ESKİŞEHİR`Lİ YAZAR ``RÜMEYSA BETÜL DOĞAN``

ESKİŞEHİR`Lİ YAZAR ``RÜMEYSA BETÜL DOĞAN``

Bu hafta Kültür Sanat bölümümüzde Eskişehir` de yaşayan yazarımız Rümeysa Betül Doğan ile ``iyilik ve şiir `` üzerine sohbet edasında bir roportaj gerçekleştirdik.

MUSTAFA BEDEN /EKİPHABER 

Bu hafta Kültür Sanat bölümümüzde  Eskişehir` de yaşayan yazarımız Rümeysa Betül DOĞAN  ile 
``iyilik ve şiir `` üzerine sohbet edasında bir roportaj gerçekleştirdik. 

 

M.B :Şiir sizin için ne ifade ediyor?

R. B. D: Şiir bence hayatın iyi ve kötü yanını göstermede bizler için bir rehber niteliğinde. Duyguların dışa vurumu bir nevi. Lakin bence söz çoğunlukla ?güzel?e dair olmalı.Hayatımızı şekillendiren Allah ayetlerinde, hz. Peygamber?in hayatında ve İslam ahlakında görünen ve vurgulanan mesaj her daim ?iyiye, güzele dair...? oluyor. Yani aslında İslam?ın bizlerden istediği bir nevi ?iyinin peşinde olmamız? gerektiği. Bu inancımızın en önemli dinamiği diye düşünüyorum. Ve hayata bu perspektiften bakmaya çalışan biri olarak da şiirin hayatımda ki yerini de bu bakış açısı oluşturuyor. Aslında yalnızca şiir de değil Edebiyatın, sanatın her alanı biz insanlığa bir katkı sağlamalı olumlu manada. Bu açıdan şiirin toplumsal yönü ağır basıyor benim için. Çünkü insan toplumsal sorunların merkezine indiğinde karşısında yine insanı buluyor. Ve söz konusu da genelde hayat oluyor. Hayat, toplum, insan bağlamında bakarsak; şiirin yeri de belirginleşiyor. Ve edebiyat yani şiir aslında ego tatmininden de öte bir sosyolojik katkıya dönüşüyor. Bir insan bir şiiri okuduğunda kendinden ve hayatından bir şeyler bulabildiği ölçüde seviyor ve benimsiyor o şiiri. Ve bizler ne kadar iyiye ve güzele dair şeyler etrafında birleşirsek bu toplumun ihyası oluyor aslında. Bu açıdan bence şiirin yeri zannettiğimizden de büyük ve mühim.

 

M.B : Ülkemizde edebiyat türleri arasında şiire karşı bir ilgi azlığı söz konusu. Bunu neye bağlıyorsunuz?

R.B.D: Arz talep meselesi açısından bakarsak şiir kitabı yayınlama oranı ve bilindik şair azlığı da söz konusu aslında. Mesela özellikle kadın şairler bir elin parmaklarını geçmiyor. İnsanlar şiirden ne kadar kaçtıkça, bu şiire verilen önemi de azaltıyor doğal olarak. Lakin aksine öyle değerli Türk şairlerimiz de var ki bir bakıma es geçilmemesi gereken bir alan. Ama kitap okuma oranı göz önüne alınırsa çoğunluk öykü ve roman da birleşiyor. Ama ben bu durumdan umutsuz değilim. Çünkü son zamanlar da kitap okuma oranlarında bir artış gözlemlenebilir. Ve özellikle de internet gibi teknolojilerin hayatımızda yerini göz önüne alırsak bence artık kitaplar gençler arasında popüler hale geliyor. Bunda yine sosyal medya faktörü etkili tabii ki. Bir örnek verecek olursam; gençler artık okuduğu kitapları yalnızca kitap paylaşımı için açtıkları

Sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar ve o kitapların tanıtımını yorumlar katarak yapıyorlar. Bu da doğal olarak kitaba olan ilgiyi arttırıyor. Bence bu yeni nesil adına çok sevindirici bir durum. Elbette yalnızca gençler değil belirli bir kitap okuma kültürü edinmiş kişilerinde bu tarz şeyler yapması kitap okumaya karşı olan ön yargıları kırıyor. Ve bu konuya şiir açısından bakarsak da bence kitap okumayla paralel olarak şiire de gereken önem bu süreçte verilecek ve hak ettiği yeri bulacak diye düşünüyorum.

M.B : Peki şiirin popüler dünyada yer alması ne ile ve nasıl sağlanabilir?

R.B.D.: Yukarda da belirttiğim gibi sosyal medyanın bu konu üzerinde ki etkisi çok önemli. Ve sosyal medyanın yanında televizyon dizileri programları bu anlamda şiiri daha önemli hale getirebilir. Mesela bir dönem Trt ekranlarında izlediğimiz Yedi Güzel Adam dizisi bu anlamda büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Özellikle orada konu edilen şairlerin tanıtılması kültürümüze dair izler taşıyan şiirlerinin okunması bence sadece edebiyat açısından düşünülmemeli; katkı bağlamında ele alırsak eğer bir yaşam tarzı sunulmuştu bizlere o dizi ile. İyiliğe, güzelliğe dair... Ve bu o kadar önemli bir şey ki. Bu aslında edebiyatın dönüştürücülüğü daha çok. Ve yine benim severek izlediğim Tutunamayanlar dizisinde de her ne kadar günümüz gerçekliği göz önüne alınarak ?başarısız şair? konsepti ile Lütfü isimli bir karakterin şiirin önemini ve güzelliklerini bizlere sunması da şiire karşı bakış açımızı değiştirecek düzeyde. Bu anlamda medya da ne kadar göz önünde olursa şiir yine zamanla hak ettiği noktaya gelecektir. Ve dediğim gibi bu konuda bence umutsuz değil aksine umutlu olunmalı

M. B: Konuyu ?iyilik ve güzellik açısından şiir ?olarak en baştan alacak olursak, toplumun iyilik anlamında güzel bir noktaya gelmesinin önemi nedir sizce?

R. B. D.:Bence toplumun iyi bir noktaya gelmesi insanın iyi bir noktada olmasıyla alakalı bir durum. Çünkü insan düzelirse toplum düzelir. Ve günümüzde ne yazık ki öyle üzücü durumlara maruz kalıyoruz ki. Bu bizleri derinden üzüyor. Hayvanlara yapılan işkenceler, kadınlara yapılan zulümler, cinayetler ve daha bir çok şey... Günlük hayatlarımızda ise bu durumlara sosyal medya sayesinde çok fazla maruz kalıyoruz. Ve bu durum bir çok açıdan hiç bir şekilde doğru değil. Çünkü meseleye sosyolojik ve psikolojik yönüyle bakarsak eğer; kötülükler göz önünde oldukça daha da artıyor. İnsanlar olumlu ve olumsuz etkileniyor. Ve kötülüklere dur denileceği yerde kendi ellerimizle çoğaltıyoruz. Peki hiç maruz kalmamak çözüm mü diyebilirsiniz. Belki çözüm değil gibi gözükse de aslında bir nevi çözüm. Çünkü domino etkisi gibi kötü bir olay diğerlerinin de habercisi oluyor. İnsanlar kötülüğü normalleştirdikçe hakikaten de o kötülük artık ?sıradan bir hale? geliyor. Ve bizlerin amacı ?güzel bakmak güzel görmek güzele çağırmak? olmadığı sürece ; kötülüklere maruz kalma oranımız artacak.

Bu açıdan bakarsak da yalnızca şiir değil edebiyatın, sanatın her alanı bizi ?iyiliğe çağırmak; kötülükten men etmek? olmalı. Bu göründüğünden çok daha önemli. Eğer gelecek kuşaklara daha güzel bir dünya bırakma gibi bir arzumuz varsa.

M.B :Peki değişmesi gereken şeylerin tabanında yatan şey edebiyat denebilir mi?

R. B. D. :  Bence kesinlikle edebiyat. Malcolm X?in çok sevdiğim bir sözü var?insanlar bir adamın bütün hayatının tek bir kitapla değişeceğinin farkında değiller.? Zorlu şartlar altında bir ömür süren ve ırkçılığın en hazin halini yaşayan Malcolm X ?in bu sözü aslında çoğu şeyi özetliyor. Hayata iz bırakan her insanın hayatında bir kitap aslında bir insan etkili. Ve Kuran-ı Kerim?in ilk emrinin ?oku? olması bu sebepten olsa gerek. İnsan okursa önce kendi değişir çünkü kendi değiştiğinde ?insan? değişmiş olacak ve bu durumda da doğal olarak toplum değişecektir. Ve bizlerin toplum olarak hata dünya olarak bence bir dönüşüme ihtiyacımız var fazlasıyla.

M.B : Güzel sohbetiniz ve bize ayırdınız vakit için teşekkür ederiz Rümeysa Hanım başarılarınız daim olsun..