Tarih: 01.08.2016 11:44

Yıldırım: Dünyanın buna aklı ermez

Facebook Twitter Linked-in

Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti`nin iktidarı  döneminde çeşitli müdahaleler olduğunu ancak her krizi reforma dönüştürmeyi  başardığını belirterek, Geçmiş dönem darbelerinde anahtarlar teslim ediliyordu,  ceket giyiliyordu, şapka takılıp tıpış tıpış gidiliyordu ama bizim AK Parti  iktidarındaki darbe girişimleri hep püskürtülmüştür. Hiçbir tanesine pabuç  bırakmadı. Ne 27 Nisan`a ne kapatma davasına ne Cumhurbaşkanı seçimine ne 17-25  Aralık`a ne de şimdi FETÖ`nün Türkiye`de kanlı, silahlı darbe girişimine pabuç  bırakmadan dimdik ayaktayız. Niye, bizim kerametimizden ziyade milletimizin  feraseti, millet sahip çıktı. Dünyanın buna aklı ermez. dedi. 

Darbe teşebbüsü olayındaki 237 şehidin hayatının hiçbir şeyle  ölçülemeyeceğini ve bunun bir bedelinin olamayacağını anlatan Yıldırım, sözlerini  şöyle sürdürdü:

237 yiğidimiz, şehidimiz var. Sayı biraz aşağı yukarı gitti geldi. O  ara kimisi hain olanların da şehit listesinde yer almasından dolayı. Son halinde  237 şehidimiz var, bunların 62?si polis, polislerin de 55?i Ankara, 5 İstanbul, 2  Muğla, 5 asker var, 4 Ankara`da bir İstanbul`da. 170 de vatandaşımız, sivil var.  Ankara?da 88, İstanbul?da 82. Yaralılarımızın sayısı 2 bin 191. Birçoğu taburcu  oldu. Halen tedavisi devam eden 144. Yaralıların dökümüne baktığımızda, 140  polisimiz, Ankara`da 107, İstanbul`da, 28, Muğla`da 3, Sakarya`da bir, Bayburt`ta  bir. 21 askerimiz var, Ankara`da 16, İstanbul`da 5. 2 bin 30 sivil vatandaşımız  var, Ankara`da bin 95, İstanbul`da 917, Sakarya`da 14, Muğla`da 3, Malatya`da  bir.

Hayatını kaybeden 3 kişinin de henüz kimliğinin tespit edilemediğini  aktaran Yıldırım, darbecilerin bilançosu hakkında ise şu bilgileri verdi:

Ölü ele geçirilen darbeci hain 34, Ankara`da 18, İstanbul`da 15,  Malatya`da bir. Ağırlıklı olarak asker, subay. Yaralı darbeci sayısı 49,  Ankara`da 17, İstanbul`da 26, Malatya`da 4, Sakarya`da 2. 31 Temmuz, saat 10.00  itibarıyla gözaltı sayısı 18 bin 756. İstanbul`da 4 bin 233, Ankara`da 3 bin 756,  İzmir`de 605. Diğer illerde ise 10 bin 162. Bunlardan polis 4 bin 315,  polislerden bin 900`ü rütbeli, 2 bin 415`i rütbesiz. Asker 11 bin 31, general  185, subay bin 135, diğeri 7 bin 711. Ayrıca bin 498 jandarma, 104 de sahil  güvenlik personeli var. Hakim, savcı 2 bin 626, mülki idare amiri 95, sivil  gözaltı 689. Toplam 18 bin 756.

İstanbul`da 2 bin 446, Ankara`da 2 bin 508, İzmir`de 149, diğer  illerde 5 bin 89 olmak üzere 10 bin 192 tutuklunun bulunduğunu söyleyen Yıldırım,  10 bin 192 tutuklunun bin 751`i polis, 6 bin 153`ü asker, 2 bin 131`i hakim,  savcı, mülki idareden 64, sivil 93, adli kontrol ile serbest kalan 2 bin 257,  doğrudan serbest kalan bin 993, gözaltı işlemleri devam eden 4 bin 314. diye  konuştu.

Rütbeli teröristken, rütbesiz teröriste dönüyorlar

FETÖ`nün sivil kaynaklarına değinen Yıldırım, Şu ana kadar açığa  alınan toplam kamu personeli 59 bin 467, Türk Silahlı Kuvvetleri`nden kesin ihraç  edilenlerin sayısı 3 bin 73. Generalden astsubaya kadar tamamını kapsıyor.

İhraç edilenlerin rütbelerinin söküldüğünü, her türlü askerlikten  doğan haklarını kaybettiklerini anlatan Yıldırım, sadece emeklilikle ilgili  haklarının baki kaldığını belirtti. Generallerin er olduğunu ifade eden Yıldırım,  Rütbeli teröristken, rütbesiz teröriste dönüyorlar dedi.

Başbakan Yıldırım, bugüne kadar 55 bin 978 kişinin pasaportunun iptal  edildiğini belirterek, umuma mahsus pasaport sayısının 14 bin 780, yeşil pasaport  sayısının 38 bin 703, gri veya hizmet pasaport sayısının 2 bin 109, diplomatik  pasaport sayısının da 386 olduğunu kaydetti.

Kamuda izinlerin kaldırılması

Kamuda izinlerle ilgili durumun ne zaman değişeceği yönündeki soruya  ise Yıldırım, bu kararın, darbe sonrası darbeye karışmış olan kamu personelinin  kaçmasını engellemek için tedbir amaçlı alındığını söyledi. Çok uzun süreceğini  zannetmiyorum, önümüzdeki birkaç haftalık süre içerisinde işler normale döner,  çalışmalarımıza bağlı diyen Yıldırım, hacca gidenlerin ise bu durumdan muaf  tutulduklarını hatırlattı.

Milletin selameti, geleceği için kendimize OHAL ilan ettik

Başbakan Binali Yıldırım, darbe bastırıldıktan sonra Anayasa`nın 120.  maddesine uygun olarak olağanüstü hal ilanına karar verdiklerini anımsatarak,  ağır ekonomik kriz, büyük afetler, felaketler, darbe, kamu düzenini bozmaya  yönelik durumlarda OHAL ilan edilebildiğini, kendilerinin de kamu düzenini  bozmaya yönelik maddeye ilişkin OHAL kararı aldıklarını bildirdi.

OHAL`in gereği olan birtakım düzenlemelere ihtiyaç olduğunu ve bunlara  yönelik de Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarmaya başladıklarını anlatan Yıldırım,  şunları söyledi:

Bugün itibarıyla üçüncüsü çıktı. Burada esasen ilk kararnamede darbe  teşebbüsü sırasında direnerek hayatını kaybeden şehitler ve yaralananlara  şehitlik, gazilik haklarının verilmesi, ilk yaptığımız iş o. Darbecilerin,  doğrudan katılanların ilişiğinin kesilmesi. Az önce rakamlarını verdim. Bunların  tabii ki hukuki olarak yargılanmaları devam ediyor ama ilk ceza bunların  memuriyetlerine son verilmesi. Birebir katılanlar artık şüpheyle değil de işin  içinde olanlar bu 3 bin 73 kişi, bunlar ihraç edildiler. Tabii kimisi tutuklu,  kimisi gözaltı, davalar da devam edecek. Bu OHAL`in en önemli şeyi, olağanüstü  darbelerde OHAL millete ilan edilir, biz OHAL`i devlete ilan ettik. Milletin  selameti, geleceği için kendimize OHAL ilan ettik. Öyle tanımlamak daha doğru. Bu  süreçte devletin bekası için tekrar bir zafiyet yaşanmaması için her türlü  tedbiri alıyoruz, almaya devam edeceğiz.

Darbe teşebbüsünün verdiği zararların ortadan kaldırılması,  sorumluların bulunması işlemlerinin OHAL sürecinde başladığını ve devam edeceğini  belirten Yıldırım, OHAL kapsamında ekonomik faaliyetlerin yerine getirilmesinde  en ufak bir kısıtlama, müdahale olmayacağını, aksine ekonomiyi büyütmek için  başlatılan teşviklerin, tedbirlerin artarak devam edeceğini aktardı.

Yıldırım, bununla ilgili Meclis`te birinci paketin kabul edildiğini,  ikinci paketin görüşüldüğünü, üçüncüyü de muhtemelen bugün göndereceklerini  bildirdi.

AK Parti, krizleri bir reforma dönüştürmeyi başardı

AK Parti`nin bugüne kadar darbelerle mücadele ettiğini anlatan  Başbakan Yıldırım, AK Parti iktidarı döneminde mili iradeye, demokrasiye çeşitli  kılık, çeşitli görünüm altında hep müdahaleler oldu ve her seferinde de AK Parti  bu krizi bir reforma dönüştürmeyi başardı. dedi.

İlk krizin Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu ve 367 icadı ortaya  atıldığını hatırlatan Yıldırım, bu icadın icabına bakıldığını, 363 milletvekili  olan bir partiye seçtirilmeyen cumhurbaşkanının 78 milyon vatandaşa  seçtirildiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesini sağlayan düzenlemeyi  hayata geçirdiklerini ve milletin ilk seçtiği cumhurbaşkanının da Recep Tayyip  Erdoğan olduğunu dile getiren Yıldırım, Tabii vesayetçiler boş durmadılar.  `Yenilen pehlivan güreşe doymaz` derler ya bu sefer başka bir formatta gelmeye  başladılar. O da neydi, kapatma davası. 2008?de 14 Mart?ta partiyi kapatma...  İktidar partisi. Yani yüzde 47 oy almış ve güçlü bir şekilde iktidara gelmiş AK  Parti`ye kapatma davası açtılar. Ben de o kapatma davasındaki 73 kişiden  birisiyim. Şimdi ölüm listesinde de yine ilk sıradayız. değerlendirmesinde  bulundu.

Kapatma davası krizi başarılı olmayınca yargı darbesiyle karşı karşıya  kaldıklarını belirten Yıldırım, yargı darbesini, FETÖ`nün ilk defa aktif olarak  sahneye çıktığı bir girişim olarak değerlendirdi. Bu girişimle örgütün su yüzüne  çıktığını ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:

Orada öncelikle malum ondan önce yargıda başka bir yapılanma vardı, o  yapılanmaya karşı FETÖ terör örgütü bir çatışmaya girdi, sonunda bir anayasa  değişikliği ihtiyacı doğdu. Özellikle HSYK?nın yeniden yapılandırılması ve diğer  bazı maddeler var. Onlarla ilgili de referandum yapıldı ama ondan sonraki  gelişmeler de FETÖ?nün yargı içerisindeki gücünün bilinir hale geldiği bir  dönemdir. Bu, HSYK?nın oluşumuna yansıdı, mahkemelerde alınan kararlara yansıdı  ve o andan itibaren yavaş yavaş örgüt, siyasi iradeye kafa tutacak güce  eriştiğini hissettirmeye başladı. İşte, MİT Başkanının alınma girişimi, 17-25  Aralık yargı darbe girişimi, dershanelerin kapatılma sürecinde yaşanan olay,  MİT  tırlarının durdurulması ve buna benzer birçok olaylar.

AK Parti`nin dördüncü dönemini yaşadığını hatırlatan Yıldırım, Bütün  bu süre içerisinde kaç tane ciddi darbe girişimiyle karşı karşıya kalmışız. Her  seferinde darbeden güçlenerek çıkan bir siyasi iktidardan bahsediyoruz. Geçmiş  dönem darbelerinde anahtarlar teslim ediliyordu, ceket giyiliyordu, şapka takılıp  tıpış tıpış gidiliyordu ama bizim AK Parti iktidarındaki darbe girişimleri hep  püskürtülmüştür. Hiçbir tanesine pabuç bırakmadı. Ne 27 Nisan`a ne kapatma  davasına ne Cumhurbaşkanı seçimine ne 17-25 Aralık`a ne de şimdi FETÖ`nün  Türkiye`de kanlı, silahlı darbe girişimine pabuç bırakmadan dimdik ayaktayız.  Niye, bizim kerametimizden ziyade milletimizin feraseti, millet sahip çıktı.  Dünyanın buna aklı ermez. diye konuştu.

Dünya ülkelerinin darbe ile analiz yaptığını, tüm bilimsel kriterleri  değerlendirdiğini ve darbecilerin kaybetmemesi gerektiği yönünde bir sonuca  vardığını anlatan Yıldırım, sonuçta darbenin kaybettiğini ve bunu sağlayan gücün  de millet olduğunu vurguladı.

Mukayeseli üstünlüğü değil, mutlak üstünlüğü esas aldık

Millet yanınızda, arkanızda olduğu sürece ne tankın gücü ne topun  gücü... Halkın gücü hiçbir güçle test edilemez, alt edilemez. Hakkın gücü ve  halkın gücü tankın gücünü yenmiştir, etkisiz hale getirmiştir. Bu darbe  girişiminin özeti budur. Bir kez daha darbeciler boylarının ölçüsünü almışlardı  ama bizim sürekli darbelerle uğraşacak halimiz yok. diyen Yıldırım, bir yandan  darbelerle mücadele ederken diğer yandan ise boş durmadıklarını, hizmet  ürettiklerini aktardı.

Türkiye`nin 14 yılda eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, sosyal devlet  anlayışında, büyümede, kalkınmada, sanayide, teknolojide, savunma sanayinin  millileştirilmesinde önemli adımlar atıldığına işaret eden Yıldırım, şu  değerlendirmede bulundu:

Bu tip demokrasiye karşı darbe girişimlerine rağmen hem onları  yaptık, hem de bu darbecilere dersini verdik. Geçmiş dönem iktidarlarından AK  Parti iktidarının farkı budur. Kriz yönetimindeki feraseti ve başarısıdır. Her  seferinde biz mukayeseli üstünlüğü değil, mutlak üstünlüğü esas aldık. Mukayeseli  üstünlük ne, adamın şu kadar tayyaresi var havada, bu kadar helikopteri var, bu  kadar zırhlı aracı, tankı var. Yahu siz aklınızı mı yediniz nasıl başa  çıkacaksınız? Ama mutlak güç halkın gücüdür, Hakkın gücüdür, o güç meydana indiği  zaman diğerlerinin hepsinin hiçbir önemi olmadığını gördük.

Başbakan Yıldırım, aziz millet ile gurur, onur duyduklarını ifade  ederek, o gece hayatını kaybeden şehitleri rahmetle andı.

En önemli unsur Cumhurbaşkanı Recep  Tayyip Erdoğan

Darbenin bastırılmasındaki en önemli unsurun Cumhurbaşkanı Recep  Tayyip Erdoğan olduğunun altını çizen Yıldırım, Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız  çok net bir duruş ortaya koydu. `Bizi öldürürsünüz ama yolumuzdan  döndüremezsiniz` dedi. `Biz milletimizin emanetini size teslim etmeyiz` dedi. Biz  de hükümet olarak kararlılığımızı ortaya koyduk. Dedik ki `Bir dakika arkadaş  kimsin sen? Hangi hakla milletin iradesine el uzatıyorsun` ve milleti göreve  çağırdık. FETÖ darbecileri göreve çağırdı, biz de milleti göreve çağırdık. Sonuç  ortada. diye konuştu.

Torunuma cevap veremedim, o kadar acze düştüm ki...

Türkiye`nin bölgede demokrasiyi en iyi şekilde uygulamaya çalışan,  Doğu ve Batı medeniyetlerini, kültürlerini birleştirerek bölgede istikrar unsuru  bir ülke olduğunu vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye`nin, artık gerek bölücü terör gerek diğer isimler altındaki  terör yapılanmalarının enerjisini azaltmasına izin vermememiz lazım. Onun için bu  süreci acı yaşadık, hakikaten milletçe her bir şehidimizin destansı bir öyküsü  var. Her bir gazimizin o gün milletin evinde, Külliye`deki kongre binasında  yaşadıklarımız hakikaten sözün bittiği yer. Bakanlar Kurulu toplantısında biraz  laflar boğazıma düğümlendi. Hakikaten torunuma cevap veremedim. O kadar acze  düştüm ki... Bana soruyor, `Dede bu askerler niye insanları öldürüyor?` Bunlar  bizim askerimiz değil, bu beyinsizler bu çocuk kadar, bu çocuğun idraki kadar  olamadılar. Bunlar beyinlerini, kafalarını kiraya vermiş, asker kılığı içindeki  teröristlerdir. Başka izahı yok. O kadar büyük zarar verdiler ki ülkeye, o kadar  büyük zarar verdiler ki asırlık silahlı kuvvetlerimize. Tarifi imkansız. Ama  milletimiz şunu iyi bilsin, bizim silahlı kuvvetlerimiz dünyanın en güçlü  orduları arasında, ilk birkaçı içinde yer alıyor. Avrupa`nın ikinci, dünyanın  dördüncü büyük silahlı gücüne sahip. Bu ordunun, bu ve buna benzer olaylarla  itibarının yok edilmesini asla ve asla tasvip etmeyiz.

Yıldırım, asker kılığındaki teröristlerle silahlı kuvvetlerin,  ülkesini, vatanını, milletini, bayrağını seven askerlerin, subayların birbirinden  ayırt edilmesi gerektiğini vurguladı.

Darbecilerden gereken hesabın sorulacağını aktaran Yıldırım, intikam  duygusuyla değil, adaletle hareket edeceklerinin altını çizdi.

FETÖ`ye katılan, onlarla birlikte hareket edenlerin tespitinde de  kılı kırk yaracağız, bir sürek avına çıkmayacağız, elimizdeki sağlam verilerle  hareket edeceğiz. Yaşla kurunun birlikte yanmasına da asla izin vermeyeceğiz. Bu  çok titiz bir çalışma gerektiriyor. diyen Yıldırım, bu dönemlerin karambol  dönemleri olduğunu, birilerine karın ağrısı olanların bu dönemde piyasaya çıkarak  birilerinin haksız yere mağdur olmasına sebep olabildiklerini söyledi.

Titiz bir çalışma yürütüleceğini ve bunun için Başbakanlıkta ve  bakanlıklarda kriz merkezi kurulduğunu anlatan Yıldırım, Açığa alınanlarla  ilgili titiz bir çalışma yürütülüyor. Mutlaka bunlar içerisinde haksız yere işlem  gören olmuş olabilir. `Yoktur` diye iddia etmiyoruz. Onun için yeni baştan ele  alınacak, haklıyla haksız, suçluyla suçsuz birbirinden ayırt edilecek. diye  konuştu.

KHK ile yapılan çalışmalar

Kanun Hükmünde Kararnamede neler yapıldığı hakkında da bilgi veren  Yıldırım, ilk etapta darbeye karşı koyan şehit ve gazilere karşı bir düzenleme  yapıldığını bildirdi.

Çanakkale Şehitleri Anıtı gibi iki meydan yapılacağını anlatan  Yıldırım, şunları söyledi:

15 Temmuz Şehitler Köprüsü`nün Anadolu tarafındaki çıkışında bir  şehitlik yapıyoruz. Bir de Beştepe ile Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki  devlet mezarlığı ile Millet Camisi arasındaki bölüme yine bir şehitler anıtı,  bölgesi yapıyoruz. Bu şehitlerimizin adını ölümsüzleştirmeyi hedefliyoruz. Onun  dışında bu FETÖ ile doğrudan ilişiği, ilişkisi olan, bizzat terör örgütünün  faaliyetlerine çeşitli şekilde katkı sağlayan hastaneler var, sağlık tesisleri  var, okullar var, özel öğretim yurtları var, vakıf ve dernekler var, sendikal  organizasyonlar var, çeşitli şeyler var. Bunların tamamı kapatıldı, varlıkları  vakıfsa Vakıflar Genel Müdürlüğüne değilse Maliye hazinesine devredildi. Burada  bir şeye dikkat edildi, buradan hizmet alanlar mağdur edilmedi, hizmeti verenler  değişti. Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK devreye girdi ve sistem  tıkır tıkır işliyor. Ama şundan emin olalım, o terör örgütünün elinden bunlar  alınmış oldu. Önemli bir karardı, böylece ciddi sayıda özel öğretim kurumu 934  tane, hastane vesaire 35 tane, yurt 109 tane, vakıf 104 tane, dernek sayısı bin  125, yüksek öğretim, üniversite 15. Böyle gidiyor. Bunların kazandığı, alın teri  ile elde ettikleri şey değil. Cennet vadederek toplanan himmet parasından,  milletin sadakasını sermaye yaparak elde ettikleri şeyler. Bunlar şimdi tekrar  millete dönmüş oldu.

Terör örgütü üyelerine yönelik gözaltı süresinin de uzatıldığını  bildiren Yıldırım, ikinci KHK`da ise haber kanalları, gazete, televizyon, radyo  ve yayınevlerinin kapatıldığını dile getirdi.

Jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarının İçişleri Bakanlığına  bağlandığını anımsatan Başbakan Yıldırım, şunları ifade etti:

Aslında bu yarım yamalak bağlıydı. Tam anlamıyla şimdi bu KHK?da  bağlanmış oldu. Ne demek, tam anlamıyla, yani A?dan Z?ye personellerin alımı,  terfisi, tayini, görev değiştirmeleri, her şey İçişleri Bakanı, gereğine göre  Başbakan, EGM teşkilat yapısı, personel tefriki nasılsa aynı hale dönüştü. Sahil  güvenlik de benzer şekilde. Rütbeleri devam ediyor. Jandarmanın, sahil güvenliğin  tayin terfisi YAŞ`a gitmiyor. İlk denemesini 28?inde yaptık mesela, jandarmayı,  sahil güvenliği görüşmedik. Direkt onu İçişleri Bakanlığımız hazırladı, görüştük,  Cumhurbaşkanımıza da onaya sunduk, üçlü kararnameyle hallettik. Şu anda jandarma  bu değişimden sonraki görevlendirmelerini tamamlamış, herkes görevinin başına  gitmiştir. Çok hızlı bir şekilde bu değişimi uygulamaya soktular. Bakanımıza  teşekkür ediyoruz.

Binali Yıldırım, bu çalışmaların çok büyük bir reform olduğunun altını  çizdi.

Jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarının terörle mücadelede çok daha  etkin ve çok daha hızlı hareket edeceğini aktaran Yıldırım, Çünkü karar  mekanizması, hiçbir tereddüde yer verilmeyecek şekilde netleşmiştir. Önceden de  İçişleri`ne bağlı ama sizin sicil notunuzu başkası veriyorsa gerçekte işin  sonunda oraya bağlı gibi oluyor, çok sürdürülebilir bir iş değildi, bu düzeldi  şimdi. Teoride bağlıydı, uygulamada da bağlı hale geldi. Bu şekilde gerek bir  yandan polis, jandarma onların görev alanları sanki aynı bünye içerisinde  birbirine yabancı iki kuruluş... Bu kalktı ortadan. diye konuştu.

Jandarma ve sahil güvenlik teşkilatları personel kaynağı için de  üçüncü KHK`da yeni kararlar aldıklarını dile getiren Yıldırım, Jandarma ve Sahil  Güvenlik Akademisi kurulmasına karar verdiklerini belirtti.

Lise dengi okullardan, üniversitelerden öğrencilerin akademiye gelip,  eğitimlerini devam ettireceklerini söyleyen Yıldırım, şu bilgileri aktardı:

Kaynak FETÖ?nün kaynağı değil, milletin evlatları. Alıyorlar, önce  beyinleri formatlıyorlar, sonra da bu kurumlara gönderiyorlar. Artık buna son  veriyoruz. Aziz milletin asil evlatları istediği alanda görev alabilecek.  Oyunlarla, soru çalmalarla, sağlık raporları oyunlarıyla, suç isnatlarıyla önleri  kesilmeyecek. Çalışan, gayret eden istediği yere gelecek. Örneği burada, biz  hepimiz Anadolu`da mütevazı insanların evlatlarıyız. Önümüzde engel yok, gayret  ettik, mücadele ettik, Allah nasip etti, belirli pozisyonlara geldik. Bu her  alanda olabilecek. Demokrasinin de güzelliği bu zaten. Herkese aynı imkanları,  fırsatları vermesidir.


 

 

Mehmet Şimşek canlı yayında CNN sunucusuna böyle susturdu


Orjinal Habere Git

— HABER SONU —