Darbe gecesi destan yazan kahraman doktor

Darbe gecesi destan yazan kahraman doktor

Dr. Sezai Çelik, Boğaziçi Köprüsü'ndeki mücadelede vurulanlara anında ilk tıbbi müdahaleyi yaparak, birçok insanın hayatını kurtardı.

Fetullahçı Terör Örgütü`nün (FETÖ) darbe girişimine tepki göstermek için meydanlara koşan demokrasi sevdalılarından Dr. Sezai Çelik, Boğaziçi Köprüsü`ndeki mücadelede vurulanlara anında ilk tıbbi müdahaleyi yaparak, birçok insanın hayatını kurtardı.

Tanklardan gelen kurşunlara rağmen sabaha kadar yaralıların imdadına koşan Çelik, o gece Boğaziçi Köprüsü`nde yaşadıklarını muhabirine anlattı.

Göğüs Cerrahisi Uzmanı Operatör Doktor Çelik, ailesiyle evde otururken Sapanca` da yaşayan kız kardeşinin orada olağanüstü bir hareketlilik yaşandığını ve İstanbul`da bir şey olup olmadığını sorduğunu söyledi.

VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ...

Çelik, bunun üzerine birkaç yere telefon açtığını ve olağanüstü hareketlilik olduğunu anlayınca sitede oturan komşularıyla bir araya gelip, askerin girişini engellemek için ana girişi arabalarla kapattıklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın ?meydanlara çıkın? çağrısı üzerine siteden 8 arkadaşıyla 30-35 dakika yürüyerek köprüye ulaştıklarını aktaran Çelik, Zaten çağrıyı duyan halkımız köprüye koşmuştu. Saat 23.30 gibi köprüye ulaştık. Önümüz kapalıydı, insanları yara yara geçmeye çalıştık. Asya`dan Avrupa`ya geçişi kapatmışlardı.

Bir kısım vatandaş panikle `kurşun atıyorlar` şeklinde bağırarak üzerimize geliyordu. Arkadaşlarla irkildik ama yürümeye devam ettik, en öne kadar geldik. Başka vatandaşlar da vardı ve araçlar yan çevrilerek siper yapılmıştı. Köprüye varır varmaz kurşunlar üstümüze yağmaya başladı. O sırda vurulanlar olduğunu gördüm, ambulans da yoktu.

Bir cerrah olarak protestoyu bırakıp, yaralıların yardımına koştum. Yaralıları vatandaşlar çeke çeke kenara getirmeye çalıştı. Bacağından yaralanalar, yardım çığlıkları atanlar vardı, ortam çok ürkütücüydü. Zaman geçtikçe yaralı sayısı artmaya başladı. Bir taraftan canımı korumaya çalışıyor diğer taraftan yaralılara yardım ediyordum. Sırtıma Türk bayrağı bağladım ki belki insafa gelirler de yardıma geleni vurmazlar diye ama ne çare. diye konuştu.

BİRÇOK ÖLÜ GÖRMELERİNE RAĞMEN GENÇLER ALANDAN KAÇMADI

Çelik, polis, darbecilere ateş açtıkça onların polise değil özellikle halka ateş ettiğini ve bu kasıtlı davranışın nedeninin halkı oradan kaçırmak olduğunu vurguladı. 

Vatandaşın bu provokasyona gelmeyerek direncini kararlılıkla göstermesinin zaferi getirdiğinin altını çizen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Darbeciler `Eğer bunların 3`ünü 5`ini öldürürsek diğerleri korkar ve geri çekilir vatandaş desteği olmayınca emniyet güçleri de teslim olur` diye düşündüler. 

Çünkü polis kaç saat çatışabilir ki? Polislerin ellerindeki silahlarla tanklara karşı koyma şansı yoktu. Eğer vatandaş o direnci, o imanı, o cesareti göstermeseydi köprüde darbecilere karşı verilen mücadele başarısız olacaktı.

Köprüde gençler müthiş bir mücadele ortaya koydu. O gençler motosikletle hızlı bir şekilde gelip yaralıları alıp gidiyordu. Yaralıları bu şekilde alandan uzaklaştırıyorlardı. Yardıma koşan insanların yaptığı işin niteliği inanılmazdı. Ambulanslar işin içine girene kadar oradaki cesur insanlar çevredeki yaralıları taşıdı. Bir doktor olarak her yaralının kanamasını kontrol ettim. Bir ara yaralı sayısı o kadar artmıştı ki sonunda sırtımdaki Türk bayrağını da çıkarttım ve bir yaralının bacağına bağladım.

Bu sırada insanların bir kısmı tank mermisi G3 piyade tüfeklerinin mermilerinin isabet etmesiyle şehit oldu. Başına mermi isabet eden zaten hemen ölüyordu. Onlara hiçbir şey yapamadık. Birçok ölü görmelerine rağmen o gençler yine alandan kaçmadı. Allah razı olsun, müthiş bir metanetti. Ancak gece 2`den sonra ambulanslar gelmeye başladı. Ambulanslar işimizi kolaylaştırdı. 

İNSANLARIN HAYATLARINI KURTAYMAYA VESİLE OLMAK MUTLULUK VERİCİYDİ

Çelik, demokrasiye, insan haklarına inanan herkesin o gece meydanlara indiğini ve siyasi görüşü bir birinden tamamen farklı insanların demokrasi için mücadele ettiğini ifade etti. 

Ortalama 20-30 dakikada bir kurşun yağmuruna maruz kaldıklarına vurgu yapan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: 

İnsafsızca ve vicdansızca ateş ediyorlardı. Bir tank mermisi yanımda o kadar şiddetle patladı ki peş peşe yaralananların olduğu o sahneyi ve patlamanın şiddetiyle yere savrulduğum anı asla unutamam. Kendime geldiğimde kulaklarım sağırlaşmıştı. Hala işitme kaybı var. En son gelen ambulansa 3 yaralıyı koydum. Bir tanesi çok kötüydü, elimi üstünden çekme şansım yoktu. Bacağı tamamen parçalamıştı. Hastaneye gittiğimde arkadaşlardan hainlerin teslim olmaya başladığını öğrendim. O zaman içimde bir ferahlık, bir mutluluk oldu. Yaşadıklarımdan sonra üç araba değiştirerek ve yürüyerek eve ulaşmayı başardım. Üstüm kan revan olmuştu ama huzur içindeydim. Orada bulunmak ve insanların hayatını kurtarmaya vesile olmak mutluluk ve gurur vericiydi. 

İMAN SAHİBİ BİR GENÇLİK GELİYOR

Çelik, o mücadele sırasında bir hekimlik sınavı verdiğini belirterek, bir cerrah olmasının avantajıyla kanamaları kolayca kontrol altına alabildiğini söyledi. 

Yaralı sayısı arttıkça kanamalara turnike yapmak için kullanacak hiçbir şey kalmadığında vatandaşların atletini çıkarıp, vermeye başladığını aktaran Çelik, o fedakar anların asla unutulamayacağını dile getirdi.

Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın çağrısı olmasaydı köprünün insanlarla dolamayacağının altını çizerek, Köprüye vardığımızda halk tekbir sesleriyle orayı inletiyordu. Her atıştan sonra yine tekbir sesleri yükseliyordu. Sabah namazı saati geldiğinde yeşil alanın tamamı Türk bayraklarıyla çevrildi. İnsanlar toplandı ve dua etti, çok güzel bir manzaraydı. Bu oradan asla gitmeyeceklerinin işaretiydi. Sonra namaz kılanların olduğu yere de ateş açtılar. O gün orada mücadele eden gençler var oldukça hangi darbeci gelirse gelsin bu ülkeyi teslim alamayacaklar. Çok ciddi iman sahibi bir gençlik geliyor. Bu insanlar var oldukça bu ülkeye bir şey olmaz. ifadelerini kullandı.