Zayıflamak isterken merdiven basamaklarını tercih etmek, hareket etmenize sebep olur. Ancak diz eklemlerinize ciddi anlamda yük bindirir ve yorar
Diz problemleri genelde ilerleyen yaşlarda şikayeti artan hastalıklar arasında yer alır. Daha genç yaştaki kişilerde ani sakatlıklar, kazalar ya da zorlamalar neticesinde ve geçici ağrılarla seyreden diz problemlerine rastlanır. Elbette istisnai durumlar söz konusudur.
Diz; uyluk ve kaval kemiği arasında yer alan, menteşe biçiminde bir yapıdır. Sağlıklı iken hareketini neredeyse hiç fark etmeyiz ancak en ufak bir problemde ciddi ağrılar hissettiren ve hayatı önemli ölçüde etkileyen bir yapıdır.
AŞINMALAR MEYDANA GELİR
İki uzun kemik ve diz kapağından meydana gelen diz eklemi, toplamda üç kemik ve iki eklemden oluşur. Kemiklerin, dizin hareketi esnasında birbirini aşındırmasını engellemek için kemikler arasında kıkırdak dokusu bulunur. Bu doku yaklaşık 2-3 mm kalınlığında ve oldukça kaygandır. Bir insan hayatı boyunca doğduğu anda sahip olduğu kıkırdak dokusunu kullanır. Bu sebeple ilerleyen yaşlarda, kıkırdak yapısında aşınma ve bozulmalar meydana gelebilir. Kıkırdak yapıdaki bu bozulmalar, kemiklerin sürtünmeye başlaması anlamına gelir ki ağrıların (çoğu zaman) temel sebebi, genelde bu durumdur.
Kıkırdak dokudan bahsetmişken, en sık karşılaşılan diz problemlerinden biri olan menüsküsü anmadan geçmemek gerekir. Menüsküs, kıkırdaktan oluşan bir tür eklem yapısıdır ve içinde kan dolaşımı vardır.
SÜRTÜNMEYİ ÖNLER
Menüsküs aslında hastalığın değil, yapının adıdır. Doku; dizde, üstte ve altta yer alan iki ana bacak kemiğinin birleştiği yerde bulunmaktadır. Temel görevi bu birleşme noktasındaki sürtünmeyi engellemektir. Menüsküsteki yırtıklar genelde ani ve sert hareketler neticesinde meydana gelir. Diz üstü düşmeler, ayak yerde sabitken dizin bir sebeple dönmesi ve trafik kazaları, menüsküs yırtığının en bilinen nedenleri arasında yer alır. İlk belirtisi şiddetli ağrıdır. Şişlik, eklem hareketinde azalma ya da daralma, diz içinde sıvı birikmesi ve kilitlenme diğer belirtiler arasında sayılabilir. Bu eklemin 1/3`lük kısmında kan dolaşımı vardır, dolayısıyla bu kısımda meydana gelen yırtıklar, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan diğer yöntemlerle iyileşme gösterebilir. Ancak kalan 2/3`lük kısımda oluşan yırtıklarda ağrının ısrarla devam etmesi cerrahi müdahale gerektiği anlamına gelebilir.
İnsan bedeninde bulunan eklemler çoğu zaman beden yükünü taşımak zorunda kalırlar ve bu durum onların yıpranmasında önde gelen sebepler arasına yer alır. Örneğin diz eklemi, beden yüküne maruz kalan eklemlerin başında gelir.
Bundan yıllar önce zayıflamak isteyen kişilerin, yürüyen merdivenlerdense basamakları tercih ettiğine şahit olmuşsunuzdur.
Evet, yürüyen merdivenlerdense basamakları tercih etmek, hareket etmenize sebep olur ancak diz eklemlerinizi ciddi anlamda yorar.
Yapılan araştırmalar, ayakta sabit durduğumuzda diz eklemimize yük binmediğini, yürürken beden ağırlığımızın 1/4`ünü taşıdığını, merdiven çıkarken ise beden ağırlığımızın üç-dört misli yük taşıdığını gösterdi. Zayıf ya da şişman hiç fark etmez, beden ağırlığının üç-dört misli, diz eklemi için oldukça yüksek bir değerdir. Bu sebeple gerekmedikçe merdiven kullanmamak diz ekleminizi korumanız için çok önemlidir. Araştırmanın devamı, zıplama esnasında diz kapağına binen yükü incelemiş. Sonuca göre zıplama esnasında dize binen yük beden ağırlığımızın 8-10 katı!
DURUŞ BOZUKLUĞUNA SEBEP OLUR
Dizde kemik ve kıkırdağın dışında tendonlar, bağ ve kas dokusu da bulunur. Bağlar, diz eklemini sabitleyen ana yapılardır. Her iki ucu kemiğe yapışık vaziyettedir ve dolayısıyla sabittirler. (Ancak harekete müsaade edecek ölçüde esneklikleri vardır.) Yan bağlar, dizin iç ve dış yanlarında bulunarak dizin iki yana açılmasını engeller. Ön çapraz bağlar, ACLtibia ve femuru tam ortadan birbirine bağlar. Dizin dönme ve öne hareketini kısıtlar. Arka çapraz bağlar ise PCL-tabianın arkaya hareketini kısıtlar. Diz yapısında bulunan bağlar, dizin gereken dışında hareket etmesini engellemek için son derece hayati önem taşırlar. Bu sebeple bağlarda meydana gelen yırtıklar hem ciddi ağrı duyulmasına, hem de duruş ve fonksiyon bozukluklarına sebep olur.
Tendonlar ise bir uçları kemiğe yapışan, diğer uçları adaleyle devam eden, adalenin hareketini kemiğe ileten yapılardır.
Diz karmaşık gibi görünse de muhteşem bir düzen içinde çalışan bir yapıdır. Tüm bu anatomik yapı boyunca kaslar uzanır. Kaslar, içeride neler olup bittiğini göremeyen bizler için en belirgin diz fonksiyonu olan yürüme ve koşma gibi hareketleri yapmasını sağlar.
DİZ PROBLEMLERİ VE NEDENLERİ
Diz ağrılarının genelde benzer belirtiler gösteren pek çok sebebi olabilir. Toplum genelinde en sık karşılaşılan diz problemlerinin en bilinenleri, eklem iltihaplanmasıyla gelişen artrit, aşırı yük ve sürekli baskı sebebiyle gelişen bürsit, tendon iltihaplanmasının neden olduğu tendinit (bu hastalık tendon yırtılması riskini de artırır), bağ kopması ya da zedelenmesi, menüsküs yırtığı, kas burkulması ve sıvı birikmesinin neden olduğu baker kistidir.
Biriken sıvı alınabilir
Dizde sıvı birikmesi, en sık duyulan diz problemlerinden biridir. Özellikle ileri yaşlarda biriken sıvı enjeksiyon yöntemiyle alınarak şişliğin sebep olduğu gerilme neticesinde oluşan ağrılarda hafifleme, hatta ağrının ortadan kaldırılması mümkün olabilir.
Elbette dizden sıvı alımı kararı için konunun uzmanı bir hekimin muayenesi ve teşhisi gerekmektedir. Vücutta bulunan her eklemde kan damarı yoktur ve bu tip eklemler, eklem sıvısı ile beslenir.
Eklem sıvısı ayrıca eklemlerin kayganlığın sağlanabilmesinde görev alır. Böylece sürtünme tahriş edici olmaktan çıkar. Farklı sebeplerle bu sıvının üretiminde meydana gelen artış, birikime sebep olur ve sıvı birikmesi; hareket kısıtlılığı, ağrı ve gerginliğe neden olur. Bu sıvının çekilmesi tedavi yöntemlerinden biridir ve uzman kişiler tarafından yapıldığında hastayı rahatlatabilir. Kıkırdak yırtılması, enfeksiyon, artrit, gut ve kırıklar sıvı birikmesinin nedenleri arasında yer alır.
Her bir hastalığın benzer ancak farklı tedavileri vardır. Uzman hekimler, cerrahi müdahaleden önce yapılabilecek her şeyi denerler. Bunların başında doğru egzersiz ve fizik tedavi yöntemleri gelir.
Kaynak: SABAH.COM.TR