Tarih: 03.08.2016 03:44

Başbakan Binali Yıldırım`dan önemli açıklamalar

Facebook Twitter Linked-in

Başbakan Binali Yıldırım, pazar günü yapılacak  Demokrasi ve Şehitler Mitingine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yerine  partiden bir heyetin geleceğine yönelik açıklamaya ilişkin, Keşke kendileri  gelseydi. Yani parti başkanları gelse, orada vatandaşa hitap etselerdi çok daha  güzel birlik beraberlik görüntüsü olurdu. En azından temsilci göndermeleri  partilerinden, o da bir anlamda birliğe beraberliğe verdikleri önemi gösterir  diye düşünüyorum. dedi. 

Yıldırım, CNN Türk-Kanal D ortak yayınındaki Gündem Özel programında  açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Tarih boyuca birçok medeniyetin hedefi olan Türkiye`nin dinamik bir  coğrafyada bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım O yüzden başkalarının bir tehdidi  varsa, bizim 10 tehdidimiz var ama bu bölgenin bize verdiği bir sorumluluk da  var. Bu sorumluluk nedir? Bölgesel istikrarı, huzuru, barışı sağlamak. Burada da  umut Türkiye. diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, programa katılmadan önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip  Erdoğan tarafından kabul edildiği belirtilerek, yeni bir kanun hükmünde kararname  hazırlığının olup olmadığının sorulması üzerine, olağanüstü hal kapsamında bugüne  kadar üç kanun hükmünde kararname çıktığını hatırlattı.

Bundan sonra da çıkacak kanun hükmünde kararnamelerin olduğunu  belirten Yıldırım, Önümüzdeki günlerde yeni bir kanun hükmünde kararname  yayımlanacak, onunla ilgili hazırlık çalışmaları devam ediyor. Dahil edilecek  konuların ne olacağı hususunda uzmanlar, bakan arkadaşlarımız çalışıyorlar.  Zannediyorum birkaç güne kadar toparlanmış olacak. şeklinde konuştu.

Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde Güneydoğu ve Doğu  Anadolu`da yaşanan terör olaylarını da ele aldıklarını ifade eden Yıldırım,  Yüksek Askeri Şura sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri ve Jandarma Genel  Komutanlığında terfi ve tayinlerin olduğunu hatırlattı.

Hem şuranın tarihinin erkene alındığını hem de ataması yapılanlara  göreve başlamak için 48 saat tanındığını anımsatan Başbakan Yıldırım, geçmiş  yıllarda devir teslimlerin 30 ağustoslarda yapıldığını belirtti.

Atanan personele görev yerlerine gitmeleri için tanınan sürenin yarın  itibarıyla tamamlanacağına işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:

Bütün atanan komutanlar görev yerlerine gidecekler ki bir zafiyet  oluşmasın. Görevlerine hızlıca başlamış olacak. Bu hafta sonu gelmeden herkes  görev yerinde başlamış olacak ve operasyonlar bir güvenlik zafiyeti ortada  olmasın diye bu tedbirleri aldık. Bunların detaylarını görüştük. Yarın  Cumhurbaşkanımız Genelkurmay`a bir ziyarette bulunacak, geçmiş olsun ziyaretinde  bulunacak. Ayrıca Pazar günü `Demokrasi ve Şehitler Mitingi` var İstanbul`da.  Bunu konuştuk. Burada siyasi partilere de Sayın Cumhurbaşkanımız davet yaptı. CHP  Genel Başkanı katılmayacak ama bir heyet gönderecek. MHP`den de bu akşam cevap  geleceğini düşünüyor.

- Keşke kendileri gelseydi

Başbakan Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun mitinge  katılmayacağı, onun yerine partisinden bir heyetin geleceğinin açıklanmasına  yönelik değerlendirmesi sorulması üzerine, Keşke kendileri gelseydi. Yani parti  başkanları gelse, orada vatandaşa hitap etselerdi çok daha güzel birlik  beraberlik görüntüsü olurdu ama en azından temsilci göndermeleri partilerinden, o  da bir anlamda birliğe beraberliğe verdikleri önemi gösterir diye düşünüyorum.  yanıtını verdi.

Yeni kanun hükmünde kararnamenin MİT`in yeni yapılanmasına ilişkin  olup olmayacağı sorulan Başbakan Yıldırım, istihbaratla ilgili bir çalışmanın  yapıldığını belirtti.

Yıldırım, bunun nasıl olacağına dair verilmiş tam bir kararın  olmadığını, çeşitli alternatifler, seçenekler üzerinde çalışmaların sürdüğünü  söyledi. Başbakan Yıldırım, bunların tamamlanmasının ardından konunun  Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de değerlendirileceğini ve ona göre karar verileceğini  anlattı.

İstihbaratla ilgili bir dağınıklık olduğu söz konusu. diyen  Yıldırım, MİT`in yanı sıra Emniyet`in ve Jandarma`nın da istihbarat birimlerinin  olduğuna dikkati çekti. Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

Bütün bunlar olurken genel anlamda da istihbaratla ilgili  sorunlarımızın olduğu da ortada, bu bir sır değil. Son, 15 Temmuz olayında da  bunu net olarak gördük. İstihbarat bir ülkenin güvenliği, geleceği için olmazsa  olmaz öneme sahip bir iştir. Bilgiye sahip olmazsanız başınıza gelecek olaylara  tedbir alamazsınız, almakta geç kalırsınız. Bizim 15 Temmuz`da yaşadığımızın  izahı, özeti budur. Eğer yeterli istihbarat alınabilseydi, bu istihbarat  vakitlice elde olabilseydi, belki de bu mesele bu noktaya gelmeyebilirdi. Bunlar  ayrı meseleler, bunların sağlıklı bir ortamda değerlendirmesi elbette yapılıyor,  yapılacak. Yapacağımız istihbarat yeniden yapılanması iç ve dış tehditleri aynı  derecede ele alacak ve onlara yönelik etkin operasyonel tedbirler, olayları  önleme, istihbarata karşı koyma tedbirleri gibi birçok tedbiri içerecek. Modern  gelişmiş ülkelerin sahip oldukları bir istihbarat alt yapısı gibi bizim de var.  Tabii nasıl MİT var, diğerlerinin de birikimleri var, ama önemli olan buradaki  koordinasyonsuzluğu, dağınıklığı ortadan kaldırıp, bilgi kirliliğine meydan  vermeden görev tanımlarını net olarak yaparak istihbaratın içeride ve dışarıda  sağlıklı işlemesini sağlamak.

- İstihbaratta yeni yapılanma

İstihbaratta yeniden yapılanma konusuyla ilgili bir soruyu yanıtlayan  Yıldırım, ?İstihbaratın birçok yönü var. Yani bir önleyici istihbarat, bilgi  topluyorsunuz, takip ediyorsunuz. İçeride, dışarıda ülke güvenliği için, asayiş  için veya kanun dışı birtakım faaliyetleri önlemeye yönelik bir çalışma  yapıyorsunuz. Bir de olay olduktan sonra, olayla ilgili delillendirme ve olayı  aydınlatma için bir çalışma var. Bütün bunların kimin tarafından nasıl  yapılacağı, hangi esasların içerisinde olacağı bu düzenlemelerde yer alacak. Bu  kapsamda TİB?i de kapatacağız. TİB artık epey yıprandı, bu 17-25 Aralık  sürecinde. TİB üzerinde de maalesef bu FETÖ terör örgütü çok bir yoğun yapılaşma  yaptı ve orada da birtakım usulsüz işler maalesef oldu? diye konuştu.

TİB?in yerine başka kuruluşun gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine  Yıldırım, ?Hayır yok. TİB?in yerine bir kuruluş gelmeyecek. Zaten TİB istihbarat  kuruluşlarına bir anlamda destek veren yapıydı. Bu yapı yeni kurulacak istihbarat  sistemi içerisinde zaten yerini almış olacak? dedi.

Yıldırım, ?TİB?in kayıtları, o kayıtlar imha mı edilecek?? şeklindeki  soruya da ?Onun kayıtlarıyla ilgili süregelen davalar var mahkemelerde. Bunlarla  ilgili araştırmalar yapıldı. Bir kısmına erişildi, bir kısmına erişilemedi.  Kayıtlar silinmiş falan. Neticede kapatılınca da kurumsal hafıza yok olmayacak.  Onlar bir kenarda duracak. Herhangi bir hukuki delile ihtiyaç olduğunda oradan  karşılanacak? yanıtını verdi.

-?Dinleyeni kim dinleyecek??

Yıldırım, ?MİT, emniyet ve jandarmada bu istihbarat işleri sürüyor.  Bunların başında bir koordinatör gibi yapı mı düşünelim yoksa hepsi MİT?in çatısı  altında mı olacak? şeklindeki soru üzerine de şunları kaydetti:

?Arkadaşlarımız bu konuda çok seçenekli çalışıyorlar. Bazı ülkelerde  iç istihbarat ayrı, dış istihbarat ayrı. Bazı ülkelerde tek bir çatı altında  koordinasyon var. Bazı ülkelerde 15 tane istihbarat örgütü var, mesela. Çok  değişik örnekler var. Bir ülkeninki diğer ülkeye aynen uyacak diye bir kural da  yok. Biz kendi ihtiyaçlarımızı, kendi gerçeklerimizi, bir de mevcut bugüne kadar  birikimimizi de yok sayamayız. Kötü örneklerimiz de var iyi örneklerimiz de var.  İyi örneklerimizi devam ettirip, kötü örnekleri işin dışına çıkarmak suretiyle  sağlıklı yapıyı kurmamız lazım. İstihbarat işinde en önemli şey şudur, siz  birilerini takip ediyorsunuz, dinliyorsunuz. Sizi kim kontrol edecek? Yani sizin  yanlış iş yapmadığınızdan toplum nasıl emin olacak? Dinleyeni kim dinleyecek? Bu  olmadıktan sonra istihbaratta her zaman sorun var demektir.?

?Bu konuda net bir denetim mi olacak?? sorusunu, Yıldırım, şöyle  yanıtladı:

Gayet tabii. Bunun kuralları var. Verilen yetkiler çerçevesinde  görevini yapanların acaba bu görev alanı dışına çıktı mı çıkmadı mı? Zaman zaman  bunların denetimleri yapılacak ve burada herhangi yanlış içine girildiği zaman  gerekli işlemler tesis edilecek. Yani TİB?de de bir anlamda geçmişte yapılan  odur. Denetimlerde çok gerekli titizlik gösterilemediği için biz böyle bir şey  aklımızın köşesinden geçmediği için hani güven esas dedik ve hiç bu yollara  gitmedik ama güvenle olmuyor. Güven yine esas olacak ama kontrolü de elden  bırakmamak lazım.?

Yıldırım, TİB`i kapatma kararının ardındaki gerekçenin sorulması  üzerine, ?Bu öteden beri burayla ilgili çok iddialar ortaya atılmıştı, uzun  zamandır gündemdeydi. Hazır bu istihbaratla ilgili yeniden yapılanma da gündeme  gelince bununla birleştirilmiş oldu.? ifadesini kullandı.

- ?Çok ürkütücü?

?O ifadeleri okurken şaşırıyor insanlar. En yakınlar mesela. Öyle  ifadeler ki siz ne hissediyorsunuz bunları okurken? `Bu kadar mı` dediğiniz  noktalar var mı? Ürkütücü geldi mi?? şeklindeki bir soru üzerine de Başbakan  Yıldırım, şöyle konuştu:

?Çok ürkütücü. Yıllardır, yani bir Genelkurmay Başkanının en yakınında  bulunan özel kalemi, yaveri günün birinde, ?Buraya kadar, hadi gidiyoruz?  diyebiliyor ve onu alıp bu hainlerin merkezine götürülmesini sağlayabiliyor. Aynı  şekilde jandarma komutanı, kara kuvvetleri komutanı ve diğerleri. Bunlar  düşündürücü. Bunun arkasında ne var? Ya bu işi küçümsedik aşırı özgüvenle hareket  ettik `Bize kimse böyle bir şey yapamaz` yahut da açıkçası bu örgüt o kadar  kendisini saklayabiliyor ki ne kadar dikkat ederseniz en yakınınızdakini bile  fark edemiyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın yaveri, bizim yanımızda çalışanlar.  Neticede insanlar bunlar ortaya çıktığında `vay anasını ya bu da mı, hiç aklıma  gelmezdi? diyor. Böyle kapalı yapılar. Kapalı yapılar, şeffaf olmayan yapılarla  mücadele zordur. Yani karanlıkta ıslık çalmak gibi bir şey. Çünkü elinizde bilgi  yok, veri yok, bir sürü bilgi kirliği var. Neresinden bakarsak bakalım bu olay  çok büyük tahribat yaptı, en başta ordumuza yaptı. Ordumuzun itibarına yönelik  çok ciddi bir tahribat oldu.?

-İtirazlar değerlendirilecek, haklı ile haksız ayrılacak

FETÖ`cülerin 15 Temmuz gecesi kapsamlı bir darbe teşebbüsünde  bulunduklarını, uçakları, helikopterleri, tankları dışarı çıkardıklarını,  sivillerin üzerine ateş ettiklerini anımsatan Yıldırım, Türk ordusunun, Balkan  Savaşı`ndan beri böyle bir girişimle karşılaşmadığını anlattı.

Başbakan Yıldırım, torununun da günlerce bu görüntüleri izlediğini ve  etkisinde kaldığını belirterek, Dede, `Bunlar bizim askerimiz değil mi, nasıl  insanlarımızı öldürüyorlar?` Ben açıklayamadım, laf boğazıma düğümlendi,  açıklayamadım ama şimdi açıklıyorum. diye konuştu.

Darbe girişimini gerçekleştirenlerin hukuk çerçevesinde en ağır  şekilde cezalandırılacağını vurgulayan Yıldırım, Hiçbir şey yanlarına kar  kalmayacak. Ama şunu özellikle söylemek istiyorum. Adaletle davranacağız. Çünkü  Türkiye bir hukuk devleti, hukuk devletinde de yargısız infaz olmaz. Onlar  yargısız infaz yaptı ama biz devletiz, bize yargısız infaz yakışmaz. ifadelerini  kullandı.

Yargılama aşamasında suçsuz insanlar da yargılanır mı, kurunun  yanında yaş da yanar mı? yönündeki endişelerin bulunduğunun dile getirilmesi  üzerine Yıldırım, bu konudaki tavırlarının net olduğunu söyledi.

Mutlaka arzu etmesek de tek tük hatalı işlem yapılmış olabilir,  yanlış tespit yapılmış olabilir, tüm bu ihtimalleri göz önünde bulunduruyoruz.  diyen Yıldırım, bu konudaki itirazları değerlendireceklerinin, çok titiz bir  çalışma yürüteceklerinin altını çizdi.

Değerlendirme kriterlerini önceden belirlediklerini aktaran Yıldırım,  sözlerini şöyle sürdürdü:

Biz bir ölçü koyduk, ölçüler belli. Doğrudan bunlarla teması olan,  hatta temasları devam eden, 17-25 Aralık`tan sonra finansal desteğe katkı  sağlayan, şu anda bu yapının derneklerinde, partilerinde aktif görev alan bütün  bu insanların hepsi, zanlı olarak toplanıyor. Daha sonra `Bu işle benim alakam  yok.` diyenler, itirazlarını yaptıkları zaman bunları gözden geçireceğiz,  hakikaten ikna edici bir delil ortaya çıkarsa, o zaman tabii ki bu diğer  zanlılardan ayrılacak. Bu konuda işimizin kolay olmadığını söylemek isterim. Ama  biz bir hukuk devletiyiz, haklı ile haksızı mutlaka birbirinden ayırt etmemiz  lazım. `Aman boşver, bu kadar işin arasında 3 adam da gitsin.` deme lüksümüz  yok.

- 62 bin 10 kişi görevden uzaklaştırıldı

Başbakan Yıldırım, 62 bin 10 kişinin görevden uzaklaştırıldığını  açıkladı. Bunlardan 58 bin 611`inin memuriyetlerine son verilmediğini, sadece  açığa alındığını anlatan Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

Görevden çıkarılan, memuriyetten ihraç edilen sayısı 3 bin 499. Bunun  da ağırlıklı olarak darbeye katılan subaylar, astsubaylar, rütbeli, rütbesiz  silahlı kuvvetlerin asker elbisesini giymiş caniler, hainler. Bunu söylerken  silahlı kuvvetlerle, bunları birbirine karıştırmasın vatandaşlarımız. Silahlı  kuvvetler, ordumuz bizim gözbebeğimiz. Hz. Peygamberimizin adını vermişiz,  `Mehmetçik` demişiz. Onlara hürmetimizden dolayı, `Peygamber Ocağı.` Yani 3-5 bu  soysuzlar, bu darbe teşebbüsüne kalkıştılar diye Peygamber Ocağı ordumuzu,  askerimizi şanlı tarihi olan silahlı kuvvetlerimizi bir kolayca, bunlarla eş  değer tutmak büyük yanlış olur.

Yıldırım, vatandaşların bu konuda daha dikkatli davranmalarını istedi.

- 15 bin öğretmen alınacak

FETÖ operasyonu kapsamında açığa alınan öğretmenlerin yerine  atamaların olup olmayacağına yönelik soruya da Yıldırım, Şu anda zannediyorum 20  binin üzerinde, 23 bin civarında öğretmen açığa alındı. Dolayısıyla ders sezonu  da geliyor, okullar açılacak, öğretmen ihtiyacı var. Bu yüzden 15 bin öğretmen  alınması konusunda Bakanlar Kurulunda bir karar aldık ve Milli Eğitim Bakanına  gereğini yapması talimatını verdik. yanıtını verdi.

Alımlarda güvenlik açısından nasıl bir yol izleneceğine ilişkin soru  üzerine Yıldırım, Sütten ağzımız yandı, yoğurdu üfleyerek yiyoruz. dedi.

Başbakan Yıldırım, gerekli incelemeleri Milli Eğitim Bakanlığının  yapacağını kaydetti.

Okulların açılma tarihinde değişiklik olup olmayacağı yönündeki soruyu  yanıtlarken Yıldırım, okulların zamanında açılacağını kaydetti.

- TSK`da yeniden yapılanma

Türk Silahlı Kuvvetleri`ndeki (TSK) yeniden yapılanmaya işaret  edilerek, Hem darbeler önlensin hem de terör örgütü, cemaat de temizlensin gibi  bir hareket mi bu? sorusuna Yıldırım, Doğru, aynen öyle. Sadece cemaat değil,  TSK`nın yapısını, savunma ve caydırıcılık kabiliyetini azaltacak her türlü  tehdide karşı her türlü yapılanma ihtiyacı var. Bu ihtiyaç bugün çıkmış değil, bu  ihtiyaç yıllardan beri var ama maalesef bunu yapmak mümkün olmadı. Keşke böyle  bir olay arkasında olmasaydı. karşılığını verdi.

Yıldırım, Milli Savunma Bakanlığının durumu, Jandarma Genel  Komutanlığının İçişleri Bakanlığı ile ilişkisi ve buna benzer konuların yıllardır  konuşulduğunu belirterek, Silahlı Kuvvetler içindeki hantal yapı, bürokrasi,  asli görevleri dışında Genelkurmayın birçok işle uğraşması. İşte hastane  işletmesi, fabrika, tersane, atölye... Bunların harbe hazırlıkla, ülke  savunmasıyla doğrudan bir işi yok. Bunlar da ihtiyaçtır, bunlar da yapılacak ama  bunları Milli Savunma Bakanlığı rahat yapar. ifadelerini kullandı.

- Biz bir icat yapmadık

Bu hain darbe teşebbüsü sonucu, TSK`nın yıllardan beri yapmak istediği  reformların yapıldığına işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu şartlarda kim garanti edebilir, darbecilerin bu işi  tekrarlamayacağını? Garantisi yok. Çünkü bakıyorsunuz okullarda okuyanların yüzde  95`i, albay ve altındaki subay ve astsubayların yüzde 50`den fazlası. General  seviyesinde 149. Daha sonra Jandarma`dan gelenlerle 170`in üzerinde general. Yani  toplam 358 general var. Neredeyse yarısı atılma mecburiyetinde kalmış.  Dolayısıyla yaptığımız şey şudur, biz bir buluş yapmadık, bir icat yapmadık.  Dünyanın gelişmiş, demokratik ülkelerinde ordunun nasıl bir fonksiyonu, nasıl bir  görevi var, o görevi esas alarak bu yapılandırmayı gerçekleştirdik. İkincisi de  bu terör örgütünün bundan sonra ordu içinde tahribatının olmaması veya buna  benzer darbe kalkışmasının meydana gelmemesi için yapılması gereken işler var. O  işleri yaptık.

- Eleştirileri saygıyla karşılıyoruz

Başbakan Yıldırım, muhalefetten ve eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral  İlker Başbuğ`dan gelen Kararnameler fazla acele oldu. Kanun hükmünde  kararnameyle olmasaydı, kanunla olsaydı. yönünde eleştirilerin hatırlatılması  üzerine, Bütün bu eleştirileri saygıyla karşılıyoruz. Gerekirse burada  düzeltmeler de yapılabilir. Yani bu Allah emri değil, nihayet yapılan bir  kanundur. Neticede bakarız ederiz, uygulamada eksik yanlış varsa bütün bu  değerlendirmeleri de dikkate alırız. Bunda bir problem yok. değerlendirmesini  yaptı.

Yapılan işlerle Silahlı Kuvvetler zafiyete uğratılmamıştır aksine  Silahlı Kuvvetlerin asli görevlerinde daha etkin çalışmasına zemin  hazırlanmıştır. diyen Yıldırım, Genelkurmaydan tersaneleri, GATA`yı, diğer  atölyeleri ve bakım tesislerini aldık. Dolayısıyla Genelkurmay artık harekat,  harbe hazırlık gibi kendi asli konularına daha çok zaman ayıracak. Kuvvet  komutanlarını ayırdık, bakana bağladık. Niye? Milli Savunma Bakanı şey olarak  kuvvet komutanlarının üstünde gözüküyor ama kuvvet komutanlarına bir şey  yaptıramıyor. Bir şey söylüyor `Yapın.` diye, onlar dönüyorlar Genelkurmaya.  Genelkurmay izin veriyor ona göre yapıyor, zaman kaybı. Yani bazen aniden bir  karar almanız gerekiyor, o kararı alamıyorsunuz. Bunun örnekleri dünyanın her  tarafında var. ifadelerini kullandı.

- Gecikmeyi yaşamasaydık belki bu kadar şehidimiz de olmayacaktı

Fetullahçı Terör Örgütü`nün (FETÖ) darbe girişimini yaşandığı 15  Temmuz gecesi yaşadığı bir  durumu paylaşan Yıldırım, şöyle devam etti:

Size kendi yaşadığım bir şeyi söyleyeyim. Diyelim ki bir darbe  teşebbüsü var. Siz de siyasi irade olarak sistemin hiçbir yerinde yoksunuz,  müdahale edeceksiniz. Nasıl edeceksiniz? Ben o gece Eskişehir`i arıyorum,  `Kardeşim bak uçaklar Ankara ve İstanbul`da halkın üzerine bomba atıyorlar,  helikopterler insanları tarıyor. Bir şey yapın. Ne yapacaksınız?` Şöyle böyle bir  sürü mazeret. Ben diyorum ki yapacağınız iş bir yerden uçak, helikopter  kaldıracaksınız, burada insanları kalleşçe öldürenlerin üzerine de siz  gideceksiniz, onları püskürteceksiniz. Bunu benim mi söylemem lazım.

Onların söylemesi lazım ama ben bu aklı da veriyorum. Buna rağmen bu  sefer diyorlar ki `Efendim bizim uçaklarımız yüklü değil, bunların yüklü hale  getirilmesi...` Onlarınki nasıl yüklü kardeşim. `Yüklü hale getirilmesi için iki  saate ihtiyaç var. Falanca üsten gelecek, bir saat de oradan sürer.` gibi bir  sürü mazeret. Üzerine gidince `Yazılı emir verin.` Gecenin yarısında adamlar  çatır çatır insanları öldürüyor ne yazılı emri? Sonunda tehdit ederek, `Kardeşim  yazılı emir bu telefon konuşmasıdır, buna göre yap.` dedik. Ondan sonra  yaptırabildik. O gecikmeyi yaşamasaydık belki bu kadar şehidimiz de olmayacaktı.  Burada şunu söylemek istiyorum, öyle bir hal olur ki öyle bir ihtiyaç doğar ki  siz siyasi irade olarak Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanı dışında birine de  emir verebilirsiniz. Bu emrin derhal yerine getirilmesi lazım. Başka bir makamdan  onay ve olur alınmadan yerine getirilmelidir. Bu, darbeyi engellemek için  gelişmiş ülkelerde uygulanan bir metot.

- Bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım

Başbakan Yıldırım, Bu durum emir komuta sisteminde sorun yaratır mı?  Şayet cumhurbaşkanı ve başbakan iki ayrı siyasi partiden olursa ve hiçbir şey  yolunda gitmezse ne olur? sorusu üzerine, ihtimaller üzerinden değerlendirme  yapmanın yanlış olacağını belirtti.

Ülke bir krizdeyse, bir darbe tehdidiyle karşı karşıyaysa, ister o  partiden olsun ister bu partiden olsun, orada bir duruş farkı olmaz. Nitekim 15  Temmuz`da oldu mu? ifadesini kullanan Yıldırım, Yani Cumhuriyet Halk Partisi de  Milliyetçi Hareket Partisi de bir gün sonra darbenin kınanması konusunda HDP de  hep aynı görüşte birleştik. Milli iradede, `Egemenliğin kayıtsız şartsız millete  ait olduğu` noktasında bir araya geldik. dedi.

Yıldırım, Onun için öyle bu. Her gün `Canım sıkıldı, ben işte  şuradaki komutana bir emir vereyim, uçakları kaldırsın, bir dolandırsın.` denecek  bir şey değil ki. Bu, belki hiç ihtiyaç olmayacak ama ihtiyaç olması halinde de  yasa dışı, milli iradeye, mevcut meşru hükümeti yok etmeye yönelik bir girişimi  önlemek için bir tedbirdir. Bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım. Millet  rahatsız değil bundan. Bundan rahatsız olacak varsa kafasında darbe yapma fikri  olanlar rahatsız olur. değerlendirmesini yaptı.

- AK Parti olarak bizim sayımız yetmiyor

Genelkurmay Başkanlığının Cumhurbaşkanlığına bağlanacağına yönelik  açıklamaların hatırlatılması üzerine Yıldırım, Bu, bizim tezimiz. Bu, yalnız  anayasa değişikliği yani biz başkanlık sistemiyle beraber tabii ki eğer anayasa  değişikliğini başarabilirsek, referandumdan sonuç alabilirsek. Önce tabii  Meclis`ten 330`la geçmesi lazım. Ondan sonra referanduma. Sadece bu madde değil,  kapsamlı bir anayasa değişikliği. Bunun için AK Parti olarak bizim sayımız  yetmiyor. Diğer siyasi partilerle bunları konuşacağız. CHP açıkça bunu uygun  görmediğini zaten beyan etti. karşılığını verdi.

Muhalefetin, Genelkurmay Başkanlığının Cumhurbaşkanlığına  bağlanmasını, anayasaya aykırı bulduğuna ilişkin eleştirilerinin hatırlatılması  üzerine Yıldırım, şu yanıtı verdi:

Zaten anayasayı değiştiriyoruz, anayasaya aykırı olmaz zaten. Yani  anayasa değişikliği gerektiren bir husus. Değiştirdiğiniz zaman değişen madde ne  ise artık anayasa o olur. O, sistemle ilgili temel bir ayrılıktır. Sistem  konusunda CHP ile AK Parti farklı düşünüyor. Onlar `Parlamenter sistem devam  etsin.` diyor, AK Parti de `Başkanlık sistemi devam etsin.` diyor. Bizim  gerekçemiz, istikrar, güçlü siyasi iktidar. Onların gerekçesi de `Parlamenter  sistem Türkiye`nin şartlarına, toplumsal kompozisyonumuza daha uygundur.` Onların  da öyle tezi var. Ama şu da olabilir, yani her iki sistemde halka sorulabilir. Bu  da bir yol. Neticede her şeyin kararını millet veriyorsa millete sorarız, millet  hangisini tercih ediyorsa... Yeter ki millete soracak noktaya getirelim. En  azından orada birlikte çalışalım. Bizim teklifimiz o.

Binali Yıldırım, yeni anayasa paketi konusunda nasıl bir yöntem  izleneceği sorusuna da Bu iş, teklif şeklinde Meclis`e gelecek. Meclis`te  oylanacak. 330`un üzerinde kabul olursa onun bir sefer oylanıyor, bir daha  oylanıyor. Onun bir süreci var. Diyelim ki 330 ve üzerinde bir sayıyla  referanduma gidiyor. Referandumda vatandaş ya kabul ediyor ya reddediyor.  cevabını verdi.

- Çok güzel ve verimli bir toplantı yaptık

Bugün için bir takvimlendirmeniz var mı? sorusunu yanıtlarken ise  Yıldırım, şunları kaydetti:

Hayır. Bunlar sadece sürecin nasıl işleyeceğini söylüyorum. Ama şöyle  bir takvimimiz olabilir. Biliyorsunuz genel başkanlarla dün bir görüşme yaptık.  Bu görüşmenin amacı şuydu, olağanüstü hal sürecine ilişkin açıklamada bulunmak,  bilgi vermek ve kafalarında sualler varsa bunları cevaplandırmak. Çok güzel, çok  verimli görüşme yaptık her iki parti başkanıyla. Gerek Sayın Kılıçdaroğlu ile  gerek Sayın Bahçeli ile konuştuk. Burada onlar son kanun hükmünde kararname ile  ilgili endişelerini dile getirdiler. Biz de bunları dikkatlice not ettik. Gereken  bir düzeltme ihtiyacı varsa bunu her zaman yapabiliriz dedik. Ve orada da bir  anlayış birliğine vardığımızı düşünüyorum. Ayrıca o görüşmede büyük anayasa  uzlaşmasını beklemeden daha önce başlattığımız bir süreç var. 60 maddeye kadar  geldi. Ona devam etmekle birlikte öncelikli ve acil ihtiyaç olarak daha az  maddeyi içeren bir değişiklik konusunda da birlikte çalışma kararı aldık.

- Uzlaşma komisyonu tekrar kurulacak

Anayasa çalışmalarıyla ilgili uzlaşı sağlanan 60 madde ortaya  konulup, üzerine başka çalışmalar mı eklenecek? sorusuna Yıldırım, Hayır, o  ayrı. O çalışma devam edecek. Uzlaşma komisyonu tekrar kurulacak, onlar  çalışacaklar. Sonunda bir noktaya gelecekler ama onu beklemeden daha küçük bir  paket, hepsi değil de önemli... Mesela CHP, `Ben, şu hususlar olsun istiyorum.`,  MHP `Şu hususlar`, biz, `Şunlar olsun` diyeceğiz, onları ortaya koyacağız. Bunlar  içerisinde ortak istediklerimiz hangisi, onları tespit edeceğiz, diyeceğiz ki bu  maddeleri hızlı bir şekilde Meclis`e getirelim. yanıtını verdi.

Yıldırım, üç partinin kabul etmesi durumunda referanduma gerek  kalmayacağını ifade etti.

HDP`nin hatırlatılması üzerine Yıldırım, Üç olur, dört olabilir.  `Ben de katılıyorum.` derse, o da alınır. Öyle bir sınırlama yok ama biz şu anda  iki partimizle görüşme yaptık. O da düşünülebilir, onda da bence bir mahzur yok.  dedi.

AK Parti`nin önceliğinde bir yargı düzenlemesi var değil mi?  sorusuna Yıldırım, Avrupa Birliği konusu da olması itibarıyla bu yüksek idare  mahkemesi ve askeri yargıtayın kaldırılması, yargı birliğinin sağlanması... Bunda  zannediyorum bütün partilerin mutabakatı var. CHP`nin, HSYK`nın yapısının tekrar  gözden geçirilmesi yönünde teklifi var. karşılığını verdi.

Yıldırım, devlet memuru, kamu görevlisi tanımının daha da anlaşılır  hale gelmesi yönünde bir tekliflerinin olacağını söyledi.

Mini pakette Genelkurmay Başkanlığının, Cumhurbaşkanlığına bağlanması  olacak mı? sorusu üzerine Yıldırım, Biz bunu arzu ederiz ama diğer partilerin  bu konuya destek verip vermemelerine bağlı. Partilerin ortak paydada  birleştikleri maddeleri gündeme getireceğiz. Belki 5 tane biz götüreceğiz, 5 tane  CHP, 5 tane de MHP, etti 15. Bunların içinde 15`i de tutabilir de veya 8 tanesi  benimsenirse, 8 taneyi götüreceğiz. ifadelerini kullandı.

- Vatandaşın özlediği tablo

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi`nde liderlerin bir araya gelmesi ve CHP  Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun siteminin ardından sizin ertesi gün  görüşmeniz, özlenen görüntülerdi. Bunu bu şekilde sürdürmeye kararlı mısınız?  sorusuna, Başbakan Yıldırım, şu yanıtı verdi:

Biz kararlıyız. Bu konuda üzerimize düşeni yapacağız. Ben, gerek CHP  gerek MHP Genel Başkanlarının da bu konuda samimi olduklarını düşünüyorum. Birçok  konuyu konuşarak, görüşerek çözebiliriz. Bu ülke hepimizin. Bu ülkenin geleceği  hepimizi ilgilendiriyor. Bu milletin huzuru, güvenliği, geleceği hepimizin  konusu. O yüzden kavga edecek çok fazla şeyimiz yok ama paylaşacak çok şeyimiz  olduğunu düşünüyorum. Türkiye`nin asgari müşterekleri var. Türkiye büyük bir  bölücü terör, küresel FETÖ terör tehdidiyle karşı karşıya. Bu tehditlere karşı  nasıl ortak zeminde birlikte hareket edebiliyorsak, Türkiye`nin geleceğini,  evlatlarımızın, gelecek nesillerin daha iyi bir ülkede yaşaması, muasır  medeniyetler seviyesine Gazi Mustafa Kemal`in gösterdiği hedefe ulaşmamız için  pekala her konuda olmasa bile birçok konuda ortak hareket edebiliriz, birlikte iş  yapabiliriz.

Yıldırım, partilerin vaatlerinin, programlarının ayrı olabileceğini  ancak bütün bunlara rağmen birlikte hareket edilmesi, ülke, millet için  fedakarlık yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Size, çevrenizden `İyi oldu bu görüntü.` diye tepki geliyor mu?  sorusu üzerine Yıldırım, Tabii. Hele hele bu hain darbe teşebbüsü ile başlayan  bu süreçte zannediyorum vatandaşlarımız çok mutlu. Sayın Cumhurbaşkanımız bu  konuda çok büyük bir nezaket gösterdi, liderleri davet etti. Sağ olsun parti  başkanları da bu davete icabet etti. Hep beraber tüm meseleleri konuştuk. Bunlar,  Türkiye`nin, vatandaşların özlediği tablolar. değerlendirmesinde bulundu.

- Topluma örnek olmamız lazım

Siz de muhalefet liderlerine açtığınız davaları çekiyor musunuz?  sorusu üzerine Yıldırım, Ben de çektim. Dün yaptık galiba, çok sayıda var,  hepsini çektim. Genel olarak üç lidere yönelik değil, birçok yazar, gazeteci  vesaire onlara yönelik hepsini çektim. Benim bin 500 davam varmış, bana gelen  habere göre. Bayağı var. dedi.

Bu konuda muhalefete bir çağrınız var mı? sorusuna Yıldırım, Galiba  Kemal Bey de benzer bir şey yaptı diye duydum ben. Tabii ki bunlar bir iyi niyet,  samimiyet göstergesidir. Bizim tabii hiç kimseyle davalı, nizalı, kavgalı olmak  arzumuz değil. Bizim topluma örnek olmamız lazım ama maalesef siyasetçi olmanın  da ağır bedeli var. Herkes, her türlü hakareti, iftirayı hak zannediyor ve  acımasızca yapıyorlar. Biz, şahsımız değil ama işgal ettiğimiz makamın itibarını  korumak mecburiyetindeyiz. Yoksa bu davalar bizim kendi kendimize tatmin etmek  için açtığımız davalar değil. yanıtını verdi.

Yıldırım, bundan sonra dava açacak düzeyde bir olayla karşı karşıya  kalmamayı ümit ettiğini söyledi.

Devlet memuriyetiyle ilgili 657 sayılı kanun değişecek mi? sorusuna  karşılık Yıldırım, 657 değişmiyor, 657`ye mesnet, temel teşkil eden anayasa  hükmü var. Anayasa hükmü, onda bir değişiklik öneriyoruz. Değişiklik önerimiz şu,  bir devlet memuru var, bir devlette çalışan kamu işçisi var, sözleşmeli var,  değişik sözleşme, kadro karşılığı sözleşmeli var, bütün bu statülerin tek bir ad  olarak ele alınması, bunun adı kamu çalışanı olabilir. Kamu çalışanı deyince  herkesi kapsar. Bu şekilde bir düzeltme, yaşanacak ihtilafları, davaları da  ortadan kaldırır diye düşünüyoruz. Onu esas alarak anayasaya uygun kanun  yapılabilir. ifadelerini kullandı.

- Yatılı okul öğrencilerine af

Harbiyeliler konusu ne olacak? Üniversitelerle ilgili de benzer bir  durum var, tüm bunlar için ne diyorsunuz? sorusunu yanıtlarken Yıldırım şunları  söyledi:

Liselerde okuyanlar, Deniz Lisesi, Kuleli Askeri Lisesi veya  havacılık lisesi varsa, onlarla ilgili bütün buradaki öğrenciler zannederim 4 bin  civarında. Bunların, o okullara girişte aldıkları puanlar dikkate alınarak  liselere, meslek liselerine dağıtılacaklar, yani bir hak kayıpları olmayacak.  Ayrıca bunların yatılı okumalarından kaynaklanan yükümlülükleri var, onlara  girerken bir senet imzalatılıyor, deniyor ki `Ayrılırken şu kadar, 200 bin lira  para ödeyeceksin.` Onları da affediyoruz. Sadece onları affetmiyoruz, daha önce  bir şekilde atılmış, ayrılmış ama tazminatlarını ödeyemeyen bütün askeri  öğrencilerin de bu tazminatlarını affediyoruz. Böylece büyük bir mağduriyet var,  o mağduriyetler ortadan kalkmış oluyor.

Yıldırım, mevcut öğrencilerin mezun olmayacağını belirterek, Mevcut  öğrenciler ve mezun olacaklar da dahil, onlar da YÖK tarafından harp okuluna  giriş puanları esas alınarak, istedikleri yerlere kayıtlarını yaptırabilecekler.  Dolayısıyla onların da bir hak kaybı olmayacak. dedi.

FETÖ`ye ait 15 üniversitenin kapatıldığını, varlıklarının Maliye  Bakanlığına veya Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredildiğini hatırlatan Yıldırım,  oradaki öğrencilerin de aynı şekilde hami üniversitelerin ilgili bölümlerine  nakledileceğini, hak kaybının olmayacağını ifade etti.

- Hak kaybı söz konusu değil

FETÖ`nün darbe girişiminin ardından kapanacak askeri binalar ve  arazilerine ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, verilen kararın yeni olduğunu, bu  kararı verirken, binalarının ne olacağı hesabını yapmadıklarını söyledi.

Harp Okullarının kapatılmadığını, kullanılacağını dile getiren  Yıldırım, Bundan sonra Harp Okulları, üniversite sınavına girenler arasından  öğrencilerini alıp eğitmeye devam edecekler. Nerede eğitecekler? Deniz, Hava,  Kara Harp Okulu. Ama bunlar, Milli Savunma Üniversitesi adı altında  birleştiriliyor. Onun bir rektörü, dekanları, öğretim üyeleri olacak. Bunların  hepsini diğer üniversitelerdeki görevlendirmeler nasıl yapılıyorsa, aynı şekilde  yapılmış olacak. O yüzden de böyle bir hak kaybı söz konusu değil. diye konuştu.

- 30 Ağustos törenleri konusunda aldığımız bir karar henüz yok

Balyoz ve Ergenekon mağdurları için iadeiitibardan yana mısınız?  sorusu üzerine Yıldırım, konuya dair bir hükmün bulunduğunu belirterek, Şöyle  ki, geçmiş dönemde haksız yere bu düzmece raporlarla ordudan atılanlar tekrar  haklarını aramak için müracaat edebilecekler. Ama bu tabi incelenecek. yanıtını  verdi. Bu süreç herkes için geçerli mi sözleri üzerine de Yıldırım, Tabii.  Durumları buna uyanlar için. dedi.

30 Ağustos törenlerine ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, Açıkçası  bizim hükümet olarak 30 Ağustos törenleri konusunda, aldığımız bir karar henüz  yok. Bunu tabii ki oturacağız, konuşacağız, en uygun gereken neyse, yani bir olay  yaşadık diye 30 Ağustos`u yok sayamayız. Gerekli tedbirleri alırız, riskleri  hesap ederiz, ondan sonra da gereken neyse yapılır. Bu konuda, `Törenin şu kısmı  yapılacak, bu kısmı yapılmayacak.` Bugüne kadar yapılanın, yapıldığı şeklin  dışında bir uygulama henüz kararlaştırılmış değil.

