Türkiye 24 Haziran`da yapılan 27. dönem milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini geride bıraktı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Recep Tayyip Erdoğan ilk turda kazanırken, gözler artık yeni kabineye çevrildi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk kabinesinin önümüzdeki günlerde açıklanması beklenirken, şüphesiz ki en kilit bakanlıklardan birisi Dışişleri Bakanlığı olacak.
Bakanlık sayısında azalmaya gidilmesiyle birlikte Avrupa Birliği Bakanlığı`nı da bünyesine katacak Dışişleri Bakanlığı`nda bakanlık koltuğuna kimin oturacağı henüz bilinmiyor. 2014`ten bu yana bakanlık koltuğunda oturan ancak bu seçimlerde milletvekili seçilen Mevlüt Çavuşoğlu`nun yeniden Dışişleri Bakanı olup olmayacağı belirsizliğini koruyor.
Dışişleri Bakanlığı koltuğuna kim oturursa otursun, son yıllarda dış politikada aktif bir çizgi izleyen Türkiye`nin önümüzdeki süreçte de benzer bir politika izlemesi bekleniyor. Küresel ve bölgesel birçok ihtilaflı konunun yaşandığı günümüz dünyasında Türkiye`nin yeni dışişleri bakanı halen devam eden veya önümüzdeki süreçte gündeme gelmesi beklenen birçok önemli konuya çözüm getirmesi gerekecek.
İşte önümüzdeki dönemde Türkiye dış politikasını şekillendirecek 5 sıcak dosya!
Uzun süredir Türk-Amerikan ilişkilerinin merkezindeki konulardan biri olan Suriye`nin kuzeyinde yaşanan gelişmelerle ilgili son olarak iki ülke Münbiç konusunda uzlaşmaya vardı ve belirlenen yol haritası uygulanmaya başladı.
Bakan Çavuşoğlu`nun açıklamalarına göre, Münbiç`te uygulanan YPG`nin silahlarını bırakarak geri çekilmesi konusu Fırat`ın doğusunda kalan bölgelerde de uygulanacak. Ancak bu bölgelerdeki uygulamanın nasıl gelişeceği henüz belirsizliğini koruyor.
Muhtemelen yeni dönemde Dışişleri Bakanlığı`nın öncelikli gündem konularından biri, Türkiye`nin güney sınırının terörden temizlenmesi ve bu bölgede yaşanan gelişmeler olacak.
Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bir süredir soğuk rüzgarlar estiği gerçeği sır değil. Brüksel ile Ankara arasında dönem dönem gerilen ilişkiler, göç ve terörle mücadele gibi ana başlıklar üzerinden devam ediyor.
Ancak Avrupa Birliği`nin son olarak Türkiye`nin AB`den uzaklaştığı ve yeni fasıl açılmayacağı yönündeki açıklamasına, Dışişleri`nden gelen AB politikalarının `iki yüzlü ve tutarsız` olduğu yönündeki yanıt ikili ilişkilerin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Zira yeni dönemde Avrupa Birliği Bakanlığı`nın kapatılarak Dışişleri Bakanlığı bünyesine alınması da ilişkilerdeki gerilemeyi yansıtan bir diğer işaret olarak ele alınabilir.
Yeni dönemde Brüksel-Ankara ilişkilerinin tonunu Mart 2016`da yapılan mülteci anlaşmasında yer alan 3+3 milyar euroluk yardım paketinin ikinci kısmı ve vize serbestisi konuları belirleyecek gibi görünüyor. Yeni dışişleri bakanının masasında bulacağı bir diğer sıcak dosyanın içeriği de AB ile yıpranan ilişkilere verilecek yön konusunda olacak.
Suriye`nin kuzeyinde terör örgütleri YPG ve DEAŞ`a karşı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları`nı düzenleyen Ankara yönetimi, Fırat`ın doğusunun yanı sıra Irak`ın kuzeyinin de terör örgütünde temizlenmesi konusunda adımlar atıyor.
Yeni dönemde özellikle Sincar ve Kandil`e yönelik düzenlenmesi muhtemel askeri operasyonlar Dışişleri Bakanlığı`nın Bağdat, Tahran ve bölgede etkili olan Washington yönetimleriyle yürüteceği diplomatik temasları da beraberinde getirebilir.
ABD-Türkiye-Rusya üçgeninde en sıcak konulardan biri şüphesiz S-400 hava savunma sistemleri ve F-35 savaş uçaklarının teslimatı. Ankara, hem S-400 füzelerine hem de F-35 savaş uçaklarına aynı anda sahip olmak istiyor ve temaslarını bu yönde sürdürüyor.
Ancak Washington`dan yükselen sesler, Türkiye`nin bu çabasını destekler nitelikte değil. ABD Kongresi`nin Türkiye`ye silah satışını engellemeyi de öngören yasa tasarısı ilk iki F-35`in teslimatını durduramadı ancak bundan sonrası için gelişmelerin ne yönde seyredeceği henüz belirsizliğini koruyor.
Diğer yandan ABD yönetiminden birçok isim, Türkiye`nin S-400 hava savunma sistemlerini satın almasının ABD yasalarına göre yaptırım nedeni olduğuna dikkat çekiyor.
Yeni dönemde hem S-400 füzelerinin hem de F-35 savaş uçaklarının teslim alınmasının dış politika gündemini uzunca süre meşgul etmesi beklenebilir.
Geçtiğimiz yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi arasında yapılan barış ve birleşme görüşmeleri bir kez daha başarısızlıkla sonuçlandı. Yakın gelecekte tarafların tekrar masaya oturmasına beklenmiyor ancak Türkiye`nin Kıbrıs gündemini son dönemde adanın çevresinde yapılan doğalgaz sondaj çalışmaları meşgul ediyor.
Son olarak Başbakan Yıldırım`ın konuyla ilgili Yunanistan Başbakanı Çipras ile yaptığı görüşmede adadaki soruna siyasi çözüm bulunmadan hidrokarbon araştırmasının `olağanüstü olumsuz sonuçlar` doğuracağını vurgulaması, Ankara`nın konuyla ilgili yaklaşımının ciddiyetini de gözler önüne seriyor.
Kaynak; Habertürk.com
Barış KAYGUSUZ