Öncelikle bu yazıdaki her cümlenin üzerinde düşünmenizi tavsiye edeceğim çünkü gerçekten bazı şeyleri o zaman idrak edebileceğiz.

Mesele ‘Su’ meselesi ki her şey ondan yaratılmış, en önemli yaşam kaynağı,  hayatın başlangıcı ve en çok israf ettiğimiz şey.  Ne komik değil mi pardon trajikomik. En çok ihtiyaç duyulan en çok israf edilen!

Gezegenlerin yaşanabilir olması Su ile ilişkilidir. Su varsa hayat vardır, gezegen yaşanabilir formdadır. Su yoksa ölüdür.  Her şey ölüdür.  Bedenimizin çoğunluğu Su'dan oluşmuştur. Dünyanın çoğunluğu Su ile kaplıdır.  Ve bir ayet ki bize Suyun önemini çok net açıklıyor;

"Allah hareket eden her canlıyı Su'dan yaratmıştır."

Aslında biz suyuz, evvelimiz su diyebiliriz.

Ve o paradoks: kendi kendimizi kullanıp israf ediyoruz.

Afrika'daki susuzluğu önlemek için Su kuyuları açıyoruz, yardımlar topluyoruz ama yollara fıskiyeler,  ağlayan kaya heykelleri vb. yapıp Suyu boşa akan görseller yapıyoruz.

Şimdi bir soru soralım kendimize! O susuzluktan biçarelere elimizle yardım edip hallerini müşahede ederken, pervasızca kendimizi Susuzluğa sürüklemek ne oluyor acaba?

Japonya susuzluk adına lavabolu sifon zorunluluğu getirdi mesela. Temiz Suyu tuvalete dökmek yerine, sifon üzerindeki bir düzenek ile ellerini yıkadıkları Suyu kullanıyorlar tuvalette. Ahlaklı, tutumlu ama gayrimüslim Japonya!

Avustralya mesela, hanelere artırma Suyu vererek ve buna teşvik için milyarlarca bütçe ayırarak yıllık %35 Su tasarrufu yapıyor. Yapı inşa anındaki projelerde zorunlu olarak su tasarrufuna teşvik var, yeni ev ve dairelerin Yapı ve Sürdürülebilirlik Endeksi adını verdikleri planlama sistemine uygun inşa edilmesi gerekiyor. Bu endekse göre, su ve enerji tüketimini azaltma hedefleri belirleniyor ve bu hedeflere yağmur suyu tankları kurarak, su tasarrufu sağlayan armatürler kullanarak, enerji tasarruflu ışıklandırma ya da yalıtım ile ulaşılıyor. Tasarruflu düzenli ama gayrimüslim Avustralya!

İngiltere’nin Bristol kentinde, yerel yönetim yağmur suyu hasadı, sürdürülebilir kentsel drenaj sistemleri geliştirerek, kentin çiçekçilik programlarında su tüketimini 2009’dan beri %11 azalttı.  Şerrin başı, fitnenin anası olsa da yine de geleceğe dair çözümler üreten İngiltere!

Ve biz yani Müslümanlar, Türkler ya da İslam ülkeleri ya da Türkî cumhuriyetler. Su adına neler yapıyoruz.  Sayalım mı?

Hayır, saymayalım; çünkü zaten hepimiz ya da herhangi birimiz kendine dönüp baksa israfta su israfında neler yaptığımızı görürüz. 

İsrafın önüne geçmek adına suyu ‘ZAM’ yapmak yerine bilinçli insan yetiştirmek, projeler dayatmak daha ahlaklı ve geçerlidir.

‘Parası olana israf serbest!’ diye slogan ne ola ki?

Ben diyorum ki abdest alırken ayak yıkamayı bırakalım. Abdestimizi Allah’ın kelimesinde, ayetinde emrettiği şekilde alıp Mesh edelim.

Hiç değilse ‘her şeyin sudan yaratıldı’ğını yazan kitapta; ‘israf haramdır!’ diyen kitapta, ‘örnek olmamız gerek’tiği emredilen kitapta, sürekli ‘akletmemiz gerek’tiğini söyleyen, düşünmeyenleri de ‘hayvanlar’a benzeten kitapta abdest ile alakalı konuya uyup, şadırvanlarda geleceğimizi boşa akıtacağımıza, süs diye ağlayan kayalar yapacağımıza, Cuma’nın sonunda; ‘camimize yardım etmeden çıkmayalım!’ diyeceğimize..

Hasıl-ı kelâm yazının başında dediğimiz gibi düşünmeye, iç sese dönmeye, ahlaklı ve akıllı olmaya davet ediyoruz; önce kendimi sonra hepimizi.

Su hayattır.

Dünyada Suyun kadrini bilmeyen, ahiret için Allah Kadirdir demesin!

Not : makaleyi raftan indirdiğimde güzel bir hareket oldu ülkemde!  Yağmur suyu depolama zorunluluğu getirildi yeni yapılara.  Darısı yeni kanunların başına  ...