Enerji Bakanı Berat Albayrak" Günü kurtaran değil geleceği planlayan uzun vadeli stratejilerle enerjide bağımsız bir Türkiye ideali için ?Milli Enerji ve Maden Politikası?nı hayata geçiriyoruz. Güçlü enerji politikaları için günlük politikalardan etkilenmeyen, hızlı, etkili, kurumsallaşmış güçlü bir yönetim sistemine ihtiyacımız var. ?Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi? en kritik ve stratejik alan olan enerji politikaları için de büyük bir sıçrama noktası oluşturacak" ifadelerini kullandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Sabah gazetesinde yayınlanan yazısında şunlara dikkat çekti:
Dünya siyaset tarihi belirli dönemlerde yaşanan kırılmalarla bugünkü halini aldı. Her yüzyılın egemen güçlerinin yön verdiği dünya siyasetinde bugün yeni bir kırılmanın eşiğindeyiz. Küresel ekonomik ve siyasi düzenin yeniden dizayn edildiği bu döneme ekonomik ve siyasi istikrarını koruyan ülkeler damga vuracak. 10 yıl içerisinde özellikle Ortadoğu`da küresel ölçekte büyük kırılmalar ve değişimler olacak. Türkiye olarak bu gelişmelerin tam ortasındayız. Bu türbülans içerisinde Türkiye`ye ayak bağı olacak bütün meseleleri bir an önce çözerek hızlı bir şekilde "take-off"a geçmek için önemli adımlar atmak zorundayız.
YUMUŞAK KARIN: DIŞA BAĞIMLILIK
Türkiye`nin gelecekte hedeflediği ekonomik büyümeye ulaşması, bölgesel ve küresel siyasette ağırlığının artması ve ulusal güvenliğini teminat alması için enerjide dışa bağımlılığın sona erdirilmesi hayati önem taşımaktadır. Son dönemde bu anlamda çok ciddi adımlar atılmasına karşın enerjide dışa bağımlılık halen Türkiye`nin yumuşak karnı.
BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE YOLUNDA
Şunu biliyoruz ki enerjide bağımsızlık demek güçlü bir ekonomi demek, enerjide bağımsızlık demek güçlü bir diplomasi demek, enerjide bağımsızlık demek güçlü bir ulusal güvenlik demek. İnşallah güçlü ekonomi ve ulusal güvenliğin teminatı olacak "Milli Enerji ve Maden Politikası" ile büyük ve güçlü Türkiye`nin kapısını ardına kadar aralayacağız ve bu kapıdan sadece bizler değil gelecek nesiller de girecek. "Milli Enerji ve Maden Politikası"nı üç temel üzerine inşa ettik. "Arz güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasa."
KAYNAK ÇEŞİTLİLİĞİ ARTIYOR
Arz güvenliği meselesinde ele aldığımız ilk strateji doğal gaz ve petrol tedariğinde kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliğini artırmak. Mevcut doğalgaz boru hatlarının yanı sıra Türk Akımı, Kuzey Irak ve Doğu Akdeniz Boru Hatları Projeleri ile hem iç piyasaya daha fazla gaz esnekliği sağlayacağız hem de jeopolitik durumdan kaynaklı riskleri minimuma indireceğiz. İkinci stratejimiz doğalgaz depolama kapasitesini artırmak. Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Tesisi`nin mevcut 1.2 milyar metreküplük kapasitesini inşallah ikinci fazın tamamlanmasıyla birlikte 5.4 milyar metreküpe çıkaracağız. Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi`nin kapasitesini de 2020 yılı sonuna kadar 4.3 milyar metreküpe çıkaracağız.
KESİNTİSİZ DOĞAL GAZ ARZI SAĞLANACAK
Diğer yandan depolama ve sisteme arz esnekliği kazandırma noktasında ele aldığımız en önemli hususlardan ikisi LNG ve FSRU projeleri. 2023 yılına kadar en az 10 milyar metreküp depolama kapasitesi ile yıllık doğal gaz tüketimimizin en az yüzde 20`sini depolayarak, gerek haneye gerekse sanayiye kesintisiz doğal gaz arzı sağlayacağız.
DENİZLER KARIŞ KARIŞ ARANACAK
Arz güvenliği meselesinde ele aldığımız üçüncü stratejimiz denizlerimizde yoğun sismik arama ve sondaj faaliyetleri ile bu alandaki potansiyelimizin gün yüzüne çıkarılmasıdır. Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis sismik gemileri ile Türk karasuları adeta karış karış aranacak. Dördüncü stratejimiz sisteme gaz sağlama kapasitesinin kısa ve orta vadeli dönemde artırılması. Hedefimiz toplam gaz giriş kapasitesini 400 milyon metreküpe çıkarmak.
YERLİ KÖMÜR KAYNAKLARI ÖNE ÇIKACAK
Arz güvenliği meselesinde beşinci stratejimiz ise yerli kömür kaynaklarımızı ekonomiye kazandırmak. Altıncı stratejimiz yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetindeki ağırlığını artırmak. Yedinci stratejimiz daha dengeli bir enerji portföyü için nükleer enerjiyi sisteme dâhil etmek.
İLETİM ALTYAPISINA 30 MİLYARLIK YATIRIM
Arz güvenliği meselesinde sekizinci stratejimiz iletim ve dağıtım altyapısını rehabilite etmek. Bunun için Üçüncü Uygulama Dönemi`nde özel sektör aracılığıyla 18 milyar, TEİAŞ aracılığıyla 12 milyar toplam 30 milyar TL`lik yatırım hayata geçirilecek. Arz güvenliği meselesinde dokuzuncu stratejimiz özellikle son dönemde yurtdışından Türkiye karşı artan siber saldırıları önlemek. Hayata geçireceğimiz Ulusal Scada Yazılımı ve Siber Atakları Önleme Merkezi tüm Türkiye`nin elektrik sistemini entegre bir şekilde dışarıdan gelecek her türlü saldırıya kapalı bir hale getireceğiz.
YEKA İLE TEKNOLOJİ TRANSFERİ
"Milli Enerji ve Maden Politikası"nın ikinci ayağı "yerlileştirme". Özellikle Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) stratejisi ile yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminde fabrika kurma, yerli üretim yapma ve yerli mühendis çalıştırma zorunluluğu ile Ar-Ge ve teknolojinin yerelleştirilmesi sağlanacak. Nükleer teknoloji alanında bütün gayretimiz nükleer enerji konusunda ülkemize know-how ve teknoloji transferi sağlayarak Türkiye`nin bu konudaki yetkinliğinin artırılması ve daha sonraki santrali kendi bilgi ve tecrübe birikimimiz ile hayata geçirmek. Ayrıca ürün geliştirme alanında Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarına hız vererek nükleer teknolojiden sadece enerji üretiminde değil sağlık, sanayi, tarım, uzay teknolojileri, uydu ve haberleşme başta olmak üzere geniş bir alanda faydalanacağız. "Milli Enerji ve Maden Politikası"nın son ayağı öngörülebilir piyasa şartlarını tam anlamıyla hayata geçirmektir.
MADENCİLİKTE SESSİZ DEVRİM
"Milli Enerji ve Maden Politikası"nı destekleyecek güçlü bir madencilik altyapısı ile madencilikte sessiz bir devrime odaklandık. MİGEM`in yeniden yapılandırılması, Ulusal Madenlerde Rezerv ve Kaynak Raporlama Komisyonu`nun (UMREK), Maden Güvenliği Kurumu ve Karot Bilgi Bankası`nın kurulması ile raporlamadan verilerin saklanmasına, iş güvenliğine kadar madenlerimizi uluslararası standartlara kavuşturacağız. "Milli Enerji ve Maden Politikası" dünya konjonktüründe kırılmaların yaşandığı bir dönemde daha güçlü ve büyük bir Türkiye`nin kurulması için önemli bir adım olacak. Dış kaynaklara bağımlı olmayan, sürekli ve kesintisiz enerji temini güçlü ekonominin de en önemli yapı taşıdır. Bu nedenle yerli kaynaklarımızın daha etkin kullanımı ile bir yandan cari açığın ekonomi üzerinde etkisi azaltılırken diğer yandan istihdam artışı da sağlanmış olacak.
