Tarih: 24.09.2016 23:00
Stres mideyi vuruyor!...
Yeni Asır`da yer alan habere göre Uzm. Dr. Önder, stresin mide hastalıklarına zemin hazırladığını da söyledi. Gastroentereloji uzmanı Dr. Göktuğ Faik Önder, değişen yaşam şartları, yeme alışkanlıkları, hijyen noksanlığı, toplumdaki hızlı kilo alma eğilimi, yoğun antibiyotik, ağrı kesici kullanımı ve stresin bu iki hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırdığını kaydetti.
Gastrite neden olan birçok faktör vardır ve bunların içinde en sık görülen ve en önemlisi Helikobakter Pylori (HP) adlı bakterinin oluşturduğu Helikobakter Pylori gastritidir diye konuşan Uzm. Dr. Önder, şu bilgileri verdi:
HP (Helikobakter Pylori) ağız yoluyla alınarak midede yerleşen ve burada gastrit olarak adlandırdığımız bir yangıya neden olan, spiral şeklinde bir bakteridir. Hijyen koşullarının düşüklüğü bakteriye maruziyeti artırmaktadır. Toplumumuzun yaklaşık yüzde 80`inin bu bakteri ile enfekte olduğu gösterilmiştir. HP enfeksiyonu ülser oluşumunda önde gelen faktörlerden biri olarak kabul edilmekle birlikte bu bakteri ile enfekte olan insanların hepsinde ülser oluşmaz. Bakterinin tedavisi üçlü antibiyotik uygulanması ile bakterinin eradikasyonu sayesinde olmaktadır. Ancak ülkemizdeki yoğun antibiyotik kullanımı bu bakteride de direnç gelişimine neden olmuştur ve tedavinin etkinliği yüzde 70- 80 civarındadır. Gastritin nedeni eğer suçlu bir bakteri ise veya bir ilaçsa ona göre tedavi belirlenmesi gerektiğini anlatan Uzm. Dr. Önder,
Tedavide mide koruyucu ve asit azaltıcı ilaçlar verilir. Neden ilaç ve alkolse bunlar kesilir. Helikobakter Pylori gastritinde ise üçlü bizmutlu antibiyoterapi uygulanır. Tedaviden 4- 6 hafta sonra üre nefes testi ya da dışkıda antijen bakısı ile bakterinin temizlendiği kontrol edilebilir dedi.
REFLÜ ÜLSERE YOL AÇABİLİR Reflü hastalığı hakkında da konuşan Uzm. Dr. Önder,
Asit-peptik mide sıvısı, safra, pankreas sıvılarının özofagus içine kaçışı sonucu ortaya çıkan semptomlar bütününe gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH) denilir. Reflünün yemek borusuna zararlı dış faktörlerin katkısıyla (alkol, sigara, kolalı içecekler, aşırı sıcak yiyecek ve içecekler, bazı ilaçlar vs) yemek borusu hücrelerindeki bozulma ile başladığı söylenebilir. Zamanla bu bozukluk yemek borusu kaslarını etkiler ve diğer faktörler (yemek borusu kasılma bozuklukları, alt uçtaki kapağın yetersizliği ve açık kalması, mide fıtığı gibi) devreye girer. Böylece hastalık ilerler ve bazen yemek borusu alt ucunda ülser veya bunun daha küçüğü erozyon adı verilen yaralara neden olur diye konuştu.
AĞIR YEMEKLERDEN KAÇINILMALI Reflü hastalığında ilaç tedavisinin nasıl olacağı konusunda kesin kriterler olmadığını, sıklıkla kullanılan iki tedavi yönteminde ilaçların hafiften güçlü olana veya tam tersi bir sırayla başlanabileceğini belirten Uzm. Dr. Önder,
Hangi rejim kullanılırsa kullanılsın reflü tedavisinin aylarca sürmesi gerektiği tekrar anlatılmalıdır. Örneğin iki haftalık kısa bir tedaviden sonra yakınmaların kısa sürede yinelemesi olasılığı çok yüksektir. Tedavide en sık proton pompası inhibitörleri ve aljink asit kullanılır. Kabul edilen ilk tedavinin en az iki ay sürdürülmesi ve mümkün oldukça diyet de uygulanmasıdır. Kilo verilmesi, gece ağır yemeklerden kaçınılması, yemek sonrası hemen yatılmaması da uygundur. Son zamanlarda hastanın yakınması oldukça ilaç almasını öneren tedavi rejimleri gündeme gelmeye başlamıştır dedi.
Klinik olarak farklı hastalık gurupları olan ve sıklıkla birbiriyle karıştırılan reflü hastalığı ve gastrit tanısında hastaların semptomlarının doktor tarafından değerlendirilmesinin önemine dikkat çeken Uzm. Dr. Önder, endoskopi sırasında alınan mide biyopsisi ile gastritin tipi belirlendiği için doktor gerekli gördüğünde endoskopi yapılmasının çok değerli bilgiler vereceğini, tanı ve tedavinin planlanmasında gerekli olduğunu ifade etti.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —