Milliyet yazarı ve Güvenlik Uzmanı Nihat Ali Özcan, ?Suriye ve Irak?ta devam eden sorunları, savaşları birbirinden ayrı ele almak mümkün değil. Bu tablo bize harita okuma biçimimizi değiştirmemiz gerektiğini söylüyor. Putin birkaç gün önce, Suriye?nin yüzde 90?dan fazlasının terörden temizlendiğini söyledi. Büyük ihtimalle Putin?in zihnindeki kalan terör bölgesi, sadece DAEŞ?in elindeki bazı adacıklar ile muhaliflerin elindeki İdlib bölgesini kapsıyor. Rusya, Türkiye?nin girişimiyle İdlib sorunun savaşmadan müzakerelerle çözülmesine şans tanımak istiyor. Operasyonlar bittikten sonra bölgede bir yönetim inşa etmek için PKK/PYD, ABD ile birlikte çalışıyor. ABD bunu istikrarın inşası olarak tanımlasa da, PKK/PYD bir garnizon devlet inşa etmeye girişecektir? değerlendirmesinde bulundu.
?Arap-Kürt gerilimi?
Nihat Ali Özcan, referandum sonrası Kuzey Irak?ta ortaya çıkan durum ile İdlib?de oluşturulan çatışmasızlık bölgesindeki genel tabloyu ve Türkiye?nin yöneldiği aktif güç siyasetini değerlendirdi:
IRAK VE SURİYE?NİN KUZEYİ: Suriye ve Irak?ta devam eden sorunları, savaşları birbirinden ayrı ele almak mümkün değil. Bu tablo bize harita okuma biçimimizi değiştirmemiz gerektiğini söylüyor. Bir tarafta Şii-Süi, yerel-küresel çatışmasının farklı yansıması olan DAEŞ olgusu var. Öte yandan Barzani?nin bağımsızlık referandumu sonrası iyice açığa çıkan Arap-Kürt gerilimi. Yine Suriye?de Kürt meselesi. PKK?nın Suriye?de artan etkinliği farklı bir kulvarda artıyor. İran?ın, Irak ve Suriye?yi kapsayacak ve Lübnan?a uzanan bölgede nüfuz projeksiyonu yaptığını görüyoruz. Bunlara bir de ABD-Rusya rekabetini eklediğinizde sorunun ne kadar karmaşık olduğu ortaya çıkıyor.
Devletler, devlet dışı aktörler farklı araçlarla, farklı hedefler peşinde ve farklı ilişki biçiminde mücadele içindeler. Böyle bir ortamda Türkiye endişelenmekte haklı. Özelde Suriye ve Irak?ı birlikte kapsayacak, genelde tüm aktörleri, yöntemleri hesaba katacak bir çıkış bulmak zorunda. Irak ve Suriye?yi bir bütün olarak ele almamız, devletler merkezli siyasetin yanı sıra devlet dışı aktörleri de içine alan yeni bir aşamayı gözetmemiz gerekiyor. Suriye?de aynı anda iç içe geçmiş farklı olgular yaşanıyor. Özellikle ABD ile Rusya arasındaki rekabetin Suriye?nin geleceğindeki belirleyici olacağı açık. Yine iki ülkenin Suriye?yi okuma biçimleri birbirlerinden ve Türkiye?den farklı.
RUSYA?NIN PYD?YE BAKIŞI: Putin bir kaç gün önce, Suriye?nin yüzde 90?dan fazlasının terörden temizlendiğini söyledi. Büyük ihtimalle Putin?in zihnindeki kalan terör bölgesi, sadece DAEŞ?in elindeki bazı adacıklar ile muhaliflerin elindeki İdlib bölgesini kapsıyor. Putin?in bu açıklaması, Suriye?nin yüzde 25?ini elinde tutan PKK?yı kapsamıyor. ABD gibi Putin de, PKK/PYD?yi terör parantezinde görmüyor. PKK/PYD?yi ABD?nin insiyatifine terk etmiyor. Bu nedenle Afrin?de Rus askeri polisi görev yapmaya devam ediyor. Putin, kendi çıkarları bağlamında Esad rejimini destekliyor. Yeni Suriye?nin politik sisteminin temel özelliği Rusya?nın bu ülkedeki çıkarların tehdit etmeyecek şekilde olacaktır.
Zaman kazandırıyor
İDLİB GERÇEĞİ: Rusya?ya göre terörle mücadele için sırada, teröristlerin elindeki İdlib var. 3 milyon sivil, 25-30 bin silahlı muhtelif muhalif gruplardan söz ediyoruz. Bildiğiniz gibi bunlardan bazıları, Özgür Suriye Ordusu, Türkiye ile hareket ediyor. Yine Heyeti Tahriri Şam gibi şemsiye gruplar var. Batı, ABD bunları El Kaide ile bağlantılı terörist grup olarak tanımlıyor. Rusya, Türkiye?nin girişimiyle İdlib sorununun savaşmadan müzakerelerle çözülmesine şans tanımak istiyor.
Bu girişim aynı zamanda doğudaki operasyonlar nedeniyle iki cephede birden savaşmak istemeyen Esad-Rusya koalisyonuna zaman kazandırıyor. Türkiye?yi de hoş tutmuş oluyor. Ancak ne Rusya?nın ne de Esad?ın askeri kültürü bu gruplarla uzun boylu bir müzakere sürecine hoş bakmaz. İran bu alanda geri planda kalsa da PYD/PKK politikalarının nasıl değişeceğini bir süre sonra göreceğiz. Şimdilik Suriye?de İsrail sınırlarına ulaşan Hizbullah ile ilgili görünüyor.
?Her şey yeni savaşa göre düzenlenecek?
ABD,İSTİKRARIN İNŞASI: Bu tabloya ABD açısından bakarsak şunu söyleyebiliriz. ABD, Rakkaoperasyonunun tamamlandığını açıkladı. PKK/PYD bu operasyonda bin 100 militanı kaybetti. 3 bin 900 civarında yaralısı var. Operasyonlar bittikten sonra bölgede bir yönetim inşa etmek için PKK/PYD, ABD ile birlikte çalışıyor. ABD bunu istikrarın inşası olarak tanımlasa da, PKK/PYD bir garnizon devlet inşa etmeye girişecektir.
Her şey askeri normlara ve muhtemel bir yeni savaşa göre düzenlenecektir. PKK, bir yandan da doğal gaz alanlarını ele geçirmek ve Irak sınırına ulaşmak için operasyonlarını sürdürüyor. Aslında PKK/PYD, Rakka gibi çoğunlukla Araplardan oluşan ve Suudi Arap aşiretiyle bağlantılı bu bölgelerde kalıcı olamayacağını biliyor. Ancak daha sonraki süreçte merkezi hükümetle pazarlık için elinde bir koz olarak tutmak istiyor.
Kaynak: HABER7.COM