Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Üyesi Mehmet Durgun, 15 Temmuz`dan sonra, Türk milletinin damarlarına kadar girmiş, ne zaman ve nereden çıkacağı belli olmayan bu yapının bütün elamanlarını, bu devletin kadrolarından temizlemek bizim namus ve şeref borcumuzdur. dedi.
Durgun, Türkiye Adalet Akademisince bir termal otelde düzenlenen, Bireysel İş Hukuku Meslek İçi Eğitim Çalıştayının açılışında, iş hukukunun toplumun en dargelirli kesimi ile en varlıklı şirketleri ve şahıslarını ilgilendiren, çok yoğun çalışma temposu olan bir hukuk dalı olduğunu söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 2016 yılının kara bir leke olarak yerini aldığını belirten Durgun, şöyle devam etti:
Kendi evlatlarımızı devşirerek Türk devletini ve milletini çökertme planlarını sahneye koyan asrımızın hainleri, bir proje geliştirdi. Fakat bu proje, Türk milletinin tarihi birikimi, tarih şuuru, milletin ve devletin refleksi ile karşılaştı ve başarısızlıkla sonuçlandı. Bunda Türk yargı camiasının katkısı büyüktür. 15 Temmuz`dan sonra, Türk milletinin damarlarına kadar girmiş, ne zaman ve nereden çıkacağı belli olmayan bu yapının bütün elamanlarını, bu devletin kadrolarından temizlemek bizim namus ve şeref borcumuzdur. Bunun için HSYK olarak elimizden geleni en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar başarılı bir çalışma yaptık. Çok az da olsa yaptığımız yanlışları görünce ondan dönmesini de bildik.
Durgun, 2016`da yargı camiasındaki en önemli gelişmelerden birinin bölge adliye mahkemelerinin yürürlüğe girmesi olduğuna işaret ederek, İnşallah bu mahkemelerimizin başarılı şekilde çalışmasının, Türk milletinin hak, hukuk ve adalet yürüyüşünde mesafe alınmasına büyük katkısı olacaktır. ifadelerini kullandı.
HSYK Üyesi İsa Çelik de millet, devlet ve yargı için zor bir yılın yaşandığını vurguladı.
15 Temmuz`da devletin silahını, gücünü, milletine, devletine, kendi insanına doğrultan, hain, alçak, daha ağır kavramla şerefsiz bir grubun kalkışmasına hep birlikte şahit olduk diyen Çelik, zor günlerin birlikte atlatıldığını ifade etti.
Yaşananın sadece bir darbe girişimi değil, Türkiye`yi Suriye ve Irak`a dönüştürmeyi hedefleyen işgal projesi olduğunu aktaran Çelik, Kürt`üyle, Türk`üyle, Çerkez`iyle, Laz`ıyla, Alevi`si, Sünni`siyle, milliyetçi, muhafazakar ve sosyal demokratı demeden bütün milletçe atlatmışsak, bunda en büyük katkı hiç kuşku yok ki, daha önce biat eden, bağlılık bildiren, brifing alan yargı yerine, anayasadan, özgürlükten, demokrasiden yana tavır alan siz onurlu meslektaşlarımızın katkısı son derece büyüktür. diye konuştu.
Ne kadar övünsek azdır
Türkiye Adalet Akademisi Başkan Yardımcısı Rifat İnanç ise 15 Temmuz`dan sonra 4 bin 600 civarında hakim ve savcı adayının kura çektiğini, 605 hakim ve savcı adayının ise akademide halen eğitim gördüğünü bildirdi.
Türkiye`de olağanüstü bir dönemin yaşandığına dikkati çeken İnanç, şunları kaydetti:
Türk yargısı, tarihinin en büyük sınavını başarıyla verdi. İlk defa yargı desteği olmadan yapılamayan bir darbe, milletin önderliğinde yargının desteği ile bastırılmış oldu. Birçok kimse `dur bakalım ne olacak` derken, saat 9 buçuk, 10 sıralarında uçaklar köprüde, Meclis`te, Genelkurmay`da, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi`nde bombalar yağdırırken, Ankara, İstanbul başsavcılığı ve Türkiye`nin birçok yerinde başsavcılıklar gözaltı kararları verdi. Bu alışık olmadığımız bir cesaret örneğidir. Türk yargısıyla, özellikle 15 Temmuz`dan sonra ne kadar övünsek azdır. Akademiden mezun olan arkadaşlarımıza söylüyorum; siz çok şanslısınız. İnşallah Türk yargısı, mikroplardan arındı ve arınmaya devam ediyor. Steril bir ortama gireceksiniz.
Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Bayram Eray, Baro Başkanı Turgay Şahin, bölge adliye mahkemelerinde görevli hakim ve savcıların katıldığı çalıştay iki gün sürecek.