
Yoldan geçenler gözlerine inanamadı
Kaynak: CNNTURK.COM