İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk`te Enine Boyuna programında Hülya Hökenek moderatörlüğünde, Habertürk TV Programcısı Veyis Ateş, Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Habertürk yazarı Çetiner Çetin, gazeteci Mahmut Övür`ün sorularını yanıtladı.
Gündemle ilgili gelişmeleri değerlendiren İçişleri Bakanı Soylu, Çubuk`ta yaşananlarla ilgili olarak "Orada bir reaksiyon var, provokasyon yok" dedi. Soylu, geçmişten bugüne terörle mücadelede gelinen noktayı şöyle özetledi: "Bu ülkede KCK`nın caddelerde asayiş timi vardı. Kimlik soruyorlardı. Türkiye bugün kendi adına bir noktaya geldi. Şu şehit olan evlatlar orada sahaya basıyorlar, oradan buraya İzmir`e, Antalya`ya bir şey gelmiyor. Dün Türkiye`nin en önemli yerlerinden birinde kimi aldık biliyor musunuz? Biz kendimizden vazgeçmişiz".
İstanbul seçimleriyle ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: "İstanbul seçimleri çok tartışmalı bir seçim oldu. Yıllardan beri seçim takip ediyoruz. Bu seçimin içerisinde bulunduğu şartlar ve sonucu YSK`nın vereceği kararla bağlı değildir. Bu tartışma İstanbul seçmenin üzerinde her daim olacaktır."
Bakan Soylu, İstanbul seçimlerinde hile yapıldığını ifade ederek devamla şunları söyledi:
"Oy kullandırılırken yönlendirme yapılabilir. Size üç pusula yerine iki pusula verir. Seçmenin yüzde 25-30`u bunu farketmeden, siz de bilirsiniz ki ben her seçimde yanlış basmayayım diye heyecanlanırım. İnsanın giyimine, kuşamına, eğer o mahalledeysen görüşüne göre yapabilirsin. İlçe belediyelerinde bir şey yapamayacağın için büyükşehir pusulasanı vermiyorsun. Herkes sandık kurulu başkanına itibar eder. İkincisi, sandıklar açıldı, oylar tasnif edilirken burada hileler yapılabilir. Bu herkesin gözü önünde olabilir. Üç, oy okunurken çetele tutulur. İki kişi oturur, kontrollü olsun diye her partiye çizik atar. Kutuları işaretler. Diyelim ki AK Parti 200 aldı, CHP 120 aldı vs. Bu buradan sandık sonuç tutanağına geçer. Hile burada. Bu hileyi biz yemişiz."
Kamuoyunda yoğun tartışma konusu olan Rabia Naz vakası ile ilgili görüşlerini paylaşan Bakan Soylu, konuyla ilgili olarak ilk kez Habertürk`te açıklayacağını söyleyerek şunları anlattı: "Babasıyla kaç defa görüştüm. Birisi bana dedi ki, orada hatırlı bir kişi sayesinde bu çocuk öldü. Bu çocuğun ölümünü sizin emniyet teşkilatı dahil olmak üzere işbirliği yaparak o çocuğun ölümünü düşme olarak gösterildi. Ben müfettiş görevlendirdim. Hem mülkiye hem de polis müfettişi. Bunu ilk kez söylüyorum kamuoyunda. Defalarca gittiler. Vallahi bir şey bulamadık. Eğer öyle bir şey olsaydı hemen görevden alacaktım. Ortada adli tıp da dahil olmak üzere böyle bir şey bulamadık. Bulsak amenna ve saddakna!
Bakan Soylu`nun açıklamalarından satırbaşları:
HÜLYA HÖKENEK: Şehit cenazesinde CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve CHP`lilere yönelik saldırı oldu. Saldırılardan sonra sayın Bakan sizin de açıklamalarınız oldu. CHP`lilerin de açıklamaları oldu. CHP Grup Başkan vekili Engin Özkoç suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Sizin de bir açıklamanız oldu. CHP kanadına göre olayın organize olduğu yönde açıklamalar yapılıyor. CHP sizin şahsınız hakkında suç duyurusunda bulundu. Gelişmeleri anlatabilir misiniz?SÜLEYMAN SOYLU: Memleketin hangi köşesinde bir olay olursa ben insani olarak buna üzülürüm. Tabii herkesin kendi mesleğine ait refleksleri var. Yaklaşık 2,4 yıldır sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle İçişleri Bakanı olarak görevlendirildim. Gece 3,5`tan önce yatmadım. Mantığım `ben herkesi uyutuyum sonra yatayım` şeklindeydi. Sabah kalktığımda ilk baktığım günlük trafik raporudur. Kaç kişinin öldüğüne bakıyorum, kazaların nerede olduğuna bakıyorum. Bir taraftan bu, bir taraftan göçmen meselesinde ne yaptığımız. Diğer taraftan dün İstanbul`da yaşadığımız, kadına şiddetten tutun, cinsel tacize kadar her mesele. Benim bulunduğum yer duyarlı olursanız, eğer sadece bir iş sevdalısı değil aynı zamanda meselelerin çözümüne yönelik duyarlı olursanız yapabileceğiniz bir yerdir. Burası iğneli fıçıdır. İçişleri Bakanlığı birçok insanın FETÖ münasebetiyle işinden ayrılmasına vesile oldu. PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Birçok sivil toplum örgütünü PKK ile işbirliğinde olduğu için kapattık. Bir taraftan Türkiye`nin hırsızlığı azalmasıyla ilgili bir taraftan uyuşturucu ile mücadele yapıyorsunuz. İçişleri Bakanlığım döneminde 40 bine yakın uyuşturucu satıcısı hapse girdi.
BİZİM İKİ ŞAPKAMIZ VAR: DEVLET GÖREVİ VE SİYASETÇİLİK
Okullardaki güvenlik, insanların evden işe gitmesi, haftasonu futbol müsabakaları sizin işiniz. Bütün bunlarla ciddi konsantrasyon ortaya koymalısınız. İşinizi yaptıktan sonra tevekkül etmelisiniz, `Allah yardımcı ol` diye. Birçok şehit cenazesine gidiyoruz. Çok şehit ailesiyle karşı karşıya kalan, gazilerimizle karşı karşıya kalan insanlardan birisiyim. Şehit cenazesinde reaksiyon olabilir. Esnafa girdiğinizde de bir reaksiyonla karşılaşabilirsiniz. Kimin ayağına bastığını bilmiyoruz ki? İçeriye selamün aleyküm diyor giriyorsunuz, belki FETÖ`den atılmış birisiyiz. Bir taraftan devletin verdiği görevi bir taraftan siyaset şapkasıyla yürütmek zorundayız.
VEYİS ATEŞ: Karşılaştınız mı efendim?
SOYLU: Çok. Senin burada işin yok dedi, peki eyvallah dedik. Sizden negatif enerji aldığınızı anlamak durumdasınız. Allah rahmet eylesin Yıldırım Aktuna, sağlık bakanıydı. `Bazı tipler vardır sana yan bakar, onlara bulaşmadan gidiver` demişti. Burada Çubuk`ta 4 tane şehit vermişiz. İklime bakmak lazım. Her seçim sonrası kendine ait bir tortu bırakır. Büyük mücadeleden geçiyorsunuz. Kazananlar, kaybedenler var. El sıkışacaklmar mı, sıkışmayacaklar mı? Ama bir başka şey var. Türkiye`de ilk kez bloklar son 2 seçimdir bu kadar net.
"BEN YANGIN SÖNDÜRÜCÜ DEĞİLİM, HER ŞEYİ DÜŞÜNÜYORUM"
Çubuk olayını tam da bunun üzerinden düşünmek lazım. Rahmetli Demirel`e, Ecevit`e başka siyasetçilere Mesut Yılmaz`a da oldu. Birçok siyasetçi, bakan, milletvekili, belediye başkanı düzeyde oldu. Tabii bunu normalleştirmez. Burada şehit cenazesi var. Öncelikle sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı. Ben de hassasiyeti gösteririm. Gittiğimiz yer şehit cenazesiyse orayı rahatsız etmememiz lazım. Ben beş altı kez bu hassasiyetin içerisinde oldum, gitsem mi, gitmesem mi. `Başınız sağolsun` diyoruz, `Bu son olsun` diyorlar sert bir şekilde. Ne diyebilirim ki, buradaki duyguların bir kısmı kontrol edilebilir, bir kısmı kontrol edilemez. CHP`nin burada seçim öncesi, 24 Haziran`da da çok açık bir şekilde HDP ile siyasal ilişkisi olduğu net belli. Bu çocuklar Çukurca`da sınırlarımızı korumak üzere oradaydılar ve PKK bunları şehit etti. İçişleri Bakanı olarak `gitmesin kardeşim` demeyi kendime yediremem.
SEVİLAY YILMAN: CHP`lilerin şehit cenazelerine alınmasın diye talimat versin, dediniz.
SOYLU: Tam da bu iş için söyledim. Ben itfaiyeci değilim. Benim görevim sadece bulunduğum yerde sabahtan akşama kadar bir görevi ifa etmek değil. Ben yazı memuru değilim. Ben bütün hepsini düşünmek zorundayım. 24 Haziran`da her CHP`li, Kılıçdaroğlu ve takımı şunu söylemedi mi, `Bir oyunuzu CHP`ye bir oyunuzu HDP`ye verin` dedi. Ben bu tabloyu gördüm. Ben 3,5 yıl İstanbul il başkanlığını yaptım. Bunların, il başkanlarının, şehit cenazelerine, protokol olarak girmemeleri gerektiğini valilere tedbir olarak söyledim. Daha sonra Hande Fırat sordu, `iklim yumuşadı istedikleri yere gidebilirler` dedim. CHP-HDP işbirliğini hem siyaseten onaylamadığımı hem de bu tedbiri almak zorunda olduğumu söyledim. Geçen İmamoğlu ile ilgili aynı şeyi söyledim. Beşiktaş maçına gitti. Sayın Cumhurbaşkanımıza oralarda hakaret edildi. Fenerbahçe maçını izlerken, istihbaratım bana şunu söyledi; sosyal medyada bu FETÖ`cünün burada ne işi var dediler, mazbata meselesini gündeme getirdiler. Ben de sayın Ali Koça`a `burada bir problem olabilir. Siz ev sahibisiniz` dedim.
Bu tip olayların bir şekilde kendine ait iyi yönetilmesini temin edebilmek için. HDP`nin Ankara`da yaptığı kongreye ben müdahale ettim. Neden? Bir güvenlik temini için müdahale ettim. Onların bilgisi dahilinde. İşin bir arka perdesi var. Ben bunun iklimini İçişleri Bakanı olarak düşünmek zorundayım. Bir cinsel taciz söz konusuysa orada yakalanan kişinin ilçede karakola alınmamasına kadar müdahale etmek zorundayım. O ilçede o kişi karakola alınırsa insanlar oraya yıkılır ve toplumsal hadise meydana gelir. Bu tip toplumsal olayların tamamında devreye girerim. Ankara`daki cenazede girdiğim gibi. Aysel Tuğluk olayında olduğu gibi. Kalktım oraya gittim. Bir İçişleri Bakanı nasıl mezarlığa gider? Anında müdahale edemezsiniz, toplumsal olaylar beklemediğiniz noktaya itilir. Ali Koç`a `rica ederseniz, böyle bir mesele olduğunu` dedi. O da dedi ki, `Sizin isminizi verebilir miyim` dedi. Ben de `memnuniyetle` dedim. `Benim sizden istirhamım bir daha rica edin` dedim. `Bakan beni arasın` demiş. Ben de Ali Koç`a, `Üzerimizdeki sorumluluğu attık, tedbirlerinizi siz de biz de arttıralım` dedim.
"HDP PKK`NIN SİYASİ KOLUDUR! PKK A DEMEDEN HDP A DİYEMEZ"
SEVİLAY YILMAN: Buradaki olay kollektif. Mesut Yılmaz`a, Süleyman Demirel`e, Taner Yıldız`a atılan yumruk gibi.
SOYLU: Ben her olayın iklimi ayrıdır dedim.
YILMAN: Evin etrafındaki o kollektif öfke ve içeride ana muhalefet liderinin deliler gibi öldürülme, linç edilme isteği. Allah korusun iyi ki Hulusi Bey oradaydı. İyi ki emniyet müdürleri devreye girdi. Allah korudu. O insanlar o öfkeye nasıl o hale getirildiler. Siyasetçi olarak söylemleriniz, ifadeleriniz, CHP`lilerin HDP ve dolayısıyla PKK ile işbirliği, terörden CHP`den sorumlu olduğu söylemleriniz etkili olduğunu düşünüyor musunuz? Fazla ileri gittik, siyasete fazla kaptırdık kendimizi diyor musunuz?
ÇETİNER ÇETİN: Seçim süresince bir bloklaşma oluştu. Büyük kentlerde HDP seçmeninin CHP ve İYİ Parti`ye oy kullandığını gördük. Sert söylemler geldi. CHP`den de geçmişte Habur`da çözüm sürecine dönük söylemleri var. Bundan FETÖ ve PKK faydalanıyor. Nasıl bir çıkış yolu bulacağız?
SOYLU: Biz devleti idare ediyoruz, ülkeyi yönetiyoruz. Elimizde hem yaptığımız işin sonuçlarına yönelik, hem etrafımızdaki coğrafyaya yönelik hem bilgilerimiz var hem sonuçlarımız var. Biz ana muhalefet partisi değiliz. İnsanlar toleranslı olmalı tabii. Kemal Kılıçdaroğlu hemen oradan sonra kendisini protesto edenlere, kendisine Artvin`de saldıranlarla iş tuttu, şu anda Apo`nun tecridini bitirmek için eylem yapanlara bizim tolerans göstermemizi istiyorsunuz. Hepimizin evlatları var. HDP, PKK`nın siyasi koludur. PKK a demeden HDP a diyemez.
"MANTAR TABANCASI PATLASA İÇİŞLERİ BAKANI OLARAK ÜZÜLÜRÜM"
Ben siyasetin hesabını yapsaydım daha farklı bir noktaya giderdik. Bir terör örgütüne karşı bir ülkeyi muhafaza etmenin hesabını yapıyoruz. Terörle mücadele tarihinde ilk kez bu noktaya geldik. Sizin söylediğiniz öfke bu seçimin hemen akabinde oluşan ve seçimle beraber enerji boşalmıştır, o enerjinin üzerinde tepinmemek lazımdır. Sayın Cumhurbaşkanımız ne dedi, `kızgın demiri soğutma günüdür` dedi. Ben bu olayın olmasıyla ilgili üzüldüğümü söyledim. İki taraftan üzülüyorum. Mantar tabancası patlasa ben İçişleri Bakanı olarak üzülürüm.
"BİR TEK HDP`LİDEN PKK`YA REDDİYE DUYULDU MU?"
Ben bugün varım, yarın yokum. İmamoğlu`nun söylediği şudur, `Selahattin Demirtaş`ın siyaset çizgisini beğeniyorum. O kadar uzlaşmacı,barışçı bir çizgi ortaya koydu` dedi. Bu millet geçmişteki olayları unuttu mu? Türkiye bir tehditle karşı karşıya olduğunu söylemek zorundayım. Bu Türk siyasi tarihinde bir kırılmadır. Aynı hatayı SHP yaptı. SHP`nin bitişi bundan. Aynı şekilde halk CHP`yi affetmez.
MAHMUT ÖVÜR: Bu bloklarda şöyle bir sorun var. PKK ile ilişkili bir parti var CHP de onu makulleştiriyor. HDP legal parti ve Meclis`te. Bunu siyasetin çözmesi gerekmiyor mu? Madem ki `kızgın demiri soğutmak` söylemi belki de fırsat olur.
SOYLU: Adam terörist, elinde silah var, iddiası var, uyuşturucu, insan kaçakçılığı silahı yapıyor. Milyonlarca dolar topluyor. Bununla beraber nasıl bir siyasal uzlaşma içerisine gireceksiniz. Doğu ve Güneydoğu`da CHP yok biz varız. Biz eklektik değiliz. Orada tam da organik bir şekilde varız. GÜneydoğu Anadolu`nun siyasetini CHP temsil edebiliyor mu? Çok gelişmiş dediğimiz Avrupa bu siyasete ne diyor? Neden kapandı Batasuna? Bir tek HDP`liden bugüne kadar PKK`ya ait bir reddiye kimse duydu mu?