Tarih: 26.11.2016 15:02

İstanbul Sağlık Fuarı Kapanış Programı

Facebook Twitter Linked-in

Başbakan Binali Yıldırım, ilk hedefin millileştirme ve yerlileştirme olması gerektiğini belirterek, Sürekli bizi birtakım finansal manipülasyonlarla zora düşürmeye çalışanlara vereceğimiz en güzel cevap; kendi kaynaklarımızı, akıl terimizi, alın terimizi ve genç insan gücümüzü en iyi şekilde devreye sokmak. Bunun için gerekli tedbirleri alıyoruz. Biz üzerimize düşeni yaptık. Bundan sonrası genç yatırımcılara kalıyor. Paraysa para, destekse destek her şey mümkün. dedi.

Yıldırım, CNR EXPO Fuar Merkezinde düzenlenen İstanbul Health Expo 4. Medikal Cihaz Fuarı ve Bütünleşik Sağlık Hizmetleri, 2. Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi`nin kapanışında yaptığı konuşmada, üniversite sınavında iyi bir puan aldığını, ailesinin de kendisine Bizim aile kalabalık, hastanelerde de çok sıra var, gidiyoruz muayene olamıyoruz, sen doktor olursan hiç değilse aile kurtulur. şeklinde telkinde bulunup, hekim olması için baskı yaptığını anlattı.

Ancak kendisinin mühendis olmayı istediğini, bu konuda ailesiyle anlaşamadığını dile getiren Yıldırım, bir anısını şöyle aktardı:

Bir gün yaşlı babaannem var, onu Kuledibi Hastanesine muayeneye götürdüm. Epey uzun süre bekledik. Güç bela muayene oldu ama hiç de mutlu olmadı. Doktor hiç konuşmadı, azarladı. Öyle bir gidip gideceğimize pişman olduk. Döndük, gelirken yolda Tepebaşı`nda babaannem başladı, `Doktor, doktor şifa bulursam para helal olsun yoksa kefen parası olsun.` dedi. Ben hemen, zaten doktor olmak istemiyorum, `Babaanne, ben doktor olmaktan vazgeçtim.` dedim. `Niye?` dedi. `Ben doktor olursam bana de böyle beddua edersin.` dedim. `Yok evladım sana etmem.` falan dediyse de `Yok yok ben olmayacağım.` dedim. Öylece kararımızı değiştirdik.

Başbakan Yıldırım, doktorluğun çok asil bir hizmet olduğunu vurgulayarak, insan hayatından daha önemli bir iş bulunmadığını ifade etti.

Bir insanın hayatının kurtulmasına vesile olmanın çok büyük bir hizmet olduğunu ancak bir o kadar da sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Yıldırım, İnsanların sadece tedavi olması yetmiyor. Onları mutlu etmeniz de lazım. Empati kurmanız da lazım. Allah`a şükür günümüzde hekimlerimiz mekanik iş yapmıyorlar. İnsanın ruhuna da hitap ediyorlar, hastalarımıza da yakınlarına da gereken ilgiyi, alakayı gösteriyorlar. diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım, bugünkü hizmetlerin durup dururken bu noktaya gelmediğini belirterek, şöyle devam etti:

AK Parti iktidarı öncesindeki işleri anlat anlat bitmez ama bunlar çabuk unutuluyor. Biz 03.00`te Okmeydanı Hastanesinin önünde kuyruğa girip, muayene için fiş aldığımız günleri hatırlıyoruz. Hazır fiş aldık, muayene olurken ailedeki bütün hastalıkları sayıyorduk kendi hastalığımız gibi ilaç almak için. `Ya sende de yok yok be kardeşim, tüm hastalıklar seni mi bulmuş?` diyordu. Tıbbi tetkikler de yok. Sırtına vuruyor parmağıyla, `Bir öksür` diyor `Ağzını aç, burnunu kapat` diyor, ondan sonra hadi yürü. Bir kağıda bir şey yazıyor, reçete bodrum kata iniyorsun orada eczacı `Beş tane ilaç var, bir tanesi var, dört tanesi yok.` diyor. Bunu git başka yerden bul, nereden bulursan bul. Böyle günlerden böyle günlere geldik. Allah`a şükür şimdi 79 milyon vatandaşımızın hepsi istisnasız sağlık hizmetinden yararlanıyor. Sağlıktaki dönüşümü öyle sıradan bir iş olarak görmeyelim. Vatandaşlarım şunu bilsin ki, Türkiye`de AK Parti birçok hizmete imza attı 14 yılda. Ama bu hizmetlerden iki tanesi hep zirvede oldu. Birisi sağlık, birisi ulaşım. Bugün vatandaşın memnuniyetini ölçtüğünüz zaman yüzde 70`in üzerinde bu iki hizmet, hep en üst sırada yer alıyor. Allah`a şükür milyonlarca insanımızın her gün yüz yüze geldiği sağlık, ulaşım hizmeti, iktidarımızın yüzünü güldüren hizmetler olarak verilmeye devam ediyor.

