1071`de Muş`un Malazgirt bölgesinde bir tarih yazılmıştı. Zulüm ve baskılarla dünyaya hükmetmeye çalışan Roma, cesur ve merhametli bir komutanın önünde diz çökmüştü. Sultan Alparslan, Malazgirt`te İslam adına çıktığı meydanda Anadolu`nun kapılarını İslama ve Türklere açmıştı. Bu tarihten sonra tarih, Türklerin İslam adıan elde ettiği zaferlere şahit olacaktı.
İşte o savaşın yapıldığı gün cesur komutan Sultan Alparslan, askerlerine Allah`a tam tevekkül ettiğini ve bu yola şehit olmak adına çıktığını haykırmıştı.
Sultan Alparslan, din alimlerinin de tavsiyesiyle muharebeyi Cuma günü yapmaya karar verdi. Ordusuyla birlikte Namaz kıldı ve dua etti ;
Alparslan`ın duası
?Ya Rabbi! Sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda cihad ediyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir. Bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret.?
Ve sonrasında askerlerine dönerek tarihe geçen o muhteşem konuşmasını gerçekleştirdi:
Askerlerine seslendi
?Burada Allahü tealadan başka bir sultan yoktur. Emir ve kader O?nun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte cihad etmekte veya benden ayrılmakta serbestsiniz. ?
Selçuklu ordusu, sadakat nidalarıyla Sultan Alparslan?a bağlılıklarını haykırdılar. Sultan Alparslan, Beyaz kefen elbisesini giyerek atının kuyruğunu bağladı ve eline er silahı olan Gürzü alıp askerlerine şöyle hitap etti ;
?Askerlerim! Şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. Ozaman ruhum göklere çıkacaktır. Benden sonra oğlum Melikşah?ı tahta çıkarın ve ona bağlı kalın. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir.?
Alparslanı kefeni giyip şehitliği kabullenmiş vakur haliyle gören Selçuklu ordusu ağlayıp helalleşerek savaş düzeni aldı ve Cuma namazından hemen sonra ilk çarpışma başladı.
Hilal taktiği ile gelen zafer
Alparslan Turan taktiğini fevkalade şekilde uygulamaya başladı. Bozkır savaşlarındaki gibi Hilal şeklinde dizilen Selçuklu ordusu düşman üzerine hücum edip ilk vuruşları yaptıktan sonra yavaş yavaş geri çekilerek geriye doğru ok atabilen yetenekli süvarilerin ok atışlarıyla Roma ordusuna kayıplar verdirmeye başladılar. Selçuklu ordusunun İlk mukavemetten sonra geri çekilmesini başarısızlık olarak gören Romen Diyojen, geri çekilen Selçukluların peşinden sürek avı yapar gibi kontrolsüzce ilerlemeye başlamıştı. Bu esna da Peçenek ve Uz?lar savaştan iki saat sonra planladıkları gibi saf değiştirip Selçuklu ordusu saflarına katıldılar. Bunun yanında Roma ile mezhep ayrılığı yaşayan ve Diyojen?in Ermeni Prensliği üzerinde uyguladığı katliamlarla itaat altına aldığı Ermeni güçleri savaş meydanından çekildiler. Diyojen, Sultan Alparslan?ın uyguladığı Turan taktiğinin farkına varınca ağır kayıplar alan ordusunu geri çekmek zorunda kaldı. Savaş Diyojen?in planladığı gibi ilerlemiyordu. Önce Peçenek ve Uz?lar karşı safa geçmiş, sonra Ermeniler savaş meydanından çekilmişti. Üstelik Alparslanın uyguladığı Turan taktiği de orduya büyük kayıplar verdirmişti. Üstelik Savaş meydanında Türklerin Gürz ve Ok atışlarından etkilenen Roma askerleri teslim olmaya can atıyorlardı.