2016-2017 Eğitim-Öğretim yılının 19 Eylül tarihinde başlayacak olması dolayısıyla basın açıklaması yapan Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, Yeni eğitim-öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığı`nın öncelikle yapması gereken en önemli işlerin başında, eğitim sistemini demokratikleştirmek, eğitim çalışanlarının sorunlarını çözüme kavuşturmak ve bu suretle tüm eğitim çalışanlarının eğitimdeki nitelikle ilgili değişme ve gelişmelere etkin katılımını ve desteğini sağlamak gelmektedir. dedi.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Eğitim Bir Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, 2016-2017 eğitim-öğretim yılı, tüm öğrenciler için yeni bir heyecan, veliler için beklenti ve kaygı, eğitim çalışanları içinse bazı sıkıntı ve belirsizliklerle başlayacak. Yeni eğitim-öğretim yılına sıkıntılı bir atmosferde girdiğimiz aşikardır. Terörü, ideolojik hesaplar, egemenlik savaşlarının yeni aracı ve yöntemi olarak kullanan emperyalist odakların bölgemizi yapay kurgularla değişime zorlaması; siyasal, kültürel, sosyal sıkıntıları daha da ağırlaştırmaktadır. 15 Temmuz`da, asıl amacı işgal, kullandığı yöntem darbe olan kalkışmada bu sıkıntıları en ağır biçimde yaşadık. Her şeye rağmen geçmişimizden süzülerek varlığını sürdürmüş milli değerlerimizi ve kimliğimizi canlı tutmak, atılım gücünü muhafaza etmek, daha da geliştirmek için eğitim asla ihmal edilmeyecek, ertelenmeyecek milli meselemizdir. Değişimin yönünü, mahiyetini isabetli kavramak, millet olarak yarınlara daha donanımlı hazırlanmak için Milli Eğitim`e her zamankinden daha fazla önem ve öncelik vermemiz gereken dönemlerden geçiyoruz. diye konuştu.
Vaktiyle çözümlenmeyen sorunların, bugün milli varlığımıza tehdit oluşturacak boyutta, büyüyerek karşımıza çıktığını kaydeden Öner, Ancak bundan sonra öz ve biçim açısından, ilk olarak Milli Eğitim`de imkan, kadro ve müfredat olarak, sonra bütün toplum düzeninde köklü değişikliğe gidilmesi, Yeni Türkiye için bir mecburiyete dönüşmüştür. Türkiye`nin, yarınların yeni ufuklarına eski yükü, anlayış ve alışkanlıklarıyla yürüyemeyeceği iyice anlaşılmıştır. Yenilenmenin yeni bir müfredattan yeni bir anayasanın yapılmasına kadar hayatın tüm alanlarını kapsaması gerekmektedir. Sistemde ihmal edilen her bir alan diğer alanların da verimini düşürmektedir. Yenilenmenin anlık, günlük kaygılarla köklü, kapsamlı yapılmaması durumunda, kalıcı, kuşatıcı çözümleri hayata geçirmek mümkün olmayacaktır. şeklinde konuştu.
Çalkantılı bir ortamda eğitim öğretim başlayacak
Yeni eğitim-öğretim yılına, darbe sonrası çalkantılı bir ortamda girmenin sıkıntılarının yaşandığını aktaran Öner şunları söyledi:
Kurulduğu günden beri milli iradenin, zengin, çeşitli ve çoğulcu bilginin, temel insan hak ve özgürlüklerinin yanında; zulmün, haksızlıkların, vesayetçilerin karşısında konum alışı ve duruşuyla eğitim meselesini dava edinen sendikal hareketimiz, başta eğitim çalışanlarının her türlü özlük hakları ve çalışma şartları olmak üzere, eğitimle ilgili herkesin ve kesimin sorunlarına çözüm aramayı, çözüm bulmayı amaç edinmiştir. Biz aradaki hassas çizgi ve ölçüyü her zaman muhafaza ederek, tutumumuzu şahsileştirmeksizin ülke ve milletin genel yararını esas kabul ettik. Ülkeye kaybettirecek hiçbir çabanın içinde olmadık, olmayacağız. Bir çeyrek yüzyılı bulan onurlu mücadele ve hak arama geçmişimizde olduğu gibi, bugün de milli duygu ve değerlerin sorumluluğuyla hareket etmenin çabası içerisindeyiz. Hiçbir durum ve gerekçe, eğitimin kök sorunlarına, eğitim çalışanlarının ve camiasının meselelerine ilgisiz kalma nedeni olamaz. Türkiye, her sorunun üstesinden gelecek güçte ve her sorunu çözecek istidatta muktedir bir ülkedir. Bu mülahazalarla, yeni eğitim öğretim yılının, başta müfredat olmak üzere, eğitimin muhteva ve felsefesine ilişkin tıkanıklığın aşıldığı veya o yönde ümit verici çalışmaların sonuç alıcı aşamaya geldiği, eğitim çalışanlarının sorunlarının giderildiği bir yıl olmasını diliyoruz. Çalışmalarımız bu yöndedir, bu yönde olacaktır. Çabalarımız, mücadelemiz, eğitimin kalitesini, niteliğini, etkisini artırmak içindir.
Milli Eğitim Bakanlığı`nın öncelikle yapması gereken en önemli işlerin başında, eğitim sistemini demokratikleştirmek, eğitim çalışanlarının sorunlarını çözüme kavuşturmak ve bu suretle tüm eğitim çalışanlarının eğitimdeki nitelikle ilgili değişme ve gelişmelere etkin katılımını ve desteğini sağlamak gelmektedir. diyen Öner, Bu nedenle, Bakanlığın sistem içindeki ve dışındaki insan kaynaklarını iyi yönetmesi gerekmektedir. Yüz bini aşkın öğretmen ihtiyacı varken, yüz binlerce atama bekleyen öğretmen adayının varlığı, insan kaynaklarının yerli yerinde kullanılmıyor olması önemli bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Bunun yanında, başta öğretmenler olmak üzere, eğitim çalışanlarının artık kronikleşmiş sorunlarının çözümünün de en az öğretmen ihtiyacının karşılanması kadar elzem olduğu ortadadır. Eğitim felsefesinin yenilenmesi, öğretim programlarının, müfredatın ve ders kitaplarının ideolojik kalıplardan arındırılması, değerler eğitimine önem verilmesi, insan kaynaklarının verimli kullanılması ve sorunları en aza indirilmiş bir eğitim için eğitim çalışanlarının sorunlarına köklü çözümler hedeflenmelidir. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının yeniden hayata geçirilmesi, erkek kamu görevlilerine dayatılan kılık-kıyafet zorunluluğu, çerçeve yönetmelikteki bazı antidemokratik yaptırımlar yüzünden kamu görevlilerinin yaşadıkları mahrumiyetler, öğretmenlerin kariyer basamaklarına ilişkin yaşadıkları belirsizlik, ek ders esaslarındaki adaletsizlikler, öğretmen açığı, eğitim çalışanlarının atama ve yer değiştirme süreçlerinde yaşadıkları problemler, yönetici görevlendirme süreçlerinde mahkeme kararlarının doğurduğu sorunlar gibi, çözüme kavuşturulması gereken hususların 2016-2017 eğitim-öğretim yılı içerisinde aşılmasını ümit ediyor ve Milli Eğitim Bakanlığı`na bazı önemli başlıklar için çağrıda bulunuyoruz. dedi.
Masumlar zarar görmemeli
Açığa alma ve ihraç süreçlerinde adil davranılması gerektiğini vurgulayan Öner, Masumların zarar görmemesinin mücadelenin en hassas tarafı olduğu unutulmamalıdır diyerek, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına yeniden dönmenin de tecrübeyi hiçe saymak olduğunu vurguladı. İstihdamda sıkıntı yaşanan yerlerde teşvik sistemi uygulanması gerektiğini aktaran Öner, Milli Eğitim Şurası`nda alınan kararları görmezden gelmenin de şurayı değersizleştirmekten başka bir işe yaramayacağını söyledi. Yeni müfredatın yeni Türkiye`nin yapı taşı olması gerektiğini anlatan Öner, öğretmen ihtiyacının acilen giderilmesi gerektiğini dile getirerek, Atama bekleyen öğretmen sözünün artık tarih olması gerektiğini kaydetti. Takviye kurslarının niteliği artırılmasının önemli olduğunu kaydeden Öner, yönetici görevlendirme sürecinin de yeniden ele alınması gerektiğini bunun yanında eğitim kurumları yöneticilerinin statüsüne uygun olarak haklarının da genişletilmesi gerektiğini söyledi. Eğitim kurumları yöneticilerinin daha etkin ve verimli çalışmalarını sağlayacak hizmet içi eğitimler verilmesinin en önemli konulardan biri olduğuna işaret eden Öner, ek ders esaslarındaki adaletsizliğe son verilmesini ve ders ücretlerinin de artırılması gerektiğini savundu. Öğretmenliğin itibarının korunmasının altını çizen Öner, öğretmene karşı şiddetin cezalandırılmasını, okulların bütçe sorununa çözüm getirilmesini ve eğitim ortamlarında tek cinsiyetli ve karma olmak üzere farklı uygulama biçimlerinin hayata geçirilmesinin gerektiğini dile getirdi. - MANİSA