Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, düzenlediği basın toplantısında, 2017 yılına ilişkin çay alım ve satımı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Geçen yıl üreticilerden 525 bin ton yaş çay aldıklarını açıklayan Sütlüoğlu, dekara 400 kilogram kota uygulaması ile üreticilerin taban fiyat altına çay satmadığını belirterek, uygulama ile çayda altın döneminin yaşandığını söyledi. Beyaz çayda yüzde 63 artışla geçen yıl 834 kilogram üretim gerçekleştirdiklerini ifade eden Sütlüoğlu, stoklarında ise şu an 84 bin ton dolayında kuru çay bulunduğunu ifade etti.
`110 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ`
Üretici ödemelerini zamanında gerçekleştirdiklerini ifade eden Sütlüoğlu, "Geçen yıl üreticilerimize 1 milyar 75 milyon liralık ödeme yaptık. 2017 yılı sonu itibariyle 106 bin ton kuru çay satışı gerçekleştirdik. Yeni markamız olan, bizi gençlerle ve çocuklarla buluşturan soğuk çay markamız Didi, 113.5 milyon litre satıldı. Bunun 8 milyon litresi ise ihracattır. Çok hızlı bir şekilde soğuk çay satışlarımız arttı. Didi piyasayı düzenleyen lider bir üründür. Yurt dışında çok rahat satılıyor. Didi, kuru çay satışlarımızın önünü de açıyor. 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bunların 38`i Avrupa, 35`i Afrika, 15`i Asya, 12`si Ortadoğu, 10`u da ABD ve diğer ülkelerdir. Irak şu an için yeni pazarımızdır" dedi.
`ORGANİK ÇAY TARIMINA GEÇİŞTE GECİKMEK ÇOK YANLIŞ`
Organik çay tarımına ilişkin de konuşan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çaykur, RTEÜ Ziraat Fakültesi, Ziraat Odaları, Mühendisler Odası ve ilgili kooperatiflerin işin içinde olduğu 22 firmanın organik gübrelerinin fiilen denemesinin yapıldığını hatırlatan Sütlüoğlu, şunları söyledi:
"İlmi bir şekilde, sahilde, orta ve üst kesimde değişik toprak ve iklim şartlarına sahip olan yerlerde deneme yaptık. Bu denemelerde 2-3 gübrenin kimyasal gübreye eşdeğer, hatta bazısı biraz daha üzerinde çok iyi sonuçlar verdiğini gördük. Bu şekilde yolumuza devam ediyoruz. Arzumuz çaylıkların tamamını organik yapmak. Böyle bir potansiyelimiz ve imkanımız var. Bunu değerlendirmemek, doğrusu akıllı bir tercih olmaz. Nitekim çay üreten ülkeler, yıllardır bizim üzerine kar yağdığını, en kuzey iklim kuşağında çay yetiştirdiğimizi, çayda haşere olmadığı için pestisit olmadığını bilmiyorlardı. `Çayın tamamını organik yapabiliriz` dediğimizde önce şaşırıyorlar, sonra bunun doğru olduğu anlayınca bize, `Neden hepsini organik yapmıyorsunuz` diye soruyorlar. Türkiye bu konuda rakipsiz bir ülke. Bizimle aynı iklim şartlarına sahip olan Gürcistan var. Orada da çay kalmadı. Rakip bir ülke yok. Dolayısıyla organiğe geçmemek çok yanlış bir şey olur. Gecikmek de çok yanlıştır. Bir an önce geçilmesi lazım. Zaten 3 yıllık bir süre gerekiyor. Bunu geciktirmek, ötelemek doğru değildir. Her yeni süreçte birtakım riskler vardır. Siz risk almadan hiçbir şey yapamazsınız. Burada bir risk de yok. Bu projenin hayata geçmesi için çalışanlar aslında tarihi bir görev ifa ediyor. Buna karşı çıkanlar ve geciktirenler de büyük bir vebal yükleniyorlar."
`ORGANİK GÜBREYE GEÇMEZSEK DUVARA TOSLAYACAĞIZ`
Organik çay tarımına geçilmemesi halinde gelecekte kendilerini ciddi risklerin beklediğini ifade eden Sütlüoğlu, "Kimyasal gübre kullanarak üretime devam etmemiz, uzun süre mümkün olmayacak. Toprak bitmiş durumdadır. Çay, aynı şekilde fidan olarak yaşlanmıştır ve çayımız bitmiş durumdadır. Çayda filiz neredeyse kalmadı. Sadece yaprak veriyor. Yakın bir gelecekte yaprak da vermeyecektir. O zaman duvara toslayacağız. Bu olmadan bizim tedbir almamız gerekiyor. Bir anda `Eyvah bu yıl üretim düştü, ne oldu` diyeceğiz. Tarım Bakanlığı`ndan bize verilen bilgi, aynı kimyasal gübreyi kullanan Nevşehir`de patates üretiminin artık yapılamadığıdır. Kimyasal gübre ile patates yetiştiriyorlardı, şu an da toprak bitti ve üretim yapamıyorlar. Biz de yakın bir gelecekte aynı akıbetle karşı karşıya kalacağız. Ben bunu bir vebal olarak söylüyorum. Çok yönlü olarak bizim bu projeyi hayata geçirmemizin mecburiyeti ve zarureti var" şeklinde konuştu.
`ORGANİK TARIMI ENGELLEYENLER ÇOK YANLIŞ YAPIYOR`
Organik çay tarımının bölgede yaşayan tüm canlıların sağlığını ilgilendirmesi nedeniyle bölgenin en büyük projesi olduğunu ifade eden Sütlüoğlu, "Yoğun kimyasal gübre kullanımı maalesef yer altı sularımızı ve toprağımızı da kirletmiştir. Bunun zararını bölgede yaşayan tüm canlılar çekiyor. Kirli olmayan pınar suyumuz yok. Birileri organik çay tarımına karşı bir hava oluşturmaya çalışıyor. `Organik çay istenen fiyata satılmıyor` diye asılsız iddialar ortaya atılıyor. Biz organik çayımızı tüm dünyaya gönderiyoruz. Bu çıkışlar organik çayı kötüleme kampanyasına dönüşüyor" diye konuştu.
`ORGANİĞİ ENGELLEYENLERE ÇAYCININ DOSTU DİYEBİLİR MİYİZ?`
Gıda Tarım ve Hayvancılık eski Bakanı Mehdi Eker`in çay kanunun çıkarılacağına dair sözü olduğunu hatırlatan Sütlüoğlu, "Bu söz yerine gelmedi. Bu çay kanununun güncellenmesi lazım. Bu kanunla organik üretimi, çaylıkların yenilenmesini, kaçakçılıkla mücadeleyi, üreticiden daha ucuza çay alınmamasını sağlayacak düzenlemeler yapmamız lazım. Kesin çözüm bir kanunun çıkması ile mümkün. Bir an önce bu kanun çıkması için hep beraber gayret sarf etmemiz gerektiğini söylüyoruz. Organik çaya geçileceğine dair eski bakanımız Faruk Çelik bey büyük gayret sarf ederek söz vermişti. Bu sözlerin yerine gelmesi gerekiyor. Vatandaşın beklentisi de budur" diye sözlerini tamamladı.