Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu?nun üst düzey PKK?lı bir yöneticinin ele geçirilmesi ile ilgili yaptığı açıklamaya yönelik soruya Kurtulmuş, ?İçişleri Bakanımızın yapmış olduğu açıklamada dile getirdiği kişi ismini tabi kamuoyuna açıklamamız mümkün değil. Önemli bir isim Türkiye?deki PKK operasyonları açısından. Bu kişilerin sorgulamasında ifadesinde çok sayıda bilginin ortaya çıktığını anlıyoruz. Bu bilgiler çerçevesinde güvenlik kuvvetlerimiz de bir takım yönlendirmeleri yapacaktır. Neleri söylediğini kamuoyu ile paylaşmak doğru olmaz. Önemli bir kişi olduğunu ve çok kilit bilgilere sahip olduğunu paylaşabiliriz. Bu kişinin sorgulaması ile Sayın Kışanak?ın yargılanması arasında hiçbir bağlantı yoktur? cevabını verdi.
Kurtulmuş, 10 bin özel harekatçı ve 5 bin güvenlik korucusu alımı ile ilgili süreç hakkında şu bilgileri verdi:
?İçişleri Bakanlığı bu süreci başlatıyor. İhtiyacın karşılanması bakımından en kısa zamanda düğmeye basılacaktır. Hem 10 bin özel harekatçı hem de 5 bin güvenlik korucusu temin edilecektir.?
Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak?ın tutuklanmasının ardından Diyarbakır Belediyesine bir kayyumun atanıp atanmayacağı ile ilgili Kurtulmuş, ?Şuan da Kışanak ile ilgili devam eden bir süreç var. Tutuklama kararı var. Bu tutuklama kararı çerçevesinde gerekli işlemler yapılır? dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının da aralarında bulunduğu 16 kişi hakkında gözaltı kararı verilmesine ilişkin olarak ise Kurtulmuş, ?Cumhuriyet gazetesinin yazar kadrosuna dönük bir operasyon değil. Yeni Gün Haber ve Yayıncılık grubuna yani Cumhuriyet gazetesine ve Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi olan Cumhuriyet Gazetesi Vakfına ilişkin 18.08.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan bir soruşturma var. Bu tüzel kişiliğe açılmış olan bir soruşturmadır. 30 Ekim tarihi itibariyle ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından arama, el koyma ve gözaltı kararları verilmiş. İlgili kişiler ile ilgili de bu uygulama bugün itibariyle başlatılmıştır. Şu anda devam etmekte olan soruşturması önceden başlatılmış olan bir dosya var. Devam eden bir hukuki var. Bu hukuki süreci hep beraber izleyeceğiz. Bizim siyaset olarak bu süreçle ilgili şöyle ya da böyle olsun şeklinde bir şey söylememiz mümkün de değil doğru da değil. En kısa zamanda sürecin sonucunu hep beraber göreceğiz? değerlendirmesinde bulundu.
Hükümetin idam ile ilgili bir çalışmasının şuan için olmadığını belirten Kurtulmuş, konuya ilişkin şu bilgileri verdi:
?İdam tartışması, sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği için gündeme gelmiş bir konu değildir. Siyaseten özellikle 15 Temmuz akşamından sonra 246 şehidimizin olduğu karanlık bir geceden bir darbe teşebbüsünden bir kalkışmadan bahsediyoruz. Nereye gidersek gidelim milletimizin büyük çoğunluğu idamdan bahsediyor. Dolayısıyla siyaset, demokratik bir siyaset kamuoyunun tercihlerini yok sayarak yol alamaz. Sayın Cumhurbaşkanımız da halk oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, halkın bu taleplerini dile getirerek gündeme taşımıştır. Eğer parlamento bu işi hallederse, böyle bir karar getirirse ben bekletmeden onaylarım demiştir. Şimdi biz de AK Parti olarak bütün bunları kendi aramızda değerlendiriyoruz ama herhangi bir şekilde idam kararının getirilmesi ya da herhangi bir Anayasa değişikliğini yapacak güce tek başımıza sahip değiliz. Bu parlamentonun vereceği bir karardır. Bu konuyu eğer parlamento gündemine taşır ve burada önemli bir şekilde idam kararı istikametinde bir sonuç kanaati ortaya çıkarsa adım atılır. Sonuç itibariyle bir toplumsal talep var. Henüz siyasetin değerlendirmesine bu konu şuan da girmiş değildir. Siyaset toplumdaki bu talepleri yok sayarak yol alamaz. Dünyanın birçok ülkesinde idam cezalarının olduğunu biliyoruz. Batı ülkelerinde de doğu ülkelerinde de birçok ülkede idam cezalarının olduğunu biliyoruz. Bu nihayetinde kamuoyunun talebidir. Parlamentonun buna vereceği cevap, parlamentonun yaklaşımı ve sonunda parlamentoda alınacak kararla ilgili bir konudur.?
Amaç parlamentoyu by-pass etmek değil
Kurtulmuş, OHAL kapsamında 29 Ekim`de çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelere ilişkin muhalefetin eleştirisi ve Meclisin yok sayıldığına yönelik eleştirilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
AK Parti hükümeti olarak Mecliste bir çoğunluk problemimiz var mı? Hangi yasayı getirsek, Meclisten geçirme imkanımız vardır. Tartışılır, biraz vakit alır, Türkiye gündemini biraz meşgul eder ama bir günde değil 3-5 günde, bir haftada çıkar. Muhalefetin engellemesiyle karşılaşırsa biraz daha vakit alır. AK Parti, parlamentoda çoğunluğu itibariyle istediği bir yasayı çıkarma gücüne sahip olmayan bir iktidar partisi değildir. İstediğimiz her yasayı Meclise getirip, Meclisin iradesine sunarız, çoğunluk AK Parti`dedir, AK Partili milletvekillerinin de çoğunluğu bunu uygun görürse o yasa çıkar. Kanun Hükmünde Kararnamelerdeki bizim temel amacımız etkin, süratli ve gerçekten sonuç alıcı işler yapmaktır. Kanun Hükmünde Kararnamelerle gündeme getirilen birçok konu aslında normal şartlarda bir düzen içerisinde yapılamayacak işlerdir. İşte örneğin, kamudan bu kadar çok FETÖ`cü insanın ayıklanması, temizlenmesi. Bunu normal şartlarda zor yaparsınız. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılanmasına ilişkin kararların alınması, yaparsınız da yine uzun süreler alır. Buradaki amaç parlamentoyu by-pass etmek değil, etkin, hızlı, sonuç alıcı adımları atabilmektir ve bu istikamette de kararlarımız alıp yürüyoruz. Nihayetinde Türkiye çok olağanüstü bir süreçten geçiyor, bu olağanüstü süreçte bizim vakit kaybetmeden sonuç alıcı, tesirli adımlar atmak mecburiyetimiz var.
MHP ve CHP`nin nasıl tavır takınacağı önemli
Kurtulmuş, bir gazetecinin yeni anayasaya ilişkin çalışmalarla ilgili sorusu üzerine ise, Türkiye`de anayasa tartışmaları yeni yapılmıyor. AK Parti geçtiğimiz hükümetler zamanında da yeni anayasayla ilgili çalışmalar yapmış, daha önceki yıllarda da yeni anayasayla ilgili çalışmalar yapmış olan bir siyasi partidir. Burada iki tür yol takip edilebilir; birincisi çok kapsamlı bir anayasa değişiklik teklifi, bu tam manasıyla bir yeni anayasadır, böyle bir hazırlığımız mevcuttur, tamamlanmıştır. Ayrıca şu anda ihtiyaç olan temel meselelerle ilgili daha dar kapsamlı bir anayasa hazırlık paketi, bu da hazırlanmıştır. AK Parti`nin önünde iki tane dosyanın, hazırlığın olduğunu ifade etmek isterim. Anayasa deyince tek başımıza bizim gücümüz yetmiyor. Anayasa değişikliğini yapabilmek için diğer partilerin tavırlarının, tarzlarının ne olacağını görmemiz lazım. Sayın Devlet Bahçeli`nin işin önünü açan, bu tartışmaları bir an evvel hızlandırıp sonuçlandırmak niyetini ortaya koyan beyanları açıktır. Dolayısıyla burada MHP ve CHP`nin nasıl tavır takınacağı bizim atacağımız adımların hem kapsamını belirlemek hem takvimini belirlemek bakımından önemlidir diye konuştu.
Tek başımıza topa girmeyiz
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
Tek başımıza halledemeyeceğimiz bir işi, tek başımıza halledecekmiş gibi topa girmeyiz. Eğer burada bir ittifak, bir konsensüs gerekliyse o konsensüsü ararız, hangi kısıtlar içerisinde bu konsensüse ulaştığımızı biliriz. Bu konsensüse ulaştıktan sonra da takvimi işletmeye başlarız. Bu bir müzakere süreci gerektirecektir doğru, bu müzakere süreçleri içerisinde diğer partilerin ne tür tavır takınacaklarını görmemiz lazım. Bu tavırlar sonucu 330`u aşacak bir irade ortaya çıktığını gördüğümüz anda ve hangi kapsamlı anayasa teklifiyle bunun olması mümkünse bunu gündeme getiririz. 330`a ulaşmak için başka partilerin bu anlamdaki görüşlerini de sonuna kadar dinleriz. Kimin söyleyeceği ne varsa yeni anayasa konusunda ya da anayasa değişikliği konusunda onları dinleriz, 367`yi bulsak bile millete gideriz. 330`la 367 arasında olursa zaten mecburen gideriz 330`un altında Parlamentoda çıkarsa o da başımızın üstüne ama herhalde siyasi bir parti olarak, iktidar partisi olarak 330`un altında çıkması muhtemel bir noktaya eğer bu iş gelirse o adım da herhalde atılmaz. 330`u aştığımızı gördüğümüz anda düğmeye basar adımlarımızı atarız.
Türkiye gerektiği zaman hava desteğini de ÖSO`ya vermeyi sürdürecektir
Bakanlar Kurulu toplantısında Genelkurmay Başkanının da bir sunumu söz konusu oldu. Fırat Kalkanı Harekatı`ndan bahsetmiştiniz, 69. gündeyiz. Planlar doğrultusunda devam ediyor dediniz ama son 8 günden bu yana TSK`ya bağlı uçakların havadan destek vermediğini görüyoruz Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamalarda. Suriye rejimi ile ya da Rusya ile bu konuda görüşmeler mi devam ediyor? Bir sıkıntı mı var? Yerdeki hava savunma sistemlerinden kaynaklanan bir tehdit mi söz konusu? soruları üzerine ise Kurtulmuş, Biz bir taraftan operasyon yapıyoruz, bir taraftan diplomasi yapıyoruz. İkisini birden yürütüyoruz. Orada bizim amacımız, DEAŞ`ın ve Türkiye`ye tehdit oluşturan unsurların o bölgeden temizlenmesidir, tespit edilen bölgeden temizlenmesidir. Türkiye orada başka silahlı güçlerle bir mücadele içerisine girme niyetinde değildir, böyle bir hedefi de yoktur. Hedeflediğimiz şey çerçevesinde adımlarımızı atıyoruz, planlandığı şekilde atıyoruz, arada ortada olan bazı meseleler ortaya çıkarsa bunu da konuşarak, görüşerek diplomatik olarak aşmaya çalışıyoruz. Bu bütün alanlarda böyle hem Fırat Kalkanı`nda öyledir hem de Musul operasyonu ile ilgili de öyledir. Dolayısıyla Türkiye`nin sahadaki Özgür Suriye Ordusu`na vermiş olduğu lojistik destek herhangi başka bir güçle savaşması için değil, DEAŞ ve PYD unsurları, Türkiye`ye tehdit teşkil eden unsurlara karşı verilen savaşta sağlanacak lojistik destektir. Bu çerçevede operasyonumuz planlandığı gibi devam ediyor, bundan sonra da devam edecek. Türkiye gerektiği zaman hava desteğini de Özgür Suriye Ordusu`na vermeyi sürdürecektir