YENİ SİSTEMLE KALICI İSTİKRAR
Türkiye`nin enerjide dışa bağımlılığını sona erdirecek hamlelerin büyük ve güçlü Türkiye`nin en büyük teminatı olduğunun farkındayız. Günü kurtaran değil geleceği planlayan uzun vadeli stratejilerle enerjide bağımsız bir Türkiye ideali için "Milli Enerji ve Maden Politikası"nı hayata geçiriyoruz. Güçlü enerji politikaları için günlük politikalardan etkilenmeyen, hızlı, etkili, kurumsallaşmış güçlü bir yönetim sistemine ihtiyacımız var. İnşallah "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" en kritik ve stratejik alan olan enerji politikaları için de büyük bir sıçrama noktası oluşturacak. Siyasi istikrarın olmadığı bir yerde kalkınmadan bahsedemeyiz. "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" ile sağlanacak kalıcı siyasi istikrar güçlü bir ekonominin de teminatı olacak. Çünkü hiçbir yatırımcı öngörülebilir bir siyasi istikrara ve piyasaya sahip olmayan bir ülkeye yatırım yapmak istemez. Hele ki enerji gibi yatırım maliyetlerinin yüksek ve geri dönüşlerin orta vadede olduğu bir sektörde siyasi istikrar yatırımcılar için vazgeçilmez unsurların başında geliyor.
ŞİMDİ İLERİYE SIÇRAMA ZAMANI
Enerji alanında yaşanacak bölgesel ya da küresel herhangi bir gelişmenin ülkemize yıkıcı etkilerinin azaltılması ile ulusal güvenliğimiz de daha güçlü hale getirilecek. Türkiye`yi artık bir üst lige taşımanın zamanı geldi. 90`lı yıllarda sürekli patinaj yapan Türkiye, 2002`den sonra vites yükselterek hızlanmaya başladı. Şimdi yükselme, ileriye doğru sıçrama zamanı. Artık uzun vadeli ve zamanın koşullarından bağımsız politikalar ortaya koymak için güçlü bir yönetim sistemine ihtiyacımız var. Bu nedenle bürokratik oligarşiye teslim olmuş, mevzuatın iş yapmayı zorlaştırdığı, içinde gizli krizleri barındıran bir sistem ile Türkiye daha fazla yoluna devam edemez. 2023, 2053, 2071 hedeflerinden bahsediyorsak güçlü enerji politikalarını hızla hayata geçirmeliyiz. Güçlü enerji politikaları için güçlü bir ekonomiye, güçlü bir ekonomi için güçlü bir sisteme ihtiyacımız var. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye`nin önünde şimdi büyük bir fırsat var.
TÜM TÜRKİYE`YE DOĞALGAZ
Arz güvenliği meselesinde onuncu stratejimiz doğal gaz iletim ve dağıtım altyapısının bütün Türkiye çapında yaygınlaştırılmasını sağlamak. 2018 yılında Türkiye`nin tamamına doğal gaz ulaştıracağız. Arz güvenliği meselesinde on birinci stratejimiz enerji verimliliğini her alanda yaygınlaştırmak. Türkiye Ulusal Enerji Verimliliği Planı ile 2023 yılına kadar ülkemizin enerji yoğunluğunu 23.9 milyon TEP azaltarak ülke ekonomisine 8.4 milyar dolar katkı sağlayacağız. Arz güvenliği meselesinde on ikinci stratejimiz politikamızın da belkemiğini oluşturan maden politikalarını daha stratejik bir bakış açısı ile ele almak. Yurtiçindeki rezervlerin gün ışığına çıkması için MTA eliyle 1 milyon, özel sektör eliyle 5 milyon metre sondaj yapılacak.
Kaynak: HABER7.COM