Hatırlanacağı gibi Yeni Zelanda`nın Christchurch kentinde ırkçı bir katil, Cuma namazı kılan Müslümanlara saldırmış, iki camide yaşanan silahlı saldırılarda 50 kişi hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Yeni Zelanda Başbakanı Ardern`in başörtüsüyle taziye ziyaretine gitmiş ve Yeni Zelanda parlamentosuna gelen bir imam Kur`an okumuştu.
Habertürk yazarı Mehmet Akif Ersoy, Sri Lanka`da yaşanan kanlı saldırı yorumladı ve saldırının Yeni Zelanda`daki saldırıyla ilişkilendirilebileceği bir dönemde olduğumuzu söyledi.
Mehmet Akif Ersoy`un yorumları şu şekilde:
"Meseleye her şeyden önce, daha önce Yeni Zelanda`da sorduğumuz `Buna Hristiyan terörü diyecek miyiz?` sorusuna benzer bir soruyla başlamamız gerekiyor. Elbette demeyeceğiz. `Terörün dini olmaz` cümlesini kurmak zorunda olduğumuz bir saldırı. Radikalizmin dinle ilişkilendirilmesi bizim coğrafyamız ve Asya Pasifik`te farklı kurgulara hizmet eden bir durum.
Bu saldırının Yeni Zelanda`yla ilişkilendirileceği bir dönemdeyiz. Orada camileri hedef alan ırkçı bir saldırı vardı. Bu saldırıdan sonra Sri Lanka`da kiliselerin hedef alınması nmanidar. Bir takım bölgesel hesaplara da bakmalıyız. Örneğin Hindistan medyasına baktığımız zaman saldırganların Pakistan uyruklu oldukları iddiası üzerinden saldırıların pazarlanmaya çalışıldığı görülebilir.
Bu saldırıyı da İslam ülkeleri başta olmak üzere tüm insanların Yeni Zelanda`da olduğu gibi kınaması ve terörle arasına mesafe koyması gerektiğini bir kez daha anlıyoruz. Terörün dini, mezhebi, etnisitesi olmaz. Terör artık, bütün dinlerin ve etnik unsurların karşısında durması gereken, bir takım egemenlerin enstrümanı haline geldi.
Bu bölgede özellikle ciddi bir selefileştirme politikası izleniyor. Bu bölgedeki Müslümanların radikalleştirildiğine yönelik uzun süredir konuşulan iddialar var. Burada Suudi Arabistan`dan gelen ekolün etkisi yadsınamaz.
Sri Lanka nüfusunun yüzde 70`i Budist ve Hristiyanlar azınlıklar Sri Lanka`da. Ancak kuvvetli, birbirini tutan bir azınlık grup. Son dönemde Asya Pasifik`te her dinden insanın bir miktar daha radikalleştiğini görüyoruz. Bu saldırıların ardından camilere yönelik bazı saldırılar da görebiliriz. Buna dair önlemler alınması gerekiyor.
Saldırıların Sri Lanka`da 2009`da sona eren iç savaşla ve Tamil Gerilları`yla hiçbir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Bu saldırı bir şeyle birlikte okunacaksa Yeni Zelanda saldırısı ile birlikte okunacaktır. Yeni Zelanda`daki Hristiyan terörü değildi, DEAŞ`ın yaptığı Müslüman terörü değildi, bu da Müslüman terörü olmayacak. Biz dinleri ve terörü yan yana getirmeyeceğiz demeliyiz."
Dünya geçtiğimiz ay Yeni Zelanda`da Müslümanları hedef alan cami saldırısının ardından, şimdi de Sri Lanka`da bir Paskalya günü kilise ve otelleri hedef alan saldırılarla sarsıldı.
Cuma namazında katledilen Müslümanların ardından şimdi de bir Güney Asya ülkesinde Paskalya ayinine katılan Hristiyanlar hedef alındı. Saldırıları henüz üstlenen bir grup olmasa da, yüzlerce kişinin ölmesine veya yaralanmasına neden olan sekiz ayrı saldırıların hassas bölgelerde dinler arası gerilimi arttırmayı hedefleyen bir kimlikte olduğu aşikar.
1983-2009 arasında yaşanan etnik temeldeki iç savaşın hatıralarının halen taze olduğu Sri Lanka`da 22 milyon kişi yaşıyor ve bunların yüzde 70`i Budist. Ülkenin yüzde 10`u oluşturan Müslümanlar ve yüzde 8`ini oluşturan Hristiyanlar, Sri Lanka`da azınlık durumunda olsalar da, saldırılar azınlık gruplarının radikalleşmesi ile ülkedeki fay hatlarının keskinleşmesine hizmet etme potansiyeli taşıyor ve din ile terör kelimelerini bir kez daha yan yana getiriyor. Tıpkı Yeni Zelanda`daki gibi...