ZİYA SELÇUK`TAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

ZİYA SELÇUK`TAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Milli Eğitim Bakanı Prof.Dr. Ziya Selçuk, Habertürk ekranlarında düzenlenen canlı yayında Veyis Ateş`in sorularını yanıtladı. Selçuk atanamayan öğretmenlere dair, "Ekonominin gidişatına göre bu yıl kaç kadro ilan edebiliriz, bunun hesabını Hazine ve Maliy

"DERGİ ÇIKARTIP EĞİTİM GÖRÜŞLERİMİZİ YAZDIK"

Bakan Selçuk, "Fakültedeyken bir dergi çıkarttık. Ankara`da oklavalar aldık, tekstil makinesi yaptık. İki nüsha dergi bastık. Eğitim görüşlerimizi yazdık. Akademiye geçtiğimde daha olgunlaşmaya başladı. Benim eğitimle ilişkim daha çok felsefeden gelen bir ilişki. İnsanın dışarıdan içeri bir eğitime karşı oluş. Her çocuğun müfredatı kendi içerisinde saklıdır. Terbiyenin Arapça`ya, Osmanlıca`ya nasıl geldiği bütün bunlarla ilgilendiğimizde eğitimle ilgili önce dili, kavramı değiştirmek lazım. Dil kur, düşünce kur, bunları göstergeye dönüştür." dedi.

"ÖĞRETMEN KALBİNDEN KONUŞMALI"

Bakan Selçuk şunları kaydetti:

"Bir öğretmende şefkat ve merhamet çok önemli. Çocuğa bilgi vermek bir taraftan zehirlemek anlamına da geliyor. Öğretmen sadece beyninden konuşursa çocuk bunu almıyor, kalbinden konuşmalı. Önce duygu bağı oluşmalı. Öğretmenlik kişinin öğrenme serüvenidir, olgunlaşma yolculuğudur. `Ben çocuğa bir şey aktarıyorum` deyince öğretmenlik burada bitiyor. Şefkat ve merhamet olmalı. Terbiye aslında kadınların çok doğal olarak başarabildiği bir unsur, erkeklerin ise öğrenerek başarabildiği bir şey."

"BİZİM EKSİKLİĞİMİZ YAPISAL"

Bakan Ziya Selçuk, "Bizim teknoloji eksikliğimiz yok. Bizim eksikliğimiz yapısal eksiklikler. Öğretmenlik meslek olarak oturtulmalı, okullar arasındaki eşitsizlik giderilmeli. Müfredatın daha kişiselleşmesi. Bunu mümkün oldukça kişiselleştirmeliyiz. Eğitim mahiyeti bozulursa teknoloji burada zarar verir." diye konuştu. 

 

"TIR ŞOFÖRÜ OLMAK İSTİYORDUM"

Küçükken TIR şoförü olmayı hayal ettiğinden bahseden Bakan Selçuk, "Babam minibüs şoförüydü. Elime yabancı bir dergi geçti. TIR dergisiydi. Bana sınıf atlama olarak gelirdi, babayı geçeceğiz... O dolmuşçuysa ben TIR`cı olacağım diye. 8-9 yaşında zaman zaman doktorluk, öğretmenlik gibi meslek hayallerimim oldu." dedi.

"15 YAŞIMA KADAR KİTAP OKUMADIM"

"Ben 15 yaşıma kadar hiç kitap okumadım." diyen Bakan Selçuk, "Çok özendiğim bir öğretmenim vardı. Onun ses tonuyla konuşmaya çalışırdım. Fakülte son sınıftayken bir kitap okuma açığım vardı. Aşırı bir okuma dönemi başladı. Bütün sahafları gezdim. Sanki yıllardır o okumamışlığın getirdiği bir açlık vardı. Öğretmenliği bir bilgi transferi değil, hayat yolculuğu olarak algılamaya başladım" ifadesini kullandı.

 

24 Kasım öğretmenler günü kapsamında Milli Eğitim Bakanı Prof.Dr. Ziya Selçuk, Habertürk ekranlarında Veyis Ateş`in konuğu oldu. Programda, Batman`daki terör saldırısında şehit olan öğretmen Şenay Aybüke Yalçın`ın arkadaşlarının yer aldığı müzik grubu, "Pencereden Kuş Uçtu", "Magusa Limanı", "Suya Gider Allı Gelin", "Gönül Dağı" ve "Edremit`in Gelini" türkülerini seslendirdi.

Aybüke öğretmenin "Magusa Limanı" türküsünü söylediği videonun da gösterildiği programda, şehit olan 150`ye yakın öğretmenin ismi ekranlara yansıtıldı.

Hababam Sınıfı Müzesi`nden düzenlenen canlı yayında Veyis Ateş sordu, Bakan Ziya Selçuk yanıtladı.

"İLKOKUL 2. SINIFTA İKİ AY KİMSE VARLIĞIMI HİSSETMEDİ"

Ziya Selçuk, öğrencilik yıllarına ilişkin, "24 Kasım Öğretmenlik Günü`nü kutlamak isterim. Söyleyeceklerimin öğrencilere nasıl yansıyacağı konusunda endişelerim var. Disiplinli, çalışkan öğrenci değildim. Beni model almasınlar, ya da alsınlar. Benim çocukluğuö Ankara`nın bir köyünde başladı. 4.5 yaşında ilkokul bire başladım. Toplam 17 gün okula gitmişim, sonra kaçmışım. O bir yıl ailem köyden Ankara`ya göçmüştü. Babaannem, `Ben şehirde yaşayamam` dedi ve ben onunla kaldım. Otobüsün koltuğuna saklanarak defalarca kaçıp Ankara`ya gitmiştim. Her seferinde Ankara`da kaybolurdum ve beni polis bulup götürürdü. O süreçte ilkokul birde alfabeyi öğrenmem söz konusu olmadı. Babam Ankara`daki okula götürdüğünde müdür `ikinci sınıftan başlayacak` dedi. İkinci sınıftan başlamam kararı alındı. Çektiğim çizginin üstüne iki nokta koyuyordum. O bizim öyle ki ineğe benziyordu. Hocam kızardı. Kimse benim sınıftaki varlığımı hissetmiyordu. İlkokul 2. sınıfta iki ay kimse varlığımı hissetmedi." dedi.

"UZUN ZAMAN OKULA GİDER GİBİ EVDEN ÇIKTIM AMA GİTMEDİM"

Ziya Selçuk, "Bir öğretmenim sayesinde ben okula girdim, hep bana destek oldu. Ben çok nadiren konuşan bir çocuktum. Fakültede 4 yıl boyunca bir kez parmak kaldırıp konuşmuş biri değilim. Ben aslında ilkokulu sevdim. İlk iki senesi hariç, sevdim. Ortaokulu sevdim. Sınıfın en kısa boylusuydum, sınıftakilerden iki yaş küçüktüm. Lisede terör dönemi sürekli okulda olaylar var. Bazı konuları hiç anlamıyordum. Anlamsızlık beni rahatsız etmeye başladı. Ben okula gidiyormuş gibi sürekli okuldan kaçtım. Sabah okula gidiyor gibi evden çıktım, ama okula gitmedim. Ara tatil olunca ailemin haberi oldu. Okumamaya karar verdim. Babamın nazik bir müdahalesiyle okula tekrar devam ettim. " ifadesini kullandı.