Bunun için hiç ama hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyoruz

Başbakan Yıldırım, bir iş olmadığı zaman sağlık olsun denildiğini vurgulayarak, Acaba nereden geldi diye merak ettim, henüz cevabını bulamadım ama olmayan işe sağlık olsun derken demek ki eskiden işlerimiz olmuyordu, sağlık kurumlarında boynumuz bükük dönüp geri geliyorduk. diye konuştu.

Sağlık olsun demekle sağlığın olmadığını, bunun için güzel hastane yapılması ve doktor yetiştirilmesi gerektiğini aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

Vatandaş gittiği zaman her türlü hizmeti alacak. Bugün git, yarın gel olmayacak. İnsanca muamele görecek. Bütün bunların hepsi bugün var Allah`a şükür. Bu da insanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesinin, AK Parti`nin iktidarda göz önüne aldığı en büyük prensiptir. Bizim için olmazsa olmaz vatandaşımızın sağlık hizmetine ihtiyaç duyduğu zaman sıkıntı çekmeden kaliteli hizmeti almasıdır. Bunun için hiç ama hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Düşünün hep filmlerde görürdük, bir yabancı başka ülkede başına bir iş geldi, kaza geldi, acil uçak gelir, alır götürür. `Ya bunlar niye bizim memleketimizde yok?` diye hayıflanırdık. Allah`a şükür şimdi hepsi var. Helikopterler var, kış, kar şartlarında giden ambulanslarımız var, uçaklarımız var. Gidiyoruz herhangi bir ülkede bir vatandaşımızın sağlık sorunu olunca, başına bir iş gelince alıp getiriyoruz veya şehirlerimizde acil müdahale icap eden konular varsa bunların hepsini halleder duruma geldik.

Sağlıktaki dönüşümle beraber bu alanda çok güzel işler yapılmaya başlandı

Başbakan Binali Yıldırım, bu yıl dördüncüsü düzenlenen sağlık fuarında 5 bin civarında katılımcının yer aldığını, bu anlamda da Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi`nin de ikincisinin yapıldığını belirterek, sağlık araç ve gereçlerinin ileri ve orta teknolojiye sahip cihaz olduğunu, bunlara da ülke olarak büyük paralar verildiğini söyledi.

Ancak son yıllarda sağlıktaki dönüşümle beraber bu alanda da çok güzel işler yapılmaya başlandığını, aralarında Samsun, Uşak, İzmir, Ankara gibi şehirlerin bulunduğu bazı illerde sağlık kümelenme noktalarının oluşturulduğunu anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:

Bu sağlık kümelenme noktalarını Anadolu`nun doğusuna da yayacak çok önemli teşvik tedbirleri aldık. Doğu ve Güneydoğu`daki 23 ilimizi cazibe merkezi haline getirme konusunda radikal, keskin teşvik tedbirleri aldık. Öylesine teşvik edeci kararlar ki herhangi bir projeyi devlet, yatırımcıyla oturacak, konuşacak ihtiyacına uygun olarak her türlü desteği verecek. Buna ürettiği ürünü satın almada dahil. İlk yatırımda destek, işletmede destek, çalıştırdığı personelin maliyetinin azaltılmasında destek de dahil. Dolasıyla artık istediğiniz ürünü Türkiye`de yapmak için önünüzde hiçbir mazeret kalmadı. İlk hedefimiz millileştirme ve yerlileştirme olmalı. Sürekli bizi birtakım finansal manipülasyonlarla zora düşürmeye çalışanlara vereceğimiz en güzel cevap; kendi kaynaklarımızı, akıl terimizi, alın terimizi ve genç insan gücümüzü en iyi şekilde devreye sokmak. Bunun için gerekli tedbirleri alıyoruz. Biz üzerimize düşeni yaptık. Bundan sonrası genç yatırımcılara kalıyor. Paraysa para, destekse destek her şey mümkün.

(Sürecek)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —