Tarih: 03.04.2017 03:09

Dumanı tüten kahve kansere davetiye çıkarıyor

Facebook Twitter Linked-in

Kansersiz yaşam mümkün mü?.. Kanser önlenebilir mi?.. Kanserle mücadelede gelinen son noktada artık bu soruya `Evet` yanıtı verilebiliyor. En azından bazı kanser türlerini, çevresel faktörlerin değiştirilmesi ya da tamamen ortadan kaldırılması ile yok etmek artık mümkün. Kanser için mucize bir ilaç yok. Ancak mucize olmasa da bu hastalıktan korunmak elimizde... Bilinen fakat göz ardı edilen günlük yaşam alışkanlıkları, doğru beslenme şekilleri, yaşama bakış açısı, sosyal yaşamın bir parçası olmak; kanserle mücadelede anahtar rol oynuyor. Memorial Antalya Hastanesi Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, kanserin en önemli nedenleri ve korunma önerileri hakkında bilgi verdi:

ALKOL, DNA HASARI SEBEBİ
Türkiye`de 2014 yılı verilerine göre; nüfusun yüzde 20`sinin beden kitle endeksi 30`un üzerinde. Yani her beş kişiden biri obezite sorunu ile karşı karşıya. Altı yıl öncesine göre yüzde 30 oranında ortaya çıkan bu artış, gelecek yıllarda çok daha önemli bir sağlık sorunu ile yüz yüze olacağımızı gösteriyor. Kilonun boya oranına göre hesaplanan beden kitle endeksinin 25`in altında olması gerekiyor. Aşırı kilo, başta kalp hastalıkları olmak üzere; Tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, inme, uyku apnesi ve anormal adet döngüsü gibi sağlık sorunlarının obezite ile ilişkili olduğu artık bilinen bir gerçek. Asıl önemli tehlike ise obezitenin kansere yol açan etkisi ile başlıyor. Rahim, menopoz sonrası meme kanseri, kolon ve rektum kanserleri, yemek borusu, mide, böbrek, pankreas, safra kesesi kanserleri, multiple myelom ve meningioma oluşumunda obezite önemli bir neden olarak karşımıza çıkıyor.
Alkolün hiç tüketilmemesi, eğer kullanılacaksa da sınırlı miktarda alınması doğru bir yaklaşım. Çünkü alkol; bağımlılık etkisinin yanı sıra, DNA hasarlanmalarına yol açıyor, obeziteyi tetikliyor, vücuda zararlı etkisi bulunan kimyasallara zemin hazırlıyor. Erkeklerin haftada iki, kadınların da bir bardaktan fazla alkol tüketmesi önerilmiyor. Hamileler, daha önce alkol bağımlısı olan kişiler ve konsantrasyon gerektiren işlerde çalışanların kesinlikle alkol tüketmemesi gerekiyor.

2.5 PORSİYON MEYVE-SEBZE YİYİN
Tüketim alışkanlıklarının değişmesi, ev yemeklerinin yerine dondurulmuş ve paketlenmiş hazır yiyeceklerin tercih edilmesi, sebze ve meyve ağırlıklı beslenme alışkanlıklarının çocukluktan itibaren yerini fast food ürünü yiyeceklere bırakması; pek çok hastalık gibi kanserin de önemli nedenlerini oluşturuyor.
Meyve ve sebzenin olmadığı hayvansal besin ağırlıklı sofralar, kilo kontrolünün sağlanmasına engel oluyor. Aşırı kilo ve beraberinde gelen obezite, vücutta östrojen ve insülin seviyelerini artırıyor, kanseri davet ediyor. Hayvansal besinler yerine, günde en az 2-2.5 porsiyon sebze ve meyve tüketimi önem kazanıyor. Sebze ve meyvenin de tek çeşit değil, farklı türlerde yenilmesi de yararlı etkilerini artırıyor.
Salam, sosis, jambon, sucuk ve pastırma gibi işlenmiş et ürünlerinin, karsinojenik yani kansere neden olan kanser yapıcı etkisinin bulunduğu; Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmiş bir gerçek. Her gün 50 gramdan fazla işlenmiş et tüketimi, kolorektal kanser riskini yüzde 18 oranında artırıyor. Şarküteri ürünlerinin aynı zamanda pankreas ve prostat kanserleri ile ilişkisi de düşünülüyor. İşlenmiş etin yanında kırmızı etin de potansiyel bir karsinojen olduğu biliniyor. Kansere yol açıp açmadığı ile ilgili araştırmalar devam ederken, önemli bir besin değerine sahip olan etin ölçülü miktarda tüketimi önemli. Kırmızı ete alternatif protein kaynağı olarak balık, kümes hayvanları ve bakliyatların beslenmedeki payının artırılması, büyük önem taşıyor.

ŞEKERSİZ İÇİN
Şekerin direkt kanser ile ilişkisi kesin olarak kanıtlanmasa da şekerin önemli bir kalori kaynağı ve aşırı tüketimi kilo artışına sebep oluyor, aşırı kilo da kansere... Pek çok hazır gıda içinde şeker bulunuyor, özellikle de hazır ve rafine gıdalarda bu oran artıyor. Şekerle tatlandırılmış içecekler, özellikle diyabet ve kalp hastalıkları riskini artırıyor. Bununla birlikte şekersiz ve diyet olarak adlandırılan içeceklerde bulunan tatlandırıcılar, iştah merkezini bozuyor ve diyabet riskini tetikliyor. Bu nedenle yiyeceklerin etiketlerini iyi okuyun. Kilo kontrolü için ne yediğinizin farkında olun. Düşük yağlı ve yağsız yiyecekler kalorisiz oldukları anlamına gelmez! Sağlığa birçok faydası bulunan kuruyemişlerin fazla tüketimi, yüksek kalori alımına neden olur. 100 gram badem 575 kaloridir ve neredeyse bir büyük boy hamburgerin kalorisi ile eşittir.
Kahve, dünya genelinde suyun ardından en çok tüketilen içecekler arasında yer alıyor. Güne başlamak için birçok kişiye göre ideal olan kahve, Türkiye`de de neredeyse çay kadar tüketiliyor. Kahve, binden fazla madde içeriyor ancak özellikle antioksidan ve kafein bu maddeler arasında öne çıkıyor. Günde dört-altı bardak kahve tüketmenin kanser riskini azalttığını belirten çalışmalar gösterilse de; bol kahve yüksek miktarda kafein demek olduğundan, fazla kafeinin vücut için zararlı etkilerini de göz ardı etmemek gerekiyor; uyku problemleri, migren atakları ve sindirim sistemi sorunları gibi... Kahvenin yararı kadar, sıcak içilen her içecek gibi yol açabileceği bazı zararlar da dikkate alınmalı. Üzerinde dumanı tüten çok sıcak bir kahve içildiğinde, geçtiği organlar olan boğaz, yemek borusu ve midede, doku hasarı ile birlikte kanser oluşma riskini artırıyor. Buna karşın kahvenin kolon, meme, prostat ve cilt kanserlerini azalttığı da biliniyor. Günümüzde kanser ve kahve ilişkisi kesinlik kazanmasa da kahveyi biraz soğutarak içmek, kilo dengesini bozabilen krema ve şekerle tatlandırmak yerine sade olarak tüketmek çok sağlıklı.

15 DAKİKA YÜRÜMEK BİLE YETER!
Hareketsizlik ve sedanter yaşam, kalp ve damar hastalıklarının yanı sıra kansere de zemin hazırlayan önemli faktörlerden biri. Bilgisayar başında geçirilen uzun vakitler, masa başı meslekler hareket yeteneğini kısıtlarken; egzersiz, spor, hareket ise sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı.
Peki, düzenli egzersiz ve spor, metabolizmayı nasıl etkiliyor? İşte sorunun cevabı:
Egzersiz ve spor kilo kontrolü sağlar.
Hormon seviyeleri, düzenli hareket ile kontrol altına alınır.
Bağışıklık sistemi, düzenli egzersiz ile güçlenir ve hastalıklarla, özellikle de kanserle etkin bir şekilde mücadelede eder.
Haftalık 150 dakikalık hafif ya da 75 dakikalık ağır egzersiz, yani bu ikisinin dengeli karışımı önerilirken, artık günlük 15 dakikalık yürüyüşün bile çok ciddi sağlık faydalarının bulunduğu biliniyor. İşe giderken bisiklet kullanmak ya da yürümek, çocukların oyunlarına aktif olarak katılmak; günlük hareket planı içine dahil edilebilir.

BUNLARA DİKKAT!
Kızartma yerine buharda ya da fırında pişirme yöntemleri tercih edilmeli.
Yüksek kalorili gıdaların yerine sebze ve bakliyat tüketmeli.
Kutu meyve suları yerine taze sıkılmış meyve suları tüketilmeli.
Yemek kısa sürede hızlı bir şekilde değil, sofraya vakit ayırarak ve sindirerek yenilmeli.

Kaynak: SABAH.COM.TR




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —