Dünya Gıda Günü dolayısıyla açıklama yapan Başkan Yusuf Değirmenci, bu yıl Dünya Gıda Günü temasının İklim değişiyor, o halde gıda ve tarım da değişmeli olarak belirlendiğini kaydetti. Değirmenci, Her yıl bu tarihte, açlığı, açlıkla mücadeleyi, yetersiz beslenmeyi, kaynakların adaletsiz paylaşımını ve muhtemel çözüm yollarını gündeme taşıyoruz. Biliyoruz ki dünyanın geri bırakılmış coğrafyalarında açlık kronikleşmiş bir sorunsa, açlıktan insanlar ölmeye devam ediyor, bu yeryüzünün ve bütün insanlığın en önemli sorunudur diye konuştu.
ŞU ANDA DÜNYADA 963 MİLYON KİŞİ AÇLIKLA MÜCADELE EDİYOR
Her yıl bu günlerde açlıkla mücadele, yetersiz beslenme, kaynakların adaletsiz paylaşımı ve çözüm yollarını gündeme taşıdıklarının altını çizen Değirmenci, Özellikle 3. sınıf ülkelerinde yaşayan insanlar açlıktan ölürken, son verilere göre 963 milyon kişi şu anda açlıkla mücadele ediyor. Bugün dünyamız 7,5 milyar insana ev sahipliği yapıyor. Orman tahribatı küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 10-11?ine sebep oluyor. Tarım arazilerinin yüzde 33?ü orta ve üst düzeyde toprak bozulumuna uğramış durumda, hava olaylarının neden olduğu kuraklık dünyayı olumsuz etkiliyor. Yağışların azalması ve su kaynaklarının yanlış yönetimi nedeniyle temiz su sıkıntısı baş gösteriyor. Sonuç olarak sağlık sorunları ve göç giderek atıyor. İklim değişikliği ve küresel krizlerin önümüzdeki dönemde kırsal kesimi daha da yoksullaştırmasından kaygı duyuyoruz şeklinde konuştu.
GIDAYA ULAŞIM BİR İNSANLIK HAKKIDIR
Gıdanın insan hayatı için vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Değirmenci, Gıdaya ulaşım ise bir insanlık hakkıdır. Yaşadığımız çağda küresel bir silaha dönüşe su, gıda ve enerji bizim gibi ülkeler üzerinde en önemli hegemonya aracı haline gelmiştir. Hızlı büyüyen ekonomilerde talep tırmandığı, dünyada nüfus arttığı, tarım alanları üzerinde baskı sürdüğü, iklim değişikliği etkileri devam ettiği ve tabi en önemlisi, bu siyasi ve ekonomik yaklaşım böyle gittiği sürece, dünya gıda fiyatları da artmaya devam edecektir. İklim değişikliği ve kuraklık sonucunda kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan insanlar, yoksulluk ve açlık riski altında olmakla beraber kaynaklara da sınırlı bir erişim içerisindedirler. Sonuç olarak kırsalda yaşayan insanların şehirlere hızlı ve kontrolsüz göçü, çarpık kentleşme, kent kültüründe bozulmalara ve yoksullaşma artışına neden olmaktadır. Geleceğimiz üzerinde söz sahibi olmak için kendi kendimizi yönetebilme yeterliliğimiz olmalıdır ifadelerini kullandı.
DÜNYADA ADALETSİZ BİR DAĞILIM VAR
Dünyada tüketicinin gıdaya erişiminin gittikçe zorlaştığını dile getiren Değirmenci, açıklamasını şöyle sürdürdü:
Aslında dünyada yaşanan açlık ve yetersiz beslenmenin nedeni üretim yetersizliği değil, üretim ve tüketimin adaletli bir şekilde sağlanmamasıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde de belirtildiği gibi insanların temel gereksinimi olan gıdanın eşit ve adil dağıtılmadığı bir dünya güvenli değildir. Bizler gıda egemenliğinin ülkelerin tarım, hayvancılık, depolama gibi gıda kaynaklarını belirleme ve yönetme hakkı olduğuna inanarak, kalıcı çözümün yardımlarla yada hibelerle sağlanamayacağını, kırsal kesimde teşvik ve sosyal korumaya yönelik politikaların en üst seviyelere çıkarılması gerektiğini söylüyor. Tarım politikalarının temel hedeflerinin ülke nüfusunu nitelik ve nicelik olarak besleyecek bir tarımsal üretim düzeyinin sağlanması gerektiğini, doğru ve yeterli beslenmede gıda çeşitliliğinin önemli olduğunu ve bunu ancak yerli tarım, yerli üretimle sağlayabileceğimizi, halkımızın herkes gibi sağlıklı, kültürel açıdan uygun ve sürdürülebilir gıdaya ulaşma hakkı olduğunu savunuyoruz. Açlığın ve yetersiz beslenmenin gündemde olmadığı, güvenli gıdalar tüketebileceğimiz bir dünya için başta politika oluşturucuları ve yöneticiler olmak üzere, hep birlikte çaba sarf etmek bir görev olarak görülmelidir.