ZUHAL UZUNDERE KOCALAR - Kimi lösemi, kimi talasemi, kimi de hemofili hastası çocuklar için gönüllü öğretmenlik yapan Nesibe Gerek, hastane bünyesindeki ilkokulda hasta öğrencilere umut ışığı oluyor.
Türkiye`deki 47 hastane okulundan biri olan Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Onkoloji Hastanesi İlkokulunda görev yapan Nesibe öğretmen, hasta öğrencileri stresten uzaklaştırmak, yüzlerini güldürebilmek için bazen hemşirelik bazen de oyun arkadaşlığı yapıyor.
Sabahları, kollarında serumları, yüzlerinde maskeleriyle ürkek adımlarla kapıdan adımlarını atan minik öğrencilerini güler yüzüyle karşılayan Nesibe öğretmen, onlarla adeta anneleri gibi ilgileniyor, zaman zaman da çocukların narin ellerindeki serum hortumlarını düzelterek bir nevi hemşirelik görevi üstleniyor.
Mesleğini hemşirelik ve oyun arkadaşlığı ile zenginleştiren genç öğretmen, gönüllü geldiği hastanedeki sınıfta görev yapmanın mutluluk ve gururunu yaşıyor.
Yaklaşık 6 yıldır hasta çocuklara eğitim veren Gerek, muhabirine yaptığı açıklamada, hastane okulundaki görevine isteğiyle başvurduğunu, ilk birkaç gün deneme amaçlı geldikten sonra bu iş tam bana göre diyerek burada öğretmenliğe başladığını anlattı.
Mesleğini severek sürdürdüğünü ifade eden Gerek, şunları kaydetti:
Birkaç gün burada çocuklarla zaman geçirdim. Geldim ve çok mutlu oldum. Diğer okula gitmek istemedim. 6 yıldır burada çalışıyorum. Çok mutluyum. Hayata bakış açımı değiştirdi onkoloji hastanesi. Sağlığın ne denli kıymetli bir şey olduğunu öğrendim. Önceden `en büyük zenginlik sağlıktır` dediklerinde para her şeyi halleder diye bakıyordum olaya. Ta ki buraya gelene kadar. Hiçbir şeye üzülmemek gerektiğini, her şeyin aslında ne kadar boş olduğunu öğretti burası. Çocuklara her ne kadar bir şeyler öğretsem de onlardan da öğrendiğim çok şey oldu. Onlarla çocuk oldum, hasta oldum, anne oldum, öğretmen oldum. Tüm duyguları bir arada yaşadım.
Tedavinin arasına eğitimi sıkıştırıyoruz
Lösemi, talasemi ve hemofili hastası çocukların, sabahları doktor kontrolünün ardından sağlık durumları elveriyorsa derse geldiğini anlatan Gerek, 3-18 yaşlarındaki öğrencilerinin günlük programlarını tamamen onların durumlarına göre ayarladığını belirtti.
Bazı çocuklarla oyunlar oynayıp resimler yaparken bazılarıyla da sınıflarına göre ders işlediklerini kaydeden Gerek, doktorların sınıfa gelmesine izin vermediği çocukların odalarına giderek yatak başında da eğitim verebildiklerine işaret etti.
Çocukların durumları nedeniyle psikolojilerinin de çok hassas olduğuna dikkati çeken Gerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Mesela çocuk sınıfa geldiğinde 10-15 dakika ders yapıyoruz sonra sıkılıyorlar resim yapıyoruz, oyunlar oynuyoruz. Oyunlar oynarken de bir şeyler öğretiyorum, bu sayede sıkılmıyorlar. Çocuk eğer okula gidiyorsa burada yazılılarını yapıyoruz, sözlü notlarını kullanıyoruz. Okuluna gönderiyoruz. Çocuk sene kaybı yaşamıyor. İyileştiğinde okuluna dönüp arkadaşlarıyla aynı sıraları tekrar paylaşabiliyorlar. Bir ilkokul çocuğu için öğretmeni, arkadaşlarıyla aynı sınıfta okumamak çok moral bozucu. Biz ilk geldiğinde çocuğa `Burada kaldığın sürece ben sana öğretmenlik yapacağım. Tedavin bittiğinde kendi öğretmenin ve arkadaşlarınla okuluna devam edeceksin` dediğimizde çocuk çok seviniyor. Biz burada tedavinin arasına eğitimi sıkıştırıyoruz.
İlk günler çok ağladım
Gerek, hastanede yatan çocukların enerjilerini aktiviteye dönüştürecek yer bulunmadığını, bu nedenle sınıfa geldiklerinde mutlu olduklarını, hastalıklarını unuttuklarını ve sosyalleştiklerini belirtti.
Çocukların kolunda serum olduğunu unutup oyunlara dalabildiklerini, boyamalar yaptıklarını anlatan Gerek, bu süreçte annelerin de dinlendiğini, bir anlamda onların da yüklerini hafiflettiklerini aktardı.
Öğrencilerini mutlu etmek için elinden geleni yaptığını vurgulayan Gerek, İşimiz çok zor aslında. Kendi psikolojimizi de etkiliyor. Bugün birlikte olduğun çocuk, ertesi gün olmayabiliyor. Bir öğretmen için öğrencisini kaybetmek çok farklı bir şey. İlk günler çok ağladım. Hastanede olduğum için ruhi olarak buna biraz daha alıştım. diye konuştu.
Gerek, hasta çocuklara okulun yanı sıra evlerine giderek de eğitim verdiğini sözlerine ekledi.