Yıldırım, Bir tehdit hala devam ediyor mu. Şu anki tehdit nedir?  sorusuna karşılık, darbe teşebbüsünün arkasında işleri tekrar yoluna koymaya,  Silahlı Kuvvetler`de dibe vuran moral değerleri tekrar düzeltmeye çalıştıklarını  anlattı. Yıldırım, Tabii ki bu geçiş döneminde her ihtimali göz önünde  bulundurmamız lazım. `Darbeyi bastırdık bundan sonra bir şey olmaz` gibi bir  rehavet asla söz konusu olmaz. dedi. Vatandaşın durmadığına, Kızılay`da,  Taksim`de, İzmir`de yurdun her köşesinde insanların meydanlarda demokrasi  nöbetleri tuttuklarına işaret eden Yıldırım, tüm vatandaşlara selam ve  saygılarını iletti.

Aziz Türk milleti, dünya demokrasi tarihine 15 Temmuz gecesi adını  yazdırmıştır. diyen Yıldırım, 79 milyon vatandaşın her birinin alnından öptüğünü  dile getirdi.

Bu darbeyi bastıran gerçek kahramanın aziz Türk milleti olduğunu  vurgulayan Yıldırım, Onların inancı, onların gücü, tankın gücünü yenmiştir. Bu  açık bir tartışmasız bir zaferdir. Darbe lafını duyup şapkasını alıp kaçanlar  dönemi geride kalmış, yerine darbe yapanların şapka çıkardığı bir büyük millet  gelmiştir. Bu darbenin özeti budur.  Tabii millet başkomutana güvendi,  cumhurbaşkanımıza güvendi. Cumhurbaşkanımız ve halkın iradesiyle seçilmiş  hükümet, başbakan ve kabine üyelerimiz, biz kararlı bir şekilde dedik ki; `bizim  üzerimizden geçersiniz, ölümüzü çiğnersiniz ancak başarılı olabilirsiniz.` Bu  kararlılık ve milletimizle kenetlenmek suretiyle bu büyük belayı defettik.  değerlendirmesini yaptı.

Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

(Hande Fırat`a) Burada hakkınızı teslim edelim. Siz, şahsınız büyük  iş gördünüz. Biz o zaman telefonla konuştuk, bu iltifat değil. Darbenin seyrini  değiştirecek olayları beraber yaşadık. Hatırlayın, burayı da bastılar, bina  titriyor, İstanbul da aynı şekilde. Oraya polis gönderdik, buraya `direnin merak  etmeyin` dedik.  Gece boyunca büyük bir mücadele verdik ama bütün medya  kuruluşları hakikaten asil bir duruş sergilediler. Bir telkin ihtiyacı duymadan,  durumdan vazife çıkararak, Türkiye`nin geleceği için ülkenin bekası için nerede  durmaları gerektiğine kendileri karar verdiler ve bu darbeyi önlemede çok büyük  katkı sağladı. Bu vesileyle teşekkür ediyorum.

Aynı şekilde savcıların darbe teşebbüsünün ardında hemen harekete  geçtiğini ve hemen tutuklamalara başladıklarını ifade eden Yıldırım, Elde kalan  bir avuç polis teşkilatıyla aslanlar gibi bu darbecilerin karşısına o  polislerimiz, özel harekatçılarımız, özel kuvvetlerden büyük bir kitle çelik gibi  durdular ve bu darbeyi önlediler. Valilerimiz, bu işe bulaşmayan yurtsever  komutanlar, subaylar, askerler de tabii ki burada takdirle anacağımız kesimler.  Ülkemizin itibarını zedeleyen, milletimizin moralini bozan, şehitlerimizin  olmasına sebep olan bu alçakça darbe girişimine karşı dimdik duran başta  milletimiz olmak üzere herkese şükranlarımı bu vesileyle bir kez daha ifade etmek  istiyorum. Aziz Türk milletinin bir ferdi olmaktan bir kez daha gurur duydum.  diye konuştu.

- Tedbirimizi alacağız, alabildiğimiz kadar, halkımızla beraber  olmaya devam edeceğiz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine yönelik bir suikast  ihbarının bulunduğunu, tehlikenin hala geçmediğini, bu şekilde değil ama başka  bazı tehlikeler olabileceğini ifade etmişti. Size yönelik de böyle ihbar mı var?  sözleri üzerine Yıldırım, Bunların hepsi olabilir. Bunlar ihtimal dışı değil,  ama yani bu tip ihbarlarla bizi hedeflerimizden, hizmetlerimizden alıkoymaya,  bizi bir kenara çekilmeye zorlamaya güçleri yetmez. Biz tedbirimizi alacağız,  alabildiğimiz kadar, halkımızla beraber olmaya devam edeceğiz. ifadelerini  kullandı.

Yıldırım, FETÖ`nün elebaşı Fetullah Gülen`in tehditlerinin devam  ettiğinin haberlerde yer aldığının belirtilmesi ve `Yarına çıkacağına garanti  yok` gibi bir takım ifadeler var. 20 günlük bir zamandan bahsediliyor. Bunun 14  Ağustos ve AK Parti`nin kuruluş yıldönümü olduğu gibi. Böyle bir somut istihbarat  mı var? sorusu üzerine şöyle konuştu:

Kimin yarına çıkacağı, çıkmayacağı onun kararıyla olmuyor. Yani bu  bir tehdittir. Bu bir suçtur. Bu hedef göstermektir. Dolayısıyla zaten işlediği  suçların haddi hesabı yok. Bir de bu üzerine ilave olmuş oldu. İstediği kadar  tarih versin. O tarih verirse bizim de verecek cevabımız var. 15 Temmuz`da da çok  kendilerine güvendiler, çok ümitlendiler. Onların sırtını sıvazlayanlar da çok  gaz verdi. Ama onların hesap edemediği bir şey oldu. Bu büyük millet, bütün  hesapları altüst etti. Herkesin bir hesabı var ama Hakk`ın da bir hesabı var.  Bütün hesapların üzerindedir. Dolayısıyla bu ve buna benzer tehditlerin hiçbirini  `bu önemsizdir` demeyeceğiz, demiyoruz. Bunları dikkate alıyoruz, tedbirlerimizi  alıyoruz. Zaten tehdit, tehlike devam ediyor derken kastettiğim de budur. Bu illa  tekrar silahlı darbe girişimi şeklinde olması gerekmiyor. Başka türlü. Ülkede  karışıklık çıkarmak, bu karışıklıktan yararlanmak suretiyle yarım kalan  emellerini gerçekleştirmek isteyebilirler.

Bu konudaki uyarımız şu; bir kere vatandaşlarımızdan özellikle şunu  istirham ediyorum. Özellikle hiçbir şeklide birbirinizin farklılıklarını  görmeyin, farklılıklarımızı zenginlik kabul edelim. Bugün ayrışma değil, bugün  buluşma, bugün kucaklaşma günüdür ve bu demokrasi nöbetlerine, aman gevşeklik  göstermeyelim. Devam edelim.

Bitiyor değil mi 7`sinde? sorusu üzerine de Yıldırım, Tamam 7`sinde  İstanbul`da bu artık zirveye çıkmış olacak. dedi.

Bu işin siyasi boyutu var mı? Herhangi bir partiden olabilir, her  partiden de olabilir. Bu işin siyasi boyutu var mı? Bir numara sizce siyasette  mi? sorusuna karşılık Yıldırım, Bir numara değil, bir çok numara var bu işte.  Baştan sona numara. Doğrusu yani bu çok sıkça dile getiriliyor, dedikodular  yapılıyor ama biz dedikodulara göre amel edemeyiz. Somut gerçekleri tespit etmek  gibi bir yükümlülüğümüz var. Bu sorumluluğu taşıyoruz, o yüzden tabii soruşturma  ve kovuşturma süreci şüphesiz böyle bir bağlantı da varsa onu da ortaya  çıkaracaktır. yanıtını verdi.

Yıldırım, AK Parti de dahil olmak üzere siyasi partilerin konuya  ilişkin kendi içinde bir inceleme başlatıp başlatmamaları konusundaki  görüşlerinin sorulması üzerine, bütün partilerin ortak kararıyla Meclis  Araştırması Kararı`nın kabul gördüğünü belirterek, Oluşturulacak araştırma  komisyonu 15 Temmuz`u bütün yönleriyle araştıracak ve gerçekleri ortaya  çıkaracak. dedi.

Özellikle CHP ve muhalefet tarafından, Kanun Hükmündeki  Kararnamelerle ilgili olarak bazı maddelerin Olağanüstü Hal sonrasını da  kapsaması nedeniyle Anayasa`ya aykırılıktan söz ediliyor. denilmesi üzerine  Yıldırım, konu üzerinde hukukçuların çalıştığını belirterek, Bundan sonraki tek  net olan bir şey, bir olağanüstü hal kararına dayalı olarak çıkarılacak kanun  hükmündeki kararnameler, çıktıktan hemen sonra Meclis`e gönderilir. Biz çıktıktan  sonra Meclis`e bunları gönderdik. Bundan sonrası Meclis`in işi. diye konuştu.

- Gülen`e ilişkin acil tutuklama talebi

Adalet Bakanlığının, ABD`ye FETÖ ele başı Fethullah Gülen`e ilişkin  gönderdiği acil tutuklama talebine dair soru üzerine Başbakan Yıldırım, Gülen`in  kaçması veya delil karartılmasına karşı böyle bir talepte bulunulduğunu söyledi.

Bunun hukuki ve makul bir talep olduğuna işaret eden Yıldırım,  Ümit  ederim Amerika Birleşik Devletleri yetkilileri bunu hassasiyetle dikkate  alırlar. ifadesini kullandı.

Bakanların ABD?ye gidişine ilişkin bir tarih bulunup bulunmadığının  sorulması üzerine Yıldırım,  Hayır. Hazırlıklar yapılıyor yanıtını verdi.

15 Temmuz öncesine yönelik 4 dosyanın ABD?ye gönderildiğini belirten  Yıldırım, 15 Temmuz artık biraz daha bütün her şeyin ayan beyan ortada olduğu  bir iş olduğu için bizim düşüncemiz bunlar da şekillensin elleri daha da kuvvetli  olarak arkadaşlarımız oraya gitsin diye düşünüyoruz. dedi.

Zamanlamayı Türkiye mi belirleyecek? sorusu üzerine Yıldırım,  Tabii. Elimiz dolu gitmemiz lazım.  Var da zaten onları yeterli görmüyorlar,  anladığımız kadarıyla. Daha ne istiyorlarsa onu da göstereceğiz  değerlendirmesinde bulundu.

- ABD Genelkurmay Başkanının Türkiye ziyareti

Yıldırım, ABD Genelkurmay Başkanı General Joseph Dunford`un Türkiye`ye  geldiğini, TBMM`de bomba atılan yerleri ziyaret ettiğini hatırlattı.

Şaşırdı mı, ne dedi? sorusu üzerine Başbakan Yıldırım, Gayet tabii  şaşırmaz olur mu? karşılığını verdi.

Başbakanlıkın, darbe girişiminin olduğu geceye ilişkin hazırladığı 10  dakikalık bir filmin Dunford`a izletildiğini aktaran Yıldırım, Dunford`un  kendisine Bunu ancak siz yapardınız, bu millet yapardı dediğini aktardı.

Dunford`un darbe girişiminin bir terör olayı olduğunu net şekilde  ifade ettiğini aktaran Yıldırım, Hiçbir tereddüttü yok. diye konuştu.

ABD`li bazı komutanların açıklamalarına ilişkin Dunford`un özür  dileyip dilemediğinin sorulması üzerine Yıldırım, Hayır.  O konu gündeme  gelmedi. Zaten onun cevabını biliyorsunuz  en sert şekilde Sayın Cumhurbaşkanımız  verdi. Ben de `Bu  bir itiraf mı acaba?` dedim. Tabii Cumhurbaşkanımız daha  keskin söyledi. Daha sonra da onlar çıktılar, `Biz böyle bir şey demedik` falan  diye düzeltme yaptılar, biliyorsunuz. Biz açmadık onlar da söylemedi. yanıtını  verdi.

- Üst akıl kim?

İran`ın dini lideri  Ayetullah Ali Hamaney?in darbe girişimin  arkasında ABD`nin olduğuna dair güçlü şüpheleri olduğununu söylediğinin  hatırlatılması  ve Dunford?un darbeyle ilgileri olup olmadığı yönünde kendisine  bir açıklama yapıp yapmadığının sorulmasına karşılık Yıldırım, Ne diyecek? Biz  resmi bilgilere, beyanlara itibar ederiz. Biz bu darbenin Fethullah Gülen  tarafından planlandığını biliyoruz. Ama Fethullah Gülen`in kapasitesi bu darbeyi  planlamaya yeter mi yetmez mi? Soru bu. Bu konuda tartışmalar devam ediyor. Bunun  bir üst aklı mutlaka var. Onu da biliyoruz. Bunu biliyoruz ama bunu ispatlamak  gerekir. karşılığını verdi.

Üst akıl kim? sorusu üzerine de Yıldırım, Onu henüz bilmiyoruz.  Ülke midir, bir kuruluş mudur, bir gurup mudur; bunların hepsi ortaya çıkacak. Bu  tartışmaları ABD`nin sona erdirmesi için eline altın bir fırsat geçti, ABD  üzerindeki soru işaretlerinin kalkması için. O altın fırsat nedir?  Darbenin  görünen ismi bellidir. Bunu Türkiye`ye teslim eder, o zaman da bu tartışmalar  tamamen ortadan kalkmış olur. Böylelikle iki stratejik ortak arasında da sıkıntı  kalmamış olur. ifadelerini kullandı.

Amerikalı üst düzey bir yetkilinin bu ay içerisinde Türkiye?ye  geleceği yönünde duyum alındığın belirtilmesi üzerine Binali Yıldırım, Buyursun  gelsin. Öyle bir şey var, 20-21 veya 22-24 Ağustos?ta. dedi.

Kerry mi, Biden mi? sorusu üzerine de Yıldırım, Bilmiyorum. Şu anda  Dışişleri karşılıklı konuşuyorlar, gelsin kim gelirse gelsin, gelenler, gelsin  görsünler. Ne görmek istiyorlarsa şeklinde konuştu.

- Engellilere de gerekli kontenjanı vereceğiz

Öğretmen atamalarında da engellilere yer verilip verilmeyeceği  konusunda Başbakan Binali Yıldırım, Onlara müjde var. Tabii ki engellileri bu  işte ihmal edecek değiliz. Engellilere de gerekli kontenjanı vereceğiz,  rahat  olsunlar. Engelliler her zaman toplumun en fazla üretken en fazla yaratıcı  kesimleri. yanıtını verdi. 

- Biz herhangi bir ayrımcılık yapmadık

3 siyasi parti bir aradasınız. 4?üncüsünün olması çok mu zor? HDP...  Bir araya gelmek için şart nedir? diye sorulması üzerine Yıldırım, şu  değerlendirmede bulundu:

Yok. Şart şu. Bir kere öyle bir talep yok. Onlardan talep geldi, o  talebi, değerlendirdik. Biz herhangi bir ayrımcılık yapmadık. Ama HDP`nin   bir  şeye karar vermesi lazım. Yani bölücü terör örgütüyle ilişkilerine karar vermesi  lazım. Terör örgütüyle bağları kesip açıkça `Hem PKK hem PKK?nın arkasındaki  diğer terör örgütlerini  lanetliyorum,  bölgede yaptıklarını onaylamıyorum ve bu  terör örgütüyle hiçbir alakam yok. Ben parti olarak, biz Türkiye?nin bölünmez  bütünlüğünden yanayız. Asla ve asla bölgede ayrı bir devlet kurma gibi bir  hayalimiz, hedefimiz yok`. Bütün bunları söyleyebilseler o zaman işler  kolaylaşacak. Bunu söylemediğiniz zaman tabii ki biz, büyük bir mücadele  veriyoruz, şehitler veriyoruz, gazilerimiz var. Dolayısıyla terör örgütüne karşı  sesini yükseltemeyen, dolaylı olarak da terör örgütünün işine yarayacak bir  pozisyon alan, bir tutum alan partiyle nasıl bir araya geleceğiz, nasıl bu  konuları konuşacağız?

- Kürtlerin en büyük sorunu PKK terör örgütüdür

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş?ın Yeni bir döneme girdik,  yeniden Çözüm Süreci`ne dönülmeli sözlerinin aktarılması ve bu yeni dönemde  şartların değişip değişmediğinin sorulması üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:

Yeni dönemden kastı nedir, bilmiyorum ama onlar bakımından yeni bir  dönem yok. Şöyle Çözüm Süreci şu; bizim Çözüm Süreci`nden anladığımız,  vatandaşlarımızla devlet arasından terör örgütünün tamamen çekilmesi, yok olması.  Terör örgütünü bu ülke gündeminin dışına çıkarmadan o silahları alıp yerin en   derinliğine kadar gömmeden herhangi bir şey, konuşacak bir şey yok.  Biz  konuşacaksak vatandaşımızla konuşacağız. Terör örgütüyle ne konuşacağız? Böyle  bir şey yok. PKK terör örgütünün Kürtler gibi bir sorunu yok. Kürtlerin en büyük  sorunu PKK terör örgütüdür. Dolayısıyla bu sorundan vatandaşlarımızı  kurtarmak  da bizim boynumuzun borcudur.

- Köln`deki Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi

FETÖ`nün darbe girişimi sonrası Avrupa?dan gerekli desteğin gelmemesi  ve Almanya`nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın Köln`de düzenlenen Darbeye  Karşı Demokrasi Mitingi?nde halka video konferans aracılığıyla  hitap etmesinin  engellenmesinin anımsatılması üzerine Yıldırım, bu ülkelerin, Türkiye?de bir şey  olunca  yüksek perdeden insan hakları, demokrasi, kişi hak ve özgürlükleri,  ifade ve basın özgürlüğü gibi konularda büyük laflar ettiğini belirtti.

Yıldırım, Ama nasıl oluyor, bir günde 3 tane mahkeme peş peşe hemen  Anayasa Mahkemesine gidiyor, oradan karar çıkıyor. Yani Cumhurbaşkanımızın  oradaki mitinge katılanlara hitap etmesi Almanya?nın içini karıştıracak bir şey  mi? Yani bunu kime inandırabilirsin? Akla ziyan işler. Doğrusu büyük bir hayal  kırıklığı yaşadık. dedi.

Orada, AK Parti, CHP,  MHP gibi siyasi partilerin sempatizanları ile  Atatürkçü Düşünce Derneği ve diğer sivil toplum kuruluşları mensuplarının darbeye  karşı Türkiye ile dayanışma için bir araya geldiğini aktaran Yıldırım, bundan  Almanya`nın endişe duymasına ve abartarak tedbir almasına gerek olup olmadığını  sorarak, Bunu açıkçası biz yadırgadık ve hoş karşılamadık dedi.

- Olağanüstü hali biz kendimize ilan ettik

Başbakan Yıldırım, 16 Temmuz sabahı hayatın normale döndüğünü, Türk  insanının olaylardan sıyrılıp normale dönmekte büyük bir ustalığa sahip olduğunu  söyledi.

Olağanüstü hali millete ilan etmediklerini ifade eden Yıldırım,  Olağanüstü hali biz kendimize ilan ettik. Niye ilan ettik? Bu darbecilerle  ilgili kararları hızlı almamız, zaman kaybetmememiz lazım. Yapısal sorunları  hemen, vakit geçirmeden kanun hükmünde kararnameler ile çözmemiz lazım dedik. Bu  kararları aldık. Yoksa vatandaş her gün işinde gücünde, akşam da meydanlarda  eğleniyor, nöbet tutuyor. diye konuştu.

Yıldırım, Memurlarla ilgili bir tatil öngörünüz, izinlerin yeninden  başlaması durumu var mı? sorusuna Nereden çıktı bu. Bizim arkadaşlar mı  soruyor? İzine çıkamadılar da yoksa `böyle bir soru sor` falan mı dediler?  Buradaki bir tedbirdi. Tabii memurlar arasında da maalesef bu örgüt ile iç içe  olan insanlar var. Bunların herhangi bir şekilde adaletin elinden kaçmaması için  bu tedbiri aldık. Çok fazla uzun süreceğini zannetmiyorum. Durumu bir daha  değerlendireceğiz ve en kısa zamanda bu yönde bir müjde vereceğiz. Adalet  Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı ile değerlendirme yapmamız lazım ama mesajı  aldık. Bu konudaki beklentiyi karşılıksız bırakmayız. karşılığını verdi.

Bir soru üzerine Yıldırım, bedelli askerliğin Türkiye`nin gündeminde  olmadığını vurguladı.

15 Temmuz`u sözün bittiği yer olarak nitelendiren Yıldırım, ülkenin  bin bir emek ve güçlükle biriktirdiği paralarla aldığı silahlarla ordu içinde  yuvalanmış, 30-40 yıldan beri ciddi anlamda orduyu içeriden kanser hücresi gibi  kuşatmış bir terörist yapının bir gece aniden çıkıp yurtta sulh adına darbe  yaptığını dile getirdi.

- Öyle, `tuttular, yatarım, çıkarım` yok

Darbecilerin, yurtta sulh derken sivillerin üzerine acımasızca kurşun  yağdırdıklarını söyleyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bunu hangi ulvi hedef adına yaptıklarını da bir türlü anlayamıyoruz.  Kimin adına yapıldığını da anlayamıyoruz. Eğer bu ülkenin geleceğiyse, bu ülkenin  refahıysa, bu ülkeyi daha ileri götürmeye çalışmaksa bunun adı, niye  öldürüyorsunuz bu insanları? Niye uçakları, bombaları indiriyorsunuz? Niye  tankları insanların üzerine sürüyorsunuz? Niye helikopterden rastgele hedef  gözetmeksizin insanları tarıyorsunuz? Niye itiraz eden insanları keskin  nişancılarla indiriyorsunuz? Bu sorular sorulacak. Ha, bu darbe sona erdi, hesabı  soruluyor ama o hesap sadece kişisel bir hesap olmayacak. Bu devlet malına  verilen zararlar, bu silahların kullanılması, bu etraftaki yaptıkları hasarlar,  tahribatlar, vatandaşın psikolojisinin bozulması her yönüyle dava konusu olacak  ve onların şahsına bu fatura çıkacak. Bunu da bilmemiz lazım. Vatandaşlarım, bunu  bilsin. Öyle, `tuttular, yatarım, çıkarım` yok. Bir daha sittin sene aklından  geçiremeyecek şekilde ağır cezalar olacak. Bütün bunları yaparken tabii hukuk  devleti kurallarından sapmadan yapacağız.

- Dostumuzu da düşmanımızı da iyi görüyoruz

Avrupa bize adalet öğretmeye, adalet dersi vermeye kalkmasın.  ifadesini kullanan Yıldırım, İşlerine geldiği gün, bir günde Anayasa Mahkemesine  kadar götürüp Recep Tayyip Erdoğan`ın orada vatandaşlarına hitap etmesinde mahzur  görüyorlar. Ondan sonra da burada tanklarla toplarla insanları acımasızca  öldürenler için de `Acaba öyle miydi? Acaba...` Artık bu samimiyetsizlik bir son  bulmalıdır. Yıllardan beri Batı bizim müttefikimizdir, Türkiye bir Batı  ülkesidir, aynı zamanda da bir Asya ülkesidir, Türkiye tam bir medeniyetlerin  buluştuğu noktadadır. O bakımdan dostumuzu da düşmanımızı da biz iyi görüyoruz,  hepsini hesap ediyoruz. değerlendirmesinde bulundu.

- Hukukumuz ne diyorsa bunun gereği yapılacaktır

Yıldırım, büyük bir badireden dönüldüğünü, vatandaşın darbenin  bastırılmasında en büyük katkıyı sağladığını, yapılan çağırılara uyarak  meydanları doldurduğunu ve bu belanın defedildiğini söyledi.

Bundan sonra görevin kendilerine düştüğünü, ülkede tekrar bir darbe  ortamının oluşmaması için ağır bir sorumluluk taşıdıklarının bilincinde  olduklarını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

Sizin güveninizi asla boşa çıkarmayacağız. Bu yüzden yaptığımız bütün  düzenlemeler, aldığımız tedbirler bir daha bu sorunun karşımıza gelmemesi  içindir, bunu özellikle bilmenizi istiyoruz. Bu yaptığımız işler intikam  duygusuyla ne ordumuzu zayıflatmaya yönelik iştir ne de intikam duygusuyla bu  darbecileri yargısız infazla yok etme işidir. Türkiye bir hukuk devleti, mevcut  şartlarda hukukumuz ne diyorsa bunun gereği yapılacaktır. Ayrıca  vatandaşlarımızdan mesajları da alıyoruz, o mesajlar da enine boyuna tartışılacak  ve en doğru kararın verileceğinden eminiz. Bir kez daha bütün medya  kuruluşlarımıza o gecede gösterdikleri performanstan, güzel duruştan dolayı  teşekkür ediyoruz. Yargıçlarımıza, savcılarımıza, valilerimize, kaymakamlarımıza,  kahraman polisimize, yurtsever askerlerimize, subaylarımıza teşekkür ediyoruz.  Velhasıl bu belanın defedilmesinde emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyoruz.  Türkiye`nin 81 vilayetinde meydanlarda bir şenlik havasında nöbet tutan bütün  vatandaşlarımızı bir kez daha selamlıyorum.

 

?Hassas davranmaya özen gösteriyoruz?


Orjinal Habere Git

— HABER SONU —