Medyada da sıkça yeralan evde diş beyazlatma setleri üzerine hastaların dikkat etmesi gereken konuları özetleyen Uzm. Dt. Hakan Doğantepe, kulaktan dolma bilgilerle evde yapılan diş beyazlatma yöntemlerine dikkat edilmesi gerektiğini belirtirken bunun yaratabileceği sonuçları şöyle anlatıyor; Reklamları yapılan ve bir takım kişisel bakım mağazalarında ya da marketlerde satılan beyazlatma setlerinin bir çoğu düşük dozda hidrojen peroksit içermektedir. Bazı setlerde ise beyaz renkte boya ya da aşındırıcı partiküller bulunmaktadır. Ek olarak bazı medya yayın organlarında karbonat kullanımı ile dişlerin beyazlatılabileceği bilgisi izleyicilere verilmektedir.
Kişiler kendi kararları doğrultusunda evde diş beyazlatma yapmamalı
Ancak bu sistemlerin birçoğunun kullanımı hastaya zarar vermekten öteye geçememektedir. Örnek vermek gerekirse bazı beyazlatma içerikli macunlar, setler ve en önemlisi karbonat, diş yüzeylerini aşındırarak renklenmiş dokuyu ortadan kaldırmaktadır. Sonuç olarak geçici bir beyazlık elde edilmektedir (Mine yüzeyi çok fazla pürüzlendiği için sonradan daha kolay renklenme olmaktadır). Bu durumda ortaya çıkan aşınma mine yüzeyinde geri dönüşümsüz hasarlara sebebiyet vermektedir ve kaybolan mine dokusu hiçbir şekilde yerine getirilememektedir. Ayrıca bu setlerin yol açtığı bilinen en büyük sorun geçmek bilmeyen diş hassasiyetleridir. Bu setlerin ağız ve diş sağlığı üzerine olan etkilerinin yanı sıra yanlış kullanıma bağlı olarak dişetleri üzerine de ciddi yan etkileri bulunmaktadır. Şu durumlar asla göz ardı edilmemelidir;
-Diş beyazlatma tedavisi hekim kontrolünde ve direktifleri doğrultusunda yapılması gereken bir tedavi şeklidir.
-Hekim kontrolü harici hastanın sadece kendi kararları doğrultusunda yaptığı beyazlatma kesinlikle geri dönüşü olmayan ciddi kötü sonuçları beraberinde getirecektir.
-Her hasta beyazlatma tedavisi için uygun değildir ve her hastanın öncelikle beyazlatma tedavisine uygun olup olmadığı hekimin yapacağı muayene ile belirlenmelidir.
Diş beyazlatma tedavisinin iki tipinin olduğuna dikkat çeken Doğantepe, birinci yöntemin hekim tarafından klinik şartlarında uygulanan ve daha hızlı sonuç alınabilen yöntem, ikincisinin ise hasta tarafından evde uygulanan tedavi yöntemi olduğunu belirtiyor. Uzm. Dt. Hakan Doğantepe sözlerine şöyle devam ediyor; beyazlatma işleminin her iki tipide hekim kontrolünde gerçekleşmelidir.
İlk teknik klinikte gerçekleşirken ikincisi ise hasta tarafından evde gerçekleştirilir ve hekim tarafından kontrol edilir. Ancak beyazlatma tedavisinin klinik koşullarda yapılmasının hasta açısından; sonucun daha hızlı alınabilmesi, olası yan etki profilinin daha iyi kontrol edilebilmesi gibi avantajları bulunmaktadır ve bu yüzden de klinik koşullarında hekim tarafından yapılması daha uygundur. Klinikte yapılan beyazlatma tedavisinde farklı sistemler kullanılmaktadır. Bu sistemlerde beyazlatma ajanı ısı, ışık, ısı ve ışık kaynakları yardımıyla aktive edilebilmektedir. Bu sistemlerden hastaya uygun olanı hekim tarafından seçilir ve süreç yönetilir.
Hekimler tarafından uygulanan beyazlatmanın dişlere zararı bulunmamaktadır
Diş beyazlatmanın dişlere herhangi bir zararı yoktur. Beyazlatma tedavisi ile renklenmiş olan mine dokusu bir dizi reaksiyonla ortadan kaldırılmakta ve bu sırada diş dokusundan kayıp olmamaktadır. Ancak yapılan beyazlatma işlemine bağlı olarak dişlerde geçici hassasiyetler oluşabilir. Bu hassasiyet problemlerini basit müdahalelerle ortadan kaldırmak mümkündür.
Sonuç olarak hekim tarafından uygulanan diş beyazlatmanın dişlere herhangi bir zararı bulunmamakta ve sadece renk bozukluğunu gidermek için dişlerin kesilmesini önleyerek hastaların kendi dişlerini daha uzun sürelerde kullanmalarına olanak sağlamaktadır.