Tarih: 30.12.2017 03:02

Yeni yılda kalbinizi daha çok sevin

Facebook Twitter Linked-in

Tüm dünyada ölümlerin en sık nedeni, kalp ve damar hastalıklarıdır. Hepimiz daha uzun yaşamak istiyoruz ancak bunun için hiçbir girişimde bulunmayıp maalesef ki kalbimizi önemsemiyor ve korumuyoruz. Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi`nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ayhan Atakan, kalbimizi a daha sağlıklı hazırlamanın tüyolarını verdi… Geri kalan ömrünüzü uzatmak için yeni yılda kalbimize ihanet etmeyi bırakalım. Hedeflerimiz olsun; sigarayı bırakmak, sporla yaşamayı hayat felsefesi haline getirmek, kilo vermek, tuzsuz yemeye alışmak gibi… Aslında bunların hepsinden önemlisi, sizi mutsuz ve değersiz hissettiren her şeyi hayatınızdan uzaklaştırmak ilk hedefiniz olmalı. Hayatı size çekilmez kılan tüm bağlarınızdan koptuktan sonra yaşamanın ne kadar güzel olduğunu fark edeceksiniz. Bu farkındalıktan sonra haz aldığınız yaşamınızı uzatmanın yollarını kendiniz arayacaksınız zaten…

HEDEFLERİNİZİ FARKEDİN
Kendinizi tanıyın ve önemseyin: Günlük yaşantımızın ayrılmaz parçası stresin azı yarar çoğu zarar. Modern çağın yaşamımıza dayattığı `hedef belirleyin ve peşinden koşun` ilkesini ne kadar doğru yorumluyoruz? Ulaşılmazı hedeflemenin kendimizden vazgeçmek olduğunun farkında mıyız? Önümüze konulan ulaşılamaz hedefler için sürekli kendimizden ödün veriyoruz. Daha çok çalışıyor, bu çalışma için gerekli süreyi hayatımızdan, sevenlerimizden ve geleceğimizden çalıyoruz. Özellikle iş hayatımızda `her şeye` yetişebilmek için zamanla yarışıyoruz. Güne sağlıklı bir kahvaltıyla başlamak yerine zaman kaybetmemek için bir poğaça ve bir kahveyle `çalış` diyoruz bedenimize. Sabah metabolizmamızı hızlandırıp düzenleyecek bir yürüyüş yerine arabamızı zaman kaybetmemek uğruna en yakın yere park ediyoruz. Halbuki vücudumuzun istediklerini vermediğimizde yorgun ve bitkin düşeceğimizin, iş hayatımızın verimsiz olacağının farkında bile değiliz. Bu evrede sistemin önümüze sunduğu vitamin takviyeleri, içecekleri ve stres düzenleyici antidepresan ilaçlar giriyor hayatımıza ve bir kısır döngüye başlıyoruz. Biraz durun, çarkın dışına çıkın, hayatınıza dışarıdan bakın, her şeyi yetiştirebilen insanlar sizden farklı ne yapıyorlar düşünün. Biraz ipucu vereyim size: Bu insanlar öncelikle kendilerini tanıyorlar, yapabileceklerinin farkındalar ve hedeflerinin önlerine konmasına izin vermiyor, hedeflerini kendileri belirliyorlar. Ulaşılmazı değil, `yapabileceklerinin en iyisini` hedefliyorlar. Öncelikle kendinizi tanıyın, yapabileceklerinizi bilin, hedeflerinizi buna göre belirleyin, hırslarınızın sizi ele geçirmesine izin vermeyin, yapamayacağınız hedeflerin size dayatılıp dayanılmaz bir hayata mahkum kalmaya izin vermeyin.

Kininizi yenin, küskünlükleri bir kenara bırakın: Hepimiz iş yerimizde ya da özel hayatımızda üzüldük ve kırıldık. Hak etmediğini düşündüğünüz biri sizden daha başarılı oldu ya da hayatınızı adadığınız birinin aslında sizi hiç önemsemediğini fark ettiniz bir gün. Yapılanları kabul edemediniz ve insan doğası gereği; patronunuza, çalışma arkadaşınıza ya da sizi sevdiğini zannettiğiniz kişiye kininiz ortay çıktı. Kininizin sizi esir almasına, hayatınızı yönetmesine izin vermeyin. Mutsuzlukta kortizol hormonu daha fazla salınır. Bu hormon, vücutta su ve tuz tutulumunu artırır, bu da kilo artışı ve tansiyon gibi hastalıklara zemin hazırlar. Ayrılık sonrası oluşan depresyon; içe kapanmaya, evde oturmaya, hareketsiz yaşama ve sağlıksız beslenmeye neden olur. Bunlar da kırık bir kalbin hastalanmasına neden olur. Bırakın vücudunuz mutluluk hormonları seratonin, dopamin ve endorfin salgılamaya devam etsin. Devam etsin ki vücudunuzdaki mutluluk hormonları eksilip depresyona girmeyin, kendinize önem verin, hayatı yaşamaya devam edin. Daha iyi bir iş, size gerçekten değer veren birini bulmayı hedefleyin.

MIŞ GİBİ YAPANLA OLMAYIN
Aşık olun, sevin: Aşık olduğunuzda kalbiniz daha hızlı atacak, nefes sayısınız fazlalaşacaktır. Kalp, beyin dahil diğer organlarınıza daha fazla kan pompalayacaktır. Vücudunuzun ürettiği hormonlarla oluşan kalp ve beyniniz arasındaki bu etkileşim, daha enerjik olmanızı sağlayacaktır. Aşkla beyin ve kalp fonksiyonlarının ilişkisini araştıran bir çalışmada kişiye aşık olduğu insanın resmi gösterilmiş. Beyin görüntülemeleri ve bazı hormon ölçümleri yapılmış. Aşık olduğu kişinin fotoğrafını görenlerde dopamin, adrenalin ve endorfin gibi hormonlarda ciddi artış izlenmiş. Bu hormonların insana enerji verip mutluluk oluşturduğunu düşündüğümüzde, aşksız bir hayatın sabahları mutsuz ve yorgun kalkmamızın nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Ancak daha sonra hayal kırıklıkları yaşamamak için, aşık olduğunuz kişinin kafanızda idealize ettiğiniz kişi olduğundan ve aşkınızın karşılık bulduğundan emin olun. Size, öyle olması gerektiği için seviyormuş gibi davranan, ihtiyacınız olduğu ilk anda ellerini bulamayacağınız birinden uzak durun.

SAĞLIKLI BESLENMEYİ YAŞAM FELSEFESİ YAPIN
Can boğazdan gelir diyenlerdenseniz kalp hastalıklıkları için risklisiniz demektir. Katı bir diyet programı yerine ana hatları belirlenmiş bir beslenme programı daha etkilidir. Bu programa göre; her gıdadan yeterli ve dengeli tüketmeniz gerekir. Katı yağ kullanılmamalı, kullanılacaksa tereyağı tercih edilmeli. Tereyağı kahvaltılarda değil yemeklerde kullanılmalıdır. Hamur işi ve fast-fooddan uzak durulmalıdır. Salam, sucuk ve sosis gibi işlenmiş et ürünleri tüketilmemelidir.

SPORA BAŞLAYIN
Düzenli spor yapanlarda kalp hastalıklarının gelişme riskinin yarı yarıya azaldığını gösteren birçok çalışma mevcut. Düzenli spor, kalp kasınızı güçlendirir ve kalbin daha verimli çalışmasını sağlar. Ayrıca tansiyonunuzu düşürür, kilo vermenizi kolaylaştırır, kötü kolesterolünüzün düşüp iyi kolesterolünüzün yükselmesini sağlar. Sporun; kalp sağlığınıza iyi gelmesinin yanında kemik erimesi, kanser, bunama, inme ve şeker hastalığı gelişmesini önlemesi gibi faydaları da mevcuttur.

Kaynak: SABAH.COM.TR